Geçen hafta yol hikayeleri kapsamında Tatvan’a gitmiş. Van gölüne varmış, etrafında gezmiştim. Van Gölü, Marmara Denizi büyüklüğündedir. Turizm bölgesi olmaya çok müsait bir doğası var oraların. Nemrut Krater gölleri, dünyanın en uzun kayak pisti ve bu aralar gündemden düşmeyen Ayasofya’nın mimarının yaptırdığı Küçük Ayasofya hep buradadır.

“İç turizmi canlandıralım” başlığı ile gezmeye geldiğim bu bölgede, Afgan mülteci de görmüştüm. Gelin görün ki, devletin tüm yetkili erkanı da sadece benim gibi görüyormuş bölgeyi, insanını, mültecisini…

Zira mülteci dolu bir gemi Van Gölünde seyir ediyor. “Yunanistan’a bırakacağız” diyerek mi kandırıldığı belli olmayan bu tekne batıyor. Hiç bir ricali devlet fark etmiyor. Cesetler bir şekilde fark ediliyor. Derken bakalım kaç ceset var denilerek olta atılırcasına ölü tahmini yapılıyor. Düşünün ben makaleyi yazdığım sıralarda ölü sayısı 56 olmuştu bile. Ne acı ama…

 Hangisine üzülelim? Sıkıntılı coğrafyadan kaçıp, rahata kavuşacağını sanan ve bu uğurda ölen canlara mı üzülelim? Yoksa rahmetli Yaşar Büyükanıt’ın sözü ile “Bizim için BBG evi gibidir bu bölgeler” denilen bir ülkenin Genelkurmay eski başkanını yalanlandığına mı üzülelim? “Tamamı ülke sınırlarımız içinde olan bir gölde, göçmen teknesinin ne işi var” diye soran var mı? Ülkenin doğusu bölündü de, haberimiz mi olmadı…

Deniz insanı açığa sahile koya sürükler fakat göl direkt dibe çeker. Böyle bir kimyası vardır göl suyunun…

Çek çek bitmiyor ve ölü adedi döviz kuru gibi artıyor. Ölülerin içinde bebekler de var. Allah ailelerine sabır versin. Ne zor hayatlar… Dünyanın hiç adaleti yok.

Göçmenlerin teknenin alt katına kilitlendiği ve kaptanın kurtulduğu kahredici bir hadisedir bu. Suriyelilerin sayısından rahatsızlık duyanlar ve hoşnut olmayanlar var fakat bu durum bu insanlık dramının görmezden gelinmesine neden olamaz, olmamalı. Sorumluların tamamı cezalandırılmalı. “Aylan Bebek” skandalında ortalık hatta dünya yıkılmıştı. Burada da onlarca bebek ölmüş. Aynı hassasiyeti göstermek lazımdır.

Mültecilerin sayısının 100 civarında olduğu iddia ediliyor. Tüm sığınmacıların boğularak can verdiği bu hadisedeki diğer iddia ise; tekne sahibinin siyasi bir partinin ilçe başkanı olduğu yönünde ve bu yüzden gündem olması geciktirilmiş. Malumunuz batan tekneyle ilgili soruşturma dosyası için gizlilik kararı konulmuş durumda. Arama kurtarma çalışmaları neredeyse 20.güne ulaşmış.

İşin vahim boyutu şu; ülke sathında hissizlik had safhaya varmış durumdadır. Vicdan, hak, hukuk, adalet , merhamet nasıl içi boşaltılmış kavramlar oldu. Trafikteki en ufak aksamada kornayı sonuna kadar kökleyen bu toplum, 100 mülteciye mezar olan bir gölden her gün ceset çıktığı halde, umursamaz bir vurdumduymazlık içinde yaşıyor. Bu işin sorumlusu kim? Umarım sadece Allah’a hesap vermez. Bu dünyada da gereği yapılır. Para hırsı, yüz cana mal oldu. Dünyada adalet yok…