ATATÜRK’Ü ANLAYARAK ANMAK

ATATÜRK’Ü ANLAYARAK ANMAK

10 Kasım 1938… Mustafa Kemal Atatürk, sabah saat 9.05’te Dolmabahçe Sarayında hayata veda etti.

Tam 85 yıl önce, bugün…

O gün bugündür, aynı tarihte, bir dakika süreyle tüm Türkiye’de hayat durur. Tüm Türkiye siren sesleri ile o üzücü günü hatırlar ve Ata’mızın huzurunda, saygı duruşunda bulunur… Çocuk yaşlı, işçi memur, kadın erkek demeden… Hep birlikte… Atatürk’ün hep dilediği gibi, birlik ve beraberlik içinde… O’nun izinde… O’nun açtığı yolda ve gösterdiği hedefe doğru…

Peki gerçekten ne zaman Atatürk’ün gösterdiği hedefe, O’nun izinde gitmiş oluruz?

“Benim naciz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk.

İlk önce Cumhuriyetimize sahip çıkıp ilelebet yaşatarak…

Gösterdiği hedefleri, hedef edinerek…

Hedefleri nasıl okumalıyız? Atatürk’ün son yıllarına bakalım:

Atatürk, vefatından birkaç yıl önce, tüm yurtta başlattığı ana dilin Türkçeleşmesi çalışmalarında, arkadaşları ile dört bir koldan çalışmalar yapmış, matematik alanında ise bizzat kendisi çalışmıştır.

“Atatürk’ün matematikle ne ölçüde uğraştığını, Türk Dil Kurum Başuzmanı Agop Dilaçar’ın 10.11.1971 tarihli bir yazısında görüyoruz:

Agop Dilaçar (1981) anlatıyor: ”Geometri kitabını Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl kadar önce Üçüncü Türk Dil Kurultayı’ndan hemen sonra 1936-1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı’nda kendi eliyle yazmıştır.
1936 Sonbaharında bir gün Atatürk beni, Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman’ın yanına katarak Beyoğlu’ndaki Haşet Kitabevi’ne gönderip uygun gördüğümüz Fransızca Geometri kitaplarından bir tane aldırttı. Bunlar Atatürk’le birlikte gözden geçirildikten sonra, yazılacak Geometri kitabının genel tasarısı çizildi. Bir süre sonra ben ayrıldım ve kış aylarında Atatürk bu eser üzerinde çalıştı. Geometri kitabı bu emeğin ürünüdür.”

Atatürk’ün yazmış olduğu geometri kitabında bazı matematik terimler (üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, boyut, kırık, çekül, yatay, düşey, yöndeş, konum, artı, eksi, çarp, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe gibi terimler) bizzat Atatürk tarafından türetilmiş ve dilimize kazandırılmıştır.

Atatürk’ün niçin matematiğe bu kadar ehemmiyet verdiğini ise yine Atatürk’ün sözleriyle anlıyoruz:

“Ben öğrenim devrimde matematik konusuna çok önem vermişimdir ve bundan hayatımın çeşitli safhalarında başarı elde etmek için faydalanmış olduğumu söyleyebilirim. Onun için herkes matematik bilgisinin çok gerekli olduğuna inanmalıdır.”

Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk’ün elli yedi yıllık yaşamına birçok başarıyı sığdırmasının sırrı, matematiksel zekasında gizli olsa gerek. Yapacağı her işi önceden planlayıp, zamanında ve yerinde yapması; ancak matematik dehasıyla ilgili…

Matematik Seferberliğinin başlatıldığı 2022 yılında, 10 Kasım’da Ata’mızın izinde… Bilimin ışığında… Atatürk’ün gösterdiği hedefe… Cumhuriyet’in gücüyle… Var gücümüzle çalışacağız, yorulmadan, tükenmeden…

Ruhun şad olsun Ata’m…

Kaynakça:

Agop Dilâçar, “Geometri” kitabının “Önsöz”ü, Türk Dil Kurumu Yayını, 1981, sayfa:5

Geometri, Türk Dil Kurumu Yayınları / Atatürk Dizisi: 4.Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1971, sayfa:5-7, I.