Öğretmenler günü vesilesi ile tarihten bir öğrermen toblosu çizmek istedim bu yazımda. Biraz araştırdıktan sonra bu mevzuyu kusursuz icra edebilmiş gönüllere taht kurabilmiş en tesirli öğretmen kimdi diye düşündüm. Sonra İnsanlığın Efendisi Peygamberimiz Aleyhissalatü vesselam dedim.

 Haddim olmasada o yüce ufkun öğretmenlik kısmına bir miktar değinip kelimeleri güzelleştirmek istiyorum.

 Efendimiz S.A.V' in talim terbiye adına öğretegeldiği bütün esasları Kur'an-ı Kerim ve Sünnet'le günümüze ulaşan öğretilerdir. Okumuş olduğum kaynaklardan birinde Peygamber Efendimizin S.A.V en büyük mucizelerinden birinin Ashabı olduğu ifade ediliyırdu. Zira kısa sürede öyle ulvi bir topluluk meydana gelmişti ki sonraki bütün insanlığa gökteki yıldızlar gibi yön tayin ettirecekti.

 Kısa sürede Kitab-ı Kerim'i tebliğ etmesi ve insanların bu kısa sürede Kuran-ı Kerim'i benimsetmesi dahi çok harikadır. Neşet ettiği toplumun şartlarına bakacak olursak okuma yazmanın bilinmediği, okul eğitim gibi değerlerin olmadığı hiçbir şey bilmeyen bir toplum olduğu ifade ediliyor.

 Kainatın iftihar Tablosu, yine kısa sürede bu topluluğun içinde zuhur edince yaşı ne olursa olsun okuma yazma bilmeyen kimse kalmamıştı. Günümüze bakacak olursak her türlü imkan sarf edilmesine rağmen neredeyse asır olacak kendi alfabemizi kuralı ama okuma yazma bilmeyen insan sayısı bir hayli fazla.

 Allah Resûlü 20 küsur yıl gibi kısa bir sürede hem inançlarını öğretmiş, hem bilmeleri gerekli herşeyi hem de okuma yazmayı öğretmiş. Dar-ı bekâya irtihal buyurduklarında arkasında Kuran-ı Kerim'i okuyamayan kimse kalmadığı ifade ediliyor.

 O dönem itibariyle kötü ahlakın her türlüsüne açık insanlar, Allah Resulü'nün getirdiği sistem ve metodları ile bütün kötü huyları söküp atıldı ve bambaşka bir topluluk haline getirildi.

 Kur'an Kerim ve Allah Resulü ile tanıştıktan sonra anne baba saygısı olmayan insanlar sonradan gelip Allah Resulü'ne babasına baktığında tebessüm ederek bakmamanın hükmünü sorar hale geldiler.

 Yetim malına yaklaşılmaması konusunda ayeti işitince hepsi Allah Resulüne koşup mallarında ki yetim malının hemen sahibine ulaştırılmasını talep ediyorlardı. Yine aynı şekilde Zina ve hırsızlık, haksız yere cana kıymak konularındaki ayetler işitilince bu kötü hasletler bıçak keser gibi birden bitivermişti. O dönem insanları kendi ifadeleri ile "leş yerdik, kan içerdik" diyen bir topluluktu ama 23 yılda bambaşka bir hale gelivermişti.

  Kendi menfaat ve çıkarları haricinden başka hiçbirşey düşünmeyen bu topluluk insalara yardımcı olma, elinden tutma, başkasını kendi nefsine tercih etme yani İsâr gibi güzel ahlakları hiç işitmemişlerdi. Allah Resulü kısa sürede bu güzel ahlakı o topluluğun bir buudu bir parçası haline getirmişti.

  Allah Resulünün insanları sadece bir yönü ile yetiştirmediğini görüyoruz ayrıca. Yaptığı inkilâpların hayatın bütün alanını kapladığını  da görüyoruz kaynaklarda. Sonrası bu insanların hepsinin birer dahi birer burç olduğunu görüyoruz. 

  Bu güne kadar yetişen bir çok dahinin bir alanda ihtisas yapabilidiği görülüyor ama o topluluktan öyle insanlar çıkmış ki ruhi, iktisadî, psikolojik, nefsi kontrol gibi bütün ünitelerde kutup olduklarını görüyoruz. 

  

  Allah Resulü eğitiminde bir insanı sadece tek yönlü değil bütün üniteliri ele aldığını ve ona göre yetiştirdiğini görüyoruz. Her konuda zirvede olan Allah Resulü yetiştirdiği insanlar, insana ait hiç bir konuda eksik kalmamış, kabiliyetlerini geliştirmiş, insanlara âli ûlvi olabilmenin yollarını açmış ve o istikameti göstermiştir.

 Allah Resulü'nün ikliminde her alanda dahiler topluluğu olan Sahabe yetişmiş, Sahabenin ikliminde yine her alanda dahiler silsileri yetişmiştir, Allah Resulü'nün gösterdiği talim terbiye ile. Sonraki devirlerde çağ açıp kapatan dünyaya her alanda ûlvi olabilmeyi gösteren kumandanlar yetişmiştir yine bu talim ve terbiye ile.

  Günümüz müminlerine ve öğretmenlerine ruhta, kalpte, akılda, iradede yeniden bir dirilebilme için geriye o âlî ûlvî şehrahı takip etmek tatbik etmek kalıyor...