Baro başkanları Meclisin önünde kamp kurdu. Bugün 3. gün. Baro Başkanları; “Nasıl çoklu devlet olmazsa, çoklu baro da olmaz.” diye açıklama yaparken, komisyon çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Şu vakte kadar 15 madde kabul edildi bile...

Erdoğan’ın karar verip, bu kadar ısrarcı olup vazgeçtiği bir kanun tasarısı hatırlamıyorum. Neden bu kadar ısrarcı, neden koca koca baro başkanlarını dinlemez, muhatap almaz, şaşmamak elde değil. Erdoğan’ın açıklaması ile, sistemin uygulanması kesinlik kazanmıştır.

Barolar her ilde tek bir kadrodan müteşekkil iken, böl parçala ve yönet moduna geçiş, siyasetin baroları yenemediğinin açık izahıdır. Barolara siyaset karışmamıştı. Bu hamleyle siyaset baroların göbeğindedir. Hukuku korumakla görevli Barolar, siyasete kurban gitmektedir. Barolardaki teklik, kriterleri de sabit bir normda tutuyordu. Şimdi ise çoklu baro devreye girdiğinde kriter ne olacak, tabi ki siyasi görüşler baz alınacak. Müşterek amaç gerçekleştirmekte mümkün olamayacak. 

81 ilimiz mevcuttur. Çoklu Baro, 3 ilimizi kapsıyor. Bu iller Ankara, İstanbul ve İzmir’dir. 5 bin kayıtlı avukat olması, buralara çoklu baro ilaveleri eklemeye fırsat tanıyacak. Baro Başkanları AKP taraftarı olsaydı, böyle bir hamlenin gelmesi söz konusu olmazdı kanaatimce.

Herhangi bir davada, avukatın hangi baroya kayıtlı olduğuna bakılacak. Bu durumda en azından bir önyargı oluşmasına mahal verecek. Avukatları taraf olmaya zorlamak değilse, bunun adı nedir?

Parayı seven avukatlar iktidarın yandaş barosuna, Kemalistler ve Kürtler de kendi muhalif barolarına teşne olacak. Solcu baro da Kürt barosu ile sol paydasında birleşme yoluna gidecektir. Bunlara; dinci barolar ve ateist baroları da eklemek mümkün. 
Yani hak hukuk ve adalet mekanizmasında karmaşa yaşanmayan barolarda, siyasi görüşlerden dolayı maalesef karmaşa yaşanacaktır.

Başörtülülere bakan baro, LGBT’ye bakan baro, Diyanete bakan baro, HDP’ye bakan baro, AKP ve MHP’ye ayrıca bakan baro çoklamasına şahit olacağız.

Emekli öğretmenlerin eskiden tek sendikası tek bir güç odağı vardı. Cemaatin camia olduğu dönemlerde; bünyesinde çok öğretmen bulunduğundan kendilerine bir sendika kurdular. Hatırlayınız, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra FETÖ’nün sendikasına kayıtlı tüm öğretmenler, fillenmiş ve görev yapamaz duruma gelmişlerdi.
Demem o ki; her fikir ve her parti kendine ait sendika kurdu o vakit; EĞİTİM BİRSEN Dinci, AKTİFSEN Fetö, EĞİTİM-İŞ Solcu, TÜRK EĞİTİM SEN Milliyetçi şeklinde firaklara düçar olmuştu. “Böl/Parçala/Yönet”
Buradan hareketle hangi öğretmenin neci olduğu konusunda fişleme yapmak çok kolay oldu. 
İktidarda kim varsa ona yakın sendikaya üye olarak yükselmek daha kolay, lakin iktidar ilanihaye hükümet edemeyeceği için, zevahiri kurtarmaya namzet işler yapacağı için, iktidar sonrası üyesi olunan sendika ya da dernek veyahut baro, sizin kimliğinizin ifşası olacaktır.

Yapılması gereken hem iktidar kanadının hem de baro başkanlarının bir araya gelmesi ve yargıda oluşan savunma ayağındaki enkazın hep beraber kaldırılmaya çalışılması, ortak kanaate varılması, müşterek nizamla, aklı selimle hareket edilmesidir. Gelin görün ki; yukarıda da izah ettim. Sn. Erdoğan, kafaya koyduğu bir değişimi, birinci muhataplarına bile danışmadan en nihayetinde muhakkak yürürlüğe sokar. Dolayısıyla “Çoklu Baro Sistemi” artık tedavüle girmiştir, diyorum.

5.7.2020 Veysi Dündar