Güneşli güzel bir mayıs sabahına uyandık. Her yıl yuvalarını boş bırakıp giden ebabiller çoktan yazlık evlerine döndüler bile. Kimbilir kaç ebabil yavrusu bizim balkonda kedilerin pençelerinden kurtulmak için çırpınacak? Allahtan ki kediler onları yemek değil de sadece merak ediyor ve oynamak istiyorlar.

Bahçeler yeşillendi, çiçekler binbir rengin büyüsüne bizleri davet etmekteler. Mor salkımlar coşkun bir renk cümbüşüyle bahara belki de yaza merhaba diyorlar.

Fakat bizim bahçe duvarımızı süsleyen sarmaşığımız hala kupkuru duruyordu. Ne bir yaprak ne bir tomurcuk ne de canlılık emaresi bir görüntü…

Acaba bu sene sarmaşık canlanmayacak mı? Tıpkı kurumuş cansız bir bitki gibi. Artık ömrünü tamamlamış olabilir mi? Diye kendi iç kişimle konuşmaya başladım. Yıllardır bahçemizin duvarında yapraktan bir set oluşturan sarmaşığın artık yaşamayacak olmasına üzüldüm doğrusu.

*** *** ***

Baharın ruhlara fısıldayan sesi damla damla camlara vurmada. Tatlı ve serin bir toprak kokusu ciğerlerimizi ferahlatıyor. Gözlerini kapatmış gece, yağmurun sesini dinlemede şimdi. Toprağa düşen her damlayla birlikte bir damla can geliyor kürre-i arza.

Candır su. Rahmet damlalarıdır suya giydirilmiş olan. Ve rahmet inerse eşyaya hayat bulur ölü olan bile. Zira;

“diriden ölüyü, ölüden diriyi çıkaran”dır yüce Mevla. Yeter ki yağsın rahmet yağmurları kurumuş topraklara, çatlayan dudaklara, susuz kavrulan yüreklere.

*** *** ***

Bahçedeki sarmaşığın kupkuru cansız dalından küçük birkaç tomurcuk fışkırmış bu sabah. Fesuphanallah!

Bir damla su nelere kadir olur eğer yaratan dilerse. “Kün” emri yeter bir damlanın ölü bedenden bir canlı çıkarmasına hatta ilahi emre muhatap insan soyunun devamına yetecek olan bir damla su.

Hele ki iklim güzel, mevsim eşsiz, bahar şeriksiz ise. Rahmet yağar herbir damlada, düştükçe yere, toprağa, yüreğe, sana, bana, ona…

Sonsuz rahmetin damlaları can verir ölmüş ruhlara…

Yıkayıp temiz pak yapar gönül aynasını günahlardan arındırıp…

Elleri semaya dilleri duaya tertemiz açar herbir rahmet yüklü damla…

Hele ki mevsim Ramazan, aylardan Kuranın ayı ise…

Nasıl da coşkun yağar o yağmurlar bütün nefisleri pırıl pırıl yapmak için…

“dua dua karıncalaşan” ellerin boş çevrilmeden nurlu aminlerle dolması için…

“Reyyan kapısı”ndan girenlerin sayısı artsın diye yollarını yıkar yağmurlar…

Ve melekler iner hebir iş için sabaha kadar, meleklere karışır masivadan sıyrılmış yüce gönüller.

Yeter ki rahmet yağmurlarından testimizi doldurmayı bilelim…

Yeter ki herbir anı rahmet, bereket ve makbul olan kutlu zamanın saniyelerini en verimli şekilde değerlendirelim.

Yağar yağmurlar. Yıkayalım dillerimizi, kalplerimizi, bedenimizin içindeki “ben”leri.

İşte o zaman kurumuş ölü bir daldan patlayan tomurcuklar gibi ölü kalplerden bir nefes açacak çiçek çiçek, dal dal. Ve sonsuza uzanacak yağmur yüklü abı hayat içmiş kutlu kişiler.

Rabbim rahmet ayının kutlu yağmurlarında yıkanmayı ve sonsuza uzanıp Havzı Kevserden kana kana içmeyi bizlere nasip etsin.

Meryem ŞAHİN 14.05.2019