CHP’nin başında çıktığı bütün seçimleri kaybettiği için AKP’lilerin alaycı eleştirileri ile yıllardır yüz yüze gelen Kemal Kılıçdaroğlu Samuel Beckett’in yukarıdaki sözleri ile tanımladığı ruh halinin simgeleşmiş hali idi.

Kılıçdaroğlu’nun ufak tefek bedeninden beklenmeyen bir dirayet abidesi olduğunu tahmin etmek kolay değildir. Son olarak hükümetin basın komiseri sıfatı ile arz endam eden Buket Aydın’ın çınlayan kahkahalarını dirayetle göğüslemişti.

“Sen doğru dur, eğri belasını bulur” sözü en sevdiği deyiş olmalı.

Ülkenin artık tek özelliği en küçük ili olmamak olan, Türkiye’ye komünist bir başkanı armağan eden Tunceli’den çıkıp gelmiş olmasına şaşmamak gerek.

Ahmet Kaya’ya dekor muamelesi yapmaktan çekinmeyen sözde demokrat Akparti cenahında Dersim’in Dört Dağ içinde olması bir türküden öteye gitmez. Oysa ki Ahmet Kaya Dersim Dört Dağ içinde dediğinde bir halk ağıtının acı anısı yankılanır hassas yüreklerde.

AKP 1980 öncesinden getirdiği siyaset retoriğini berbat bir neo-liberal ve vahşi kapitalizm ile harmanlayıp oluşturduğu malzemeyi İstanbul’un peyzajına dikti. Vahşi kapitalizmin İstanbul’a olan ihaneti için ne kadar özür dilense de bu saatten sonra kıymeti kalmamıştır. Gönül belediyeciliğini 1980 öncesinin berbat kavga dili ile servis edince oluşan felaketi herhalde hiç unutmayacak AKP ve ortağı MHP.

31 Mart felaketi olarak tarihe geçecek olan yerel seçimlerin kazananı Ekrem İmamoğlu ise kazandıranı da Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Kazanmaya abone olan AKP’nin otomatik pilota bağladığı uçağın her zaman indiği havalimanına değil bambaşka bir rota ile yepyeni bir hava limanına ineceğini belli ki herkesten önce o farketti.

Hükümet cenahının koca makinesinin alay ederek izlediği parti içi tartışmaların demokratik bir zeminin timsali olduğunu bu zeminin ülkenin ekmek kadar ihtiyaç duyduğu demokrasi özlemini de kapsadığını anlatmaya çalıştı dili döndükçe.

Erdoğan’ın daha kampanya bile başlamadan hedefe koyduğu CHP’nin güçlü yörelerini ancak ona yeni eklemeler yaparak muhafaza edeceğini anlamış olmalı. Bunu başararak ülkenin büyük ilçelerinin neredeyse tamamını CHP hanesine ekledi.

“Kem söz sahibine aittir” diyerek bir gün dahi karşı cenahın o bitmeyen tehdit diline uymadı. AKP’nin 80 öncesinden 1970’lerden fırlamış ve 12 Eylül’de bir askeri darbeye mal olmuş anti-komünizm günlerinden ödünç aldığı kavga dilinin karşılığını vermeyerek onu adeta ifşa etti.

25 yıllık Erdoğan devrinin bir aşamasında eski bir CHP başkanı olan Baykal demokratlığın gereği olarak rakibinin siyasete geri dönmesini hızlandırmış idi.

AKP için demokratlığın seçim kazanmaktan ibaret olduğunu seçimden sonra dönüştükleri hal ile anlamak mümkün.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve temsil ettiği CHP’nin 1950’de İnönü’nün devrettiği iktidardan bu yana yenilgiye dair hazım sorunu yaşamadığı, karşı cenahın ise bu konuda ne denli sorunlu olduğu bir kez daha kanıtlandı.

Kemal Kılıçdaroğlu oturduğu koltuğun geleneği ile yenilgilerinden ders alarak 31 Mart 2019’a ulaştı. 31 Mart 2019’da AKP/MHP’ye tattırdığı yenilgi aslında son gülenin iyi gülen olması idi bir taraftan.

Bir maç bazen 25 yıl bile sürebilir. Ama sonucunu görmeden yorum yapmak yanıltıcı olacaktır. AKP Kılıçdaroğlu’na on yıllardır attığı gollerin hepsini unutturan son dakika rövaşatasının acısı ile günlerdir kıvranıyor.

Reklam

Kılıçdaroğlu’nun Beşiktaşlılığı, Çarşının da Beşiktaş’ın simgesi olduğu asla unutulmaz.

Anadolu Ajansı’nın %98,8’de bıraktığı oy tablosunda açılmayan sandıkların ekserisi Beşiktaş’ta idi.

Çarşı’nın iktidarın hafızasındaki izleri unutulmaz.

Bu izlere eklenen son halka 31 Mart seçimleri oldu.

Beşiktaşlı Kılıçdaroğlu’nun son dakika golü çarşıdan geldi.(**)

Başakşehiri şampiyon yapmakla övünen iktidar herşeye karşı olan Çarşıdan yediği golü hiç unutmayacak.

(*) 6 Nisan 2019’da yayınlanmıştır

(**) Fenerli olduğunu biliyorum. Ama ufak hatalarda ısrardan ziyan olmaz