BABALAR GİBİ GELİR ÖLÜM

Ölüme de şiir olur mu deme

Ölüm de bizim içindir Leyla….

              

            Babam’ ı anlatacak şiir bulamadım kelimeler arasında. 

Bir şeyin konforuna alışmak gaflete sürükleyebiliyormuş insanı. Merhametiyle sevgisiyle dua dua yüreğimizi kuşatan baba, ansızın ellerinizden el çekiverince biraz daha yaş alıyor insan. Hep yan yana olmanın, dünya insanlığının derdiyle dertlenmenin tadını çıkarmışız biz. Ölüm gerçek, acısı da zamanında yaşanmalı. Yaşarken ölümü kuşanmak değil bu; yaşarken en güzel hal ile yaşamalı, ölüm olunca da yakınlarında, ders almalı insan. Hayat sondan başlar, çekirdekten ağaç olur oysa amaç meyve almaktır. Sonunun nasıl olmasını istersen öyle yaşayabilirsin. ‘’Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öylece diriltilirsiniz’’ hakikati bize tam da ‘’hayat sondan yaratılır’’ gerçeğini izah eder değil mi? Nasıl dirilmek istersen öyle yaşa hayatı…

           Babamın vefatından 3 hafta geçmiş olmasına rağmen hala inanabilmiş değilim. Film şeridi gibi akıyor her anımız gözlerimin önünden. Neresinden baksam güzel bir ömür yaşamış sevgili babam. Ortamda dedikodu olmasın diye, kendi yaşadıklarını esprili bir lisan ile, peygamber hayatlarını sahabeyi gözyaşları ile anlatırdı. 

Tarlada çalışanlar bilir, bir süre sonra koyu bir muhabbet başlar ortamda. Ama dedikodu ama güzel anılar hikayeler konuşulur. Sevgili babam dedikodu kötüdür diye uzun uzun anlatmadı bize, yaşayarak örnek oldu. 

Tarlada çalışırken ya eski insanlardan ,kendi çocukluğundan anlatırdı ya da sadece biz varsak en küçük olana kısa sureler talimi yaptırır bizde kulaktan tecvid öğrenirdik. İmam hatip lisesine gittiğimde hiç tecvid bilmiyordum, şansımıza kuran dersinde tecvid öğrenememiştik ama okuyuşum her zaman tecvid üzereydi. Sadece tecvid tanımlarını bilmiyordum onu da öğrendik lise sonda. 

Babam annemle evlendikten sonra köyümüzün kız çocuklarına Kur’an ve dini bilgiler konusunda eğitim vermişti. Annem de önce babamdan öğrenmiş babamla birlikte eğitim verir olmuş, babam olmadığı zamanlar öğrencilerin derslerini annem alırmış.

 Bir dönemin anneleri babam ve annemin yuvasında yetişmişti. Düşünsenize o yuvada ilim olduğu kadar oyun oynamak da vardı, neşe ve muhabbette.  Bu çağdan dönüp baktığımda o zamanki anneler ve onların yetiştirdiği evlatlar daha başka…Babam okuyan, araştıran, kafa yoran bir insandı, köyde gazete alan tek adamdı.

       Adam diyorum çünkü ; adam olmakla erkek olmak çok farklıdır. Çünkü yaşam, yaşamak, hayat bulmak, hayata dahil olmak dişildir .Bir dişiden meydana gelir bütün insanlık. Babam fiziksel olarak çok güçlü bir adamdı ,endişeleri korkuları ile  erkek kalmış, adam olamamış olsaydı bize fiziksel ya da duygusal şiddet uygulayabilirdi, zorluklar karşısında cesareti, sözünü dudaktan sakınmayan duruşu, dünya insanlığının kurtuluşu için çalışan bir karargahta olmanın feraseti ile o; adam olmayı seçti. 

    Derler ki dişil olan hiçbir varlık, korkan endişe duyan bir erkeğin yanında durmak yaşamı paylaşmak istemezmiş çünkü orada kendini güvende hissetmez, zihnen bedenen ya da duygusal olarak orayı terk edermiş. Ve kadınlar ya da dişil olan her şey; adam’ ı  tercih edermiş. Dünya dişildir,  neden toprak ana deriz de toprak baba demeyiz hiç düşündünüz mü?

Hz. Peygamberin Anne hakkını 3 kez kuvvetlice ifade etmesindeki sırrı, biraz ilimle anlayabilirsiniz. Toprağa tohum vermek değerlidir de, her mevsimde o tohumu besleyen toprağın değerini kim ölçebilir? 

Adam olmakla erkek olmanın farkını anlayabildiğimizde kadınlara kendi zihin duvarlarınızdan çarpa gelen engeller koymaktan vazgeçebilir, yeni bir dünyayı kadınlar olmadan inşaa edemeyeceğiniz gerçeğine uyanabilirsiniz…Ergenlik çağında ‘’ya Reşid’’ esması kuvvesine yükselemeyen, rüştünü tamamlayamayan, erkek cinsiyetinde olmayı üstünlük sayan insan canlılarının karşısında, ’’adam’’ olma düsturunu yaşayan en güzel örneklerden biri; sevgili babamdır. 

Oku emrini hayatının her kademesine nakşetmiş bu adam çiftçilikle geçinmiş, arpa, yulaf buğday, pamuk, pancar, anason, elma vs üretmiş hasat etmiş, traktörüyle çift sürmüş, çay içmiş , her yaştan, her kültürden  her eğitim seviyesinden insanla muhabbet etmiş, sevmiş sevilmiş adam gibi bir ömür yaşamıştı.

Peygamber efendimizin düsturuyla kız çocuklarını erkek çocuklarından ayırmamış, çocuklarına ve eşine sevgisini ilgisini göstermiş örnek bir insandı. Yük almış ama yük olmamıştı kimseye. Hesabını vermekte zorlanacağı bir hal var ise; kendi kul hakkını yerine göre es geçmiş olmasındandır. Rabbim cennetine konuk eyleye…amin

Adam gibi bir adama BABAM’A dua ve hasretle 

             GİTTİN

Gittin hatıranı dürüp boşluğa 

Gittin takvimleri günsüz bıraktın 

Gittin gönlümüzü sürüp boşluğa 

Gittin türkümüzü öksüz bıraktın 

Toplayıp ardından mevsimlerini 

Gittin tutunacak dalsız bıraktın 

Sildirdin kayıttan adreslerini 

Gittin mektupları pulsuz bıraktın 

Gittin tüm sokaklar çıkmaza çıkar 

Gittin bülbülleri dilsiz bıraktın 

Gittin bir bir yere düştü yıldızlar 

Gittin bahçemizi gülsüz bıraktın 

Sensizlik yanımız kırılgan mahzun 

Gittin sesimizi ünsüz bıraktın 

Her gün biraz daha yoklar yokluğun 

Gittin hepimizi sensiz bıraktın  (Abdülbaki Kömür)

  Saliha Güzel

Yürüyen Evren