BATININ TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ İFSAT PLANLARI VE TEK DÜNYA DEVLETİ -2 TEK DÜNYA DEVLETİ

BATININ TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ İFSAT PLANLARI VE TEK DÜNYA DEVLETİ -2

TEK DÜNYA DEVLETİ

Tek dünya devleti denildiğinde bunun komple teorisi olduğu söylenmektedir. Oysa yaşananlara baktığımızda bunun böyle olmadığını fark ediyoruz. 

1973 Petrol krizinden 6 ay sonra Japonya’da Bilderberg toplantısı yapılıyor. Bu toplantıda SSCB’nin yıkıldığı 1991’den sonra yürürlüğe konulan Yeni Dünya Düzeni ’nin esasları belirleniyor. 

İşte o esaslardan günümüze aynen yansıyan 8 madde.

  1. Ulusal orduları dağıtmak, uluslararası polis gücü kullanmak,

  2. Ulusal istihbarat örgütlerini sivilleştirmek,

  3. Dünya genelinde borsalaşmak,

  4. Dünya genelinde vakıflaşmak,

  5. Karşılıklı bağımlılığı yaymak,

  6. Ülke bütçelerini dengeli bir biçimde açık verir halde tutmak, sürekli ve artan borçlar döngüsüne sokmak,

  7. Dünya genelinde özelleştirme yapmak,

  8. Uluslararası ekonomik birliği kurmak.

Bugün gelinen nokta çok farklı değil. Amerika’nın sivil askerleri yani dernekler ile küreselcilerin Çin üzerinden Yeni Dünya Düzeni planları var. Kovid-19’un Çin üzerinden dünyaya yayıldığını düşünürsek olaya daha net bakabiliriz.  Bugün hala Çin Kovid-19’u gündemde tutmaya çalışıyor. 

     Küreselcilerin toplumu hazırlamak ve yönlendirmek için en büyük silahı medya eliyle “Rıza” üretmekten geçmektedir.  Yahudi Walter Lippman, Amerika’da 20. Yüzyılın başında uygulamaya konan “medya aracılığıyla sosyal kontrol sağlama” yöntemi bugün bizim televizyonlarımızda uygulanmaktadır. Dizi filmlere bakın, haberler ise yalanlarla dolu. Dizilerle batı tarzı yaşamı teşvik ederken, yalan haberlerle halka algı operasyonu çekiyorlar. 

“Ne alaka? Benim ülkemde ki insanlarla küreselcilerin ne işi olur;” diyebilirsiniz. Gönüllü Kulluk kitabının yazarı Etienne de Boetie; “kötüler kendi aralarında arkadaş değil, olsa olsa işbirlikçi olabilir” sözü bu durumu aslında çok net olarak ifade ediyor.  

Bir önceki yazımızda gıda, eğitim ve askeri alanda yapılan anlaşmalardan bahsetmiştik. Amerika Boetie sözünde ifade ettiği gibi işbirlikçi hükümetlerle iş birliği yapmamış olsaydı bizim gıdamız, eğitimimiz ve askeri alanda yapacaklarımız bugün bu hale gelir miydi? 

Amerika için demokrasi veya krallıkla yönetilmesinin önemi yoktur. Bir ülkeyi sömürebiliyorsa o ülkenin ne ile yönetildiğiyle çok ilgilenmez. Batı kendi ülkelerinin çıkarları için her şeyi mübah sayıyorken, bizim kendi ülkemizi peşkeş çektirmemek için milli bir duruş sergilememiz gerekmiyor mu?

20 yılda ata tohumumuzun satışı yasaklandı, kültürümüz bozuldu, Dinlerarası diyalogla ılımlı hale getirildik, cihat ruhumuz yok edildi ve cinsel yönelim ile çalışmalar bugün hız kazandı. 

Biz ne yapıyoruz? 

Uyuyor muyuz? Yoksa tembellik mi yapıyoruz? Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mı diyoruz? Çocuklarımıza dokununca mı uyanacağız? 

Bir nesil bozuluyor ve biz sadece seyrediyoruz. Ülkemiz gırtlağına kadar borca girmiş, enflasyon almış başını gidiyor biz ise çalışmak için hep bir bahanenin arkasına sığınıyoruz. Ölmeyecek gibi yaşıyor ve dünyevi nimetlerin peşine koşuyoruz. 

Allah bizi affetsin…

(Devam edecek)