Baskın Oran

Sadece son 2,5 ay içinde okuduğumuz politika haberleri, Türkiye’yi dış politikada da fevkalade zor duruma sokan cinsten.

Mesela yakında HDP, Kürt meselesinden kapatılan siyasi partiler listesinin 14. sırasına yerleşecek. Mesela sabah namazına kalkan HDP milletvekili Meclis’e dışarıdan bu iş için getirilmiş yüz kadar polise derdest ettirildi. Mesela İnsan Hakları Derneği başkanı kendisine bildirilmeyen bir sebepten gözaltına alındı ve avukatıyla görüşmesi yasaklandı. Mesela son 2,5 yılda idrak ettiğimiz 4. Merkez Bankası başkanının tezi de bir üniversite rektörümüzün tezi gibi intihalli çıktı. Mesela 2013’te AKP’ye protestonun ilk başladığı Gezi Parkı’nın mülkiyeti İBB’den alınarak, “mazbut” (yani sadece kağıt üstünde var olan) bir vakfa devredildi. Mesela Kanal İstanbul’u kazacak şirkete devlet garantisi verildi. Bunlar sadece 3 günde (72 saatte) yaşandı.

O kadar çok ki, insan noktayı koyamıyor. Mesela, konferans dinlerken tepkisiz kalmak suç sayıldı. Mesela feminist yürüyüşünün ardından polis 13 kadını sabah evlerinden aldı. Mesela, Dr. Gergerlioğlu’nun sabah namazında derdest edilmesinin gerekçesi olarak savcı “Biji Serok Apo” sloganı atıldığını iddianamesine yazdı fakat bunun mumu, HDP’nin yayınladığı videoda böyle bir durum olmadığının görülmesine kadar yani sadece 1 saat yandı. Mesela kendisinin sabah namazına kalkışının, tan yeri ağardığı zaman mı yoksa güneş doğunca mı vuku bulduğu tartışıldı! Mesela TBMM Başkanı, bu namaz-aptes tartışmasının “FETÖ’cü bir yöntem” olduğunu ileri sürdü. Mesela S. Soylu, Türkiye’de kadın cinayetlerinin arttığı ‘söylemi‘nin tamamen yalan olduğunu ve eldeki veriler tarafından desteklenmediğini söyledi. Mesela, O. Kavala’nın ikinci bireysel başvurusunu AYM’nin ret gerekçesi açıklandı: “2 yıl 10 aylık tutukluluk süresi makuldür”.

Daha sürüyle var ama uzatmayalım; konumuza yani dış politikaya gelelim ve Zaytung’a göz atalım. Çift tırnak içinde verdiklerim basında çıkan Zaytungsal haberlerdir:

***

“CB İletişim Başkanı F. Altun, HDP’nin kapatılma talebine ilişkin olarak attığı İngilizce tvitte, ‘HDP’nin terör örgütü PKK ile organik bağları olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Herkesi bağımsız Türk yargısına saygı göstermeye davet ediyor, adli sistemimizin adaleti tecelli ettireceğine inanıyoruz’ ifadelerini kullandı”.

***

Sudan, Pakistan, Afganistan hakkında ve LGBTİ olayı konusunda biraz daha düşünmemizi gerektirecek dört haber:

“Michelangelo’nun ‘Adem'in Yaratılışı’ tablosunun tarih kitabında kullanılmasının günah olduğuna dair fetva veren din adamlarına Sudan Eğitim Bakanı Muhamed el Emin el Tum, ‘Günah deseniz de geri adım atmayız. Tablo sanatsal bir çalışmadır, dinî metinlerle ilgisi yoktur, geri adım atmaya da niyetimiz yoktur’ dedi”.

“Trans bireylerin haklarının yasal olarak korunduğu Pakistan'da ilk kez LGBTİ’ler için bir medrese açıldı”.

“Aralarında birçok önde gelen ulusal liderin de bulunduğu Afganlı kadınlar, şarkı söylerken kendi videolarını kaydedip sosyal medyada paylaşmaya başlayınca, Afganistan Eğitim Bakanlığı 12 yaş ve üstü kız çocuklarına şarkı söyleme yasağı koyma kararını geri çekmeye hazırlanıyor”.

Ve, çok öğretici bir haber: “Çin'de hamile kalmaya çalışan evli bir kadın incinen bileği nedeniyle doktora gittikten sonra, biyolojik olarak erkek doğduğunu test sonucu öğrenerek şok geçirdi”.

***

“Kanada, Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı zulmü soykırım olarak tanımladı”.

AB, Uygurlara yönelik uygulamalar nedeniyle Çin’e yaptırım kararı aldı”.

“İyi Parti’nin Doğu Türkistan önergesi AKP oylarıyla reddedildi”.                                                

***

“R. T. Erdoğan, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini tek imzalı bir Cumhurbaşkanlığı Kararıyla 20 Mart’ta ilan etti”.

Sözleşme, TBMM’deki oylama’nın ardından, Erdoğan’ın o zaman başında bulunduğu Bakanlar Kurulu tarafından yapılan onama sonucu yürürlüğe girmiş ve kendisi de bunu 3 Haziran 2011 günü saat 16.43’te attığı tvitle “Kadına şiddet artık ‘insan hakkı ihlali’dir” diye açıklamıştı.

CB Erdoğan, Anayasa Md. 104 fıkra 17 cümle 2’deki açık yasağa ve ayrıca Anayasa Md. 90’a rağmen imzaladığı bu kararı da, daha önce 15 Temmuz 2018’de yürürlüğe soktuğu 9 no’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle kendi kendisine verdiği yetkiye dayandırdı.

TBMM oylaması + Bakanlar Kurulu onaması’nın bir “karma işlem” olması nedeniyle bu kararname “yok hükmünde”. Fakat F. Altun bunu “Eşcinsellik propagandasına izin vermeyeceğiz” diyerek destekledi. “S. Soylu ise ‘İstediğimiz uluslararası sözleşmenin altına imza atarız, istediğimizden de çıkarız’ ” dedi.

“İstanbul Sözleşmesi için bir açıklama da Dışişleri'nden geldi: ‘Türkiye Cumhuriyeti, haklarının ilerletilmesinde, toplumsal rolünün güçlendirilmesinde ve şiddete karşı korunmasında daima kadının yanında olmuştur’ ”.

***

“Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmaya devam edeceğini açıkladı”.

Hatay Valiliği, Hassa ilçesi ile Suriye’ye bağlı Afrin kenti arasında bağlantı yolu ve köprü yapımı için ihaleye çıktı. “DSİ’nin Suriye’de içme suyu işleri için 100 milyon lira yatırım bedeli ayırdığı ve ihaleyi AKP’li eski milletvekili Mahmut Sami Mallı’nın sahibi olduğu şirketin kazandığı öğrenildi.

***

Türkiye, Müslüman Kardeşler’in İstanbul’dan yayın yapan TV kanallarına Mısır karşıtı yayınları durdurma talimatı verdi.

Ankara ile Kahire arasında başlayan diplomatik ilişkiler, İstanbul’dan Mısır’a karşı yayın yapan muhalif TV kanalları El Şark, Vatan ve Mekammelen yayınlarına da yansıdı. Canlı yayınlar ve haber akışlarına son veren kanallar, eski diziler ve dinî programlar yayınlamaya başladı”. 

***

“MEB’in hazırladığı 'Şehrimiz Diyarbakır' adlı tanıtım kitabında Kürtler ve Kürtçeye dair tek kelime yer almadı. Kitapta kentte konuşulan dil Azerbaycan Bakü Türkçesine benzetildi. Kitabın 'Şehrin Riskleri' bölümünde 'Cinsel istismar' da zikredildi”.