SUUDİ ARABİSTAN DOSYASI:2 KUTSAL BELDEYE EVANJELİK KİLİSE

Asparagas gibi duran ancak gün gibi gerçek olan haber dünya medyasında genişçe yer buldu. “Reformist kral Selman ülkesinde inşa edilmek üzere bir Evanjelik kilisesi inşa edilmesi projesini onayladı.”

İslamiyet’in doğduğu ve Müslümanların kutsalı Kâbe’ye ev sahipliği yapan Suudi Arabistan’dan ne yazık ki yine bir aykırı haber geldi. Bu haber bize Ebrehe’nin hikâyesini hatırlattı. Hepinizin iyi bildiği ya da duyduğu meşhur fil vakasının yaşandığı olay. Kâbe’yi yıkmaya meşhur fil ordusu ile gelen Ebrehe’nin Allah’ın kudretinin bir işareti olarak Ebabil kuşları tarafından helak olması ibret verici bir hadise olarak Kur’an’dan bizler aktarılıyor. Peki, Ebrehe neden yıkmak istemişti Kâbe’yi? Çünkü o dönemde ticaretin merkezi Mekke’ydi. Tüccarlar Mekke’ye gelerek panayırlar düzenler ve Kâbe’yi de ziyaret ederlerdi. Ebrehe bu ticarete hâkim olabilmek adına bir kilise inşa ettirdi kutsal beldede. Ancak umduğu gibi bir ziyaret yoğunluğu ve ticari kâr elde edemeyince de hayal kırıklığı yaşadı. Müsebbibi gördüğü Kâbe’yi yıkarak istediği ticari kârı elde edebileceğini düşündü. Sonuç ise helak olup gitti. Yaptığı kilise ise Allah’ın kudret yansıması olarak son peygamber Hz. Muhammed’in doğduğu gün yıkılıp gitti. Neden mi anlattık tüm bu malum olunan hadiseyi? Çünkü Ebreheler yaşıyor! Şimdilerin modern Ebrehesi tam da ceddine yaraşır şekilde İslam’ın doğduğu, medeniyet haline geldiği, yayıldığı bu kutsal beldeye bir kilise inşa ettirmek istiyor. Yani Kabe’ye bir alternatif!!!

Yazı dizimizin ilki olan Neom Projesi ile ilgili yazımızda bahsettiğimiz yeni dünya anlayışı ve yeni şehir projesine Evanjelik Kilise de dâhil edilecek. Yani yeni şehre yeni ibadet mekânı. Üstelik tahrif olmuş hükmü kaldırılmış, batıl bir din olan Hristiyanlığın ibadet mekânı. Kendisini reformist olarak adlandıran Prens Selman’ın ilk dine karşı reform hareketi değil elbette ki bu. Ülkede geldiği günden itibaren “Din özgürlüğü” adı ile başlayan reformlar hareketlerinde birçok tavizler verilmiş durumda. Umre ve hac için yakın zamanda ziyaret edenler ne demek istediğimi daha iyi anlayabilecekler. Kutsal topraklara yakışmayan bir yaşam tarzı burada inşa edilmeye çalışılıyor. Meşhur ifade ile “Ilımlı İslam”. Suud halkının bir kısmı tarafından tepki ile karşılanan reformlar ise ne yazık ki zaman içerisinde kabul edilir hale geldi.  

Şimdilerde haber olan kilise haberine suud halkının tepkisi merak ediliyor. Çünkü ilk olarak 2018 yılında yapılan Suudi Arabistan’da kilise inşası için anlaşma yapıldığına yönelik haber tekzip edilmişti. O zaman halk bu habere tepkisini göstermiş ve belki de yapılan sözleşme ileri bir tarihe ertelenmişti. Şimdilerde ise yine aynı haber gündemde. Prens Selman, ülkesinde yapılacak ilk kilise için anlaşma metnini imzalamış durumda. Yani bu sefer kesin bilgi, tekzip yok!

Biraz cahil cesareti gibi görülen meselenin iç yüzü ve anlaşma metnini içeriğini tabi ki bilemiyoruz. Ancak projenin amacını anlamlandırabilmek adına öncelikle “Evanjelik kilise” nedir üzerinden biraz bilgi verelim. Evanjelizm, Hristiyan inancında Protestanlığın yani reformistliğin kurucusu olan Martin Luther King tarafından ortaya koyulan bir inanç sistemi. Bu inancın temelini kutsal kitapları İncil’in bir bölümü olan Tevrat öğretilerinin yer aldığı Kitab-ı Mukaddes adını verdikleri metinlerde yer alan haberler oluşturuyor. Evanjelikler için tanrının 2 türden; Hristiyanlar için uhrevi cennet, Yahudiler için ise dünyevi cennet vaadi vardır. Kitab-ı Mukaddese göre, İsa Mesih’in yeryüzüne inebilmesi için Yahudilerin kendileri için vaadedilmiş topraklar olan Kenan Diyarı dedikleri yerde toplanmaları gerekiyor. İşte şimdi projenin yapıldığı yer daha bir anlam kazanıyor öyle değil mi? Neom Projesi Kızıldeniz’e kıyısı olan, tam da bahsedilen Kenan diyarında inşa ediliyor! Tüm Yahudiler burada toplanınca İsa Mesih yeryüzüne inecek ve Yahudiler yeryüzünün hâkimi olacak, Hristiyanlar ise amaçladıkları uhrevi cennetlerine kavuşacaklar. Ütopik ve hayal ürünü gibi gelebilir ancak tüm bu inanç uğruna Yahudiler ve evanjelikler yüzyıllardır büyük mücadeleler vererek çalışıyorlar. En son olarak 11 Eylül saldırısı sonrası Amerika’da Evanjelizm daha da bir önem kazandı. Başkan Bush tarafından resmi politika olarak kabul edildi.  Ve ardı sıra ise Irak ile başlayan bir işgal politikası uygulanmaya başladı. Yapılmak istenilen biraz araştıran ve düşünen için aslında aşikâre. 

Kültür ve inanç noktasında birçok unsuru bidat olarak gören Vahhabi geleneğinin temsilcisi olmuş suudların tarihi ne yazık ki pek de iç açıcı değil. Bidat yani dine sonradan ilave edildiği düşüncesi ile birçok güzel yapıyı tahrif ettikleri herkes tarafından biliniyor. Bu sebepten de Peygamber Efendimiz s.a.s’in yaşadığı mekânlara saygıyı reddeden bir anlayıştalar. Doğduğu ev, hicret esnasında gizlendiği mağara, ilk vahyin indiği dağ onlar için hiçbir önem arz etmez. Kendilerince kutsallık atfetmemek maksatlı öylece atıl bir vaziyette bırakıldılar. Yine Osmanlı İmparatorluğu döneminde Mekke ve kutsal topraklara yapılan kale surları, sahabe mezarları çeşitli sebeplerle yıkılıp yok edildi. Kutsal beldeleri ziyaret edenler bilirler ki Uhud şehitliği, Cennet’ül Mualla, Cennet’ül Baki mezarlıkları dâhil tüm mezarlıklarda tek bir taş-kitabe dahi bulunmaz. Bu sebepten Vahhabi ekolüne “mabet yıkıcılar” dahi denmektedir. Şimdilerde ise “mabet yıkıcılar” şöhretine, “evanjelik protestanlar“  ifadesini ilave etmek yerinde olacaktır sanırım. 

Araştırıp, idrak edenlerden olabilmek temennisi ile…