Bir Ramazan-ı Şerif ayına daha ulaştık çok şükür.

***

Ramazan ayının en önemli özelliği, sizlerin de bildiği gibi, oruç tutmak.

Oruç iyidir, güzeldir, şahane bir ibadettir.

Orucun bir yıl boyunca mideyi dinlendirmesi, açların halinden anlamak için bir numaralı ibadet olduğu kısmıyla ilgilenmiyorum.

Bir yıl boyunca yoksulu göremeyen, aç kalınca gören gözlerden olmak marifet sayılmaz değil mi?

Oruç şahanedir. Öyle olmasa Allah bunu emretmezdi.

Namaz da şahanedir.

***

Sevdiğimiz biri bizden bir şey  istese o bize yük gelmez, istediğini yapmak için ekstra bahane aramayız.

"Şimdi sevdiğimin isteğini yapsam, aynı zamanda da spor olur, aynı zamanda da şöyle olur böyle olur!" diyerek sevginin getirilerini hesaplamayız değil mi?

(Yoksa hesaplıyor musunuz?)

Ramazan boyunca, 

Ay çok acıktım

Sahura da kalkamadım

Aman da, susadım

Hava da çok sıcak

Ama ne yedik iftarda, iyi yedik iyi! Gibi şeyler söylersek, orucumuzun sevabı iki kat artar belki! 

Etmeyin! 

Reklam etmeyin orucu!

Edebinizle tutun, yolculayın canımlarım. 

İman, yakin iman, O istiyorsa bir bildiği vardır! Diyebilmektir.

Fakat sadece yaradana!

Yaradan için!

***

Burada manevi iklimlere doğru yelken açacak ilahiyat bilgilerini sıralamayacağım.

Bilmediğimden değil!

İlahi bilgileri bedavadan vermek caiz olmadığı için!

Nihat hoca başta olmak üzere, Ramazan meczuplarını dinleyelim, izleyelim keselerini dolduralım olur mu sevgili halkım! 

Onları düşünelim, yeni ev taksitine filan girmiş olabilirler. 

Biz şükür makamından, fetva makamından, tatlı tatlı, ağlamaklı anlatan, Ramazan güllaçlarını izleyelim. 

***

Ramazan ayının en önemli özelliklerinden biri de malumunuz teravih namazları.

Öyle her hangi bir camii de teravih kılmak ve teravih namazının sevabına halel getirmek istemeyiz değil mi?

O halde Çamlıca camisini hınca hınç doldurmaya niyet edelim.

Çamlıca camiisinde namaz kılarsak, yedi düvel gücümüzü görür!

Bu devasa yapının boşuna yapılmadığı anlaşılır.

Bu ramazan en asli görevimiz çamlıca camisini doldurmak.

Fakir fukaranın nasıl sahur yaptığı, iftarda ne yediği önemli değil, en önemlisi çamlıca camisini doldurmak! 

***

Camiyi doldurmak için, 

Namaza gelenlere eşantiyon dağıtmalı

Sahur yemeği verilmeli

Teravih seferberliği önemli!

Çünkü namaz çamlıca camisi biter bitmez farz oldu.

Hatta Temel bey çamlıca camisini hatırlatınca Müslüman olduğunuz aklınıza geldi!

Bu, birdenbire camii aşkıyla yananlar çok şeker yahu! Keşke eriseler!

***

Biz sana camiyi dolduramazsın demedik!

Allah çağırınca gitmeyen, sen çağrı yapınca giden Müslümanların başına başkan olsan da Ayasofya'yı açamazsın dedik! Diye bağırmak caiz mi acaba! 

Evet! İşte diyorum.

Ayasofya'yı açamazsınız!

Çünkü sizde ruh sıkışması hastalığı var!

Şark ve garp arasında sıkışıp kalmış ruhlarınızın, süfli niyetleri, tehlikeli bir virüs gibi yayılıyor ülkeye!

***

Temel Karamollaoğlu beyefendi uzun bir liste yapmalı.

Şunu yapamazsınız, bu asla olmaz, şu imkansız! 

Diyerek şevke getirir hükümeti belki!

Fakat mesela Temel hoca, ekonomiyi düzeltemezsiniz! Dese!

Ekonomi cami değil ki, halka çağrı yapınca düzelsin!

Eğitim mesela.

Halkı okullara toplasak düzelir mi?

Ayasofya'yı açamazsınız! dese Temel bey?

Bence ses getirebilir. Cuma hutbelerine kadar girmişken cami meselesi, Ayasofya'nın bir iki söylemle açılması da an meselesi! 

***

Görünen o ki halk gel deyince geliyor, git deyince gidiyor.

Hükümetin halkın önemli bir kesimine sözü geçiyor da, önemli meselelerde hükümetin sözü geçemiyor.

Yargıya mesela!

Ekonomiye, tarıma mesela! 

Hükümetin yanlış politikaları, camiye ayırılan bütçenin, ekonomi darboğazındayken yapıldığını filan söyleyerek fitne tohumları yayılıyor.

Bu camiye ihtiyacımız vardı!

Bu cami ibadet aşkıyla yanan, gidecek bir cami bulamayan insanlar için ekmek kadar su kadar gerekliydi...

***

Hayat insanı nasıl ve ne şekilde sürüklüyor sevgili halkım. 

İnsan yaşarken neler görüyor ve nasıl da savunduğu değerler ile vuruluyor, canını vereceği mevhumları sorgularken buluyor kendisini.

Bir gün Camiiler ve hocalar konusunda ironi yazabileceğimi söyleseler inanmazdım.

Bunları eleştirenlere de "ertesi gün yataktan, ağzı yüzü yamulmuş olarak kalkacak-çarpılarak!" canlılar gözüyle bakardım.

***

Evet...

Camiiler güzeldir. Bir Müslüman olarak camiden rahatsız olmam imkansız.

Cami üzerinden, tesettür üzerinden prim yapan zihniyetten rahatsızım.

Başörtüsü resmi alanlarda yasaklıydı fakat, başındaki  örtüyü adabına uygun takıyordu hanımlar.

Camiiler daha doluydu. Üstelik cemaat de daha feyizliydi.

Tanrı Uludur! Diye ezan okunduğu zamanlar hoş değildi evet ancak, samimi inananlar için, çağrı önemliydi!

Ne şekilde çağrıldığı değil!

Allah'ı çağırmış olması önemli ve de yeterliydi!

***

Şahsım adına, padişahların yaptırdığı, her biri ayrı tarihi değer olan camileri ziyaret etmek, oralarda namaz kılmak çok güzel fakat en feyiz aldığım namazlar, köy camileri, kıyıda köşede kalmış, sakin huzurlu, cami bahçesinde yükselen ağaçlarda kuşların cıvıltısıyla eda ettiğim namazlardır.

***

Köy camilerinde, tarladasından çapasıyla gelen bir emmi görmek, torununun elinden tutmuş camiye bastonuyla gelen, şadırvanda bir büyük, bir küçük adamın abdest almasını izlemek müthiştir.

***

Tatil zamanlarında, mahalle camilerini dolduran, beyaz yemenili, çiçekli fistanlı minik hanımların cami bahçelerinde kikirdeşmesi sevimlidir.

***

Büyümenin matah bir şey olmadığını, büyüdüğümde anladım.

Büyük devasa yapılar arasında kendimizi bulamıyoruz ki Allah'ı bulalım!

Fazla mı iddialı oldu bu cümle!

Vallahi ben İbrahim Ethem'e verilen öğütlerin yalancısıyım...

***

Ramazan hoş geldi.

Ramazan dolu geldi.

Yeterki heybelerimizdeki gereksiz yükleri bir kenara atalım ve Ramazan'ın ikramlarına yer açalım.

Herkese hayırlı Ramazanlar ve 

Saadetli günler dilerim sevgili halkım.

Gudubet Haksever