İnsanları; dinleri, cemaatleri, aileleri ile yargılamak veya dinleri, cemaatleri, aileleri insanların hataları ile yargılamak kadar yanlış bir şey düşünemiyorum.

Ne o din, ne o cemaat, ne de o aile o kişiyi bağlamaz çünkü insanların kişilikleri din cemaat veya aile üzerine kurulu değildir.

İnsanların kişilikleri zamanla gelişir ve o kişilik iyi veya kötü zamanla oturur. Ama yaptıkları ne dinini bağlar, ne bağlı bulunduğu cemaati, nede ailesini.

Kişinin kötü huyu ve alışkanlıkları dine, cemaate veya aileye mal edilemez. Eğer öyle olsaydı dinler, cemaatler, aileler çok saçma bir hal alırdı. Düşünsenize herkesin farklı huy ve alışkanlıkları var.

İnsanlar çok farklı yetişmişlerdir. Hiç biri birine benzemez ne huyu ne alışkanlıkları nede yaşadıkları.

Kötü bir kişinin yaptıkları için “ bu falan dinin mensubu, falan cemaatin üyesi veya falan ailenin bir ferdi ondan böyle” diyerek o toplulukları kimse asla yargılama hakkına sahip değildir.

Din, cemaat, aile veya kurumlar kişilere göre değerlendirilemez ve yorumlanamaz. Bu büyük bir vebaldir.

         Bu durum Herhangi bir varlığa üye veya onların içinde olan diğer insanları da zor duruma sokar ve onların değersizleşmesine sebep olur.

         “ İnsanlar İslam fıtratı üzere doğar ama daha sonra anne babası onları Mecusi, Hristiyan veya Yahudi olarak yetiştirir.” Hadisini göz önünde bulundurarak hiçbir din, hiçbir kurum, hiçbir cemaat veya aile bu kişilerin hareket ve yaşayışları ile bahse konu edilemez.

         Bizler biliyoruz ki “ Beş parmağın beşi de bir değildir.” Bu ne demektir. Çok basit bir anlatım ile söyleyeyim size. Bir anne baba misal beş çocuk yetiştirir. Hepsini aynı, hepsini tek bir terbiye ile büyütür ama içlerinden bazıları büyüdükçe ve çevresi genişledikçe bu yetişme tarzından uzaklaşır. İşte burada bir suçlu aramak doğru olmaz. Çünkü o insanın kişiliği zamanla çevresine ve yaşadıklarına göre şekil alır. Bu tip insanların bu şekilde olması o anne veya babayı kötü yapmaz. Çünkü hiçbir anne veya baba çocuğunun asla ve asla kötü olmasını istemez

         İşte yaptığımız en büyük hatalardan biri insanları kendileri ile değil mensubu oldukları din, cemaat veya aileleri ile yargılamaktır.

En güzel, en sadık ve en ahlaklı bir çevre ile çocuklarımızı bu topluma kazandırabilmek, onların hem insanlığa hem kendilerine birer faydalı fert olarak yetiştirebilmek ve hak yoldan ayrılmamaları ve faydalı birer insan olmaları duası ile.

 SELAMETTE OLUN SELAMETLE KALIN

SABRİYE TÜRKMEN KAYA