.Peygamber Efendimiz (sav) ''Ey Allah‘ın kulları, tedavi olunuz, zira Allah, ihtiyarlıktan başka dermansız bir dert vermemiştir.'' (Ebû Dâvud, 4/37.) diyerek hastalıklara karşı önlem almanın gerekli oluşuna dikkat çekmektedir.. Diğer bir hadîs-i şerîflerinde ise; ''İman dışında hiç kimseye sağlıktan daha hayırlı bir nimet verilmemiştir.'' (Tirmizî, h.no: 3553.) demiş ve sağlığın imandan sonra gelen büyük bir nimet olduğunu ifade etmiştir.
Allah Resulü sağlık konusunu başka hadis-i şeriflerde de dile getirmiştir. Sağlık imandan sonra en büyük nimet olduğu halde bugün yeterince kıymeti bilinmekte midir? 

Rivayete göre cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman hasta yatağındayken şu dizeler dökülmüştür dilinden: “Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi” Kanuni Sultan Süleyman kısaca sağlığın dünyada en önemli şeylerden biri olduğunu söylemiştir.  

Bundan birkaç yıl öncesine kadar Ak Parti'nin sağlık politikasıyla ilgili Ak Parti seçmeni

oldukça memnundu ve sağlıkla ilgili hiç bir eleştiriyi kabul etmezlerdi. Öyle ki Ak Parti'nin diğer alanlarda uyguladığı politikalar eleştirilse dahi sağlık sisteminin ne kadar güzel olduğunu, Ak Parti'nin sağlığa yaptığı hizmetleri öne sürülerek eleştiri yapan kişi ''nankörlük' ile itham edilir idi. Gün oldu devran döndü şu günlerde sağlık konusunda neredeyse herkes şikayetçi. Ne eskisi gibi savunan var ne de sağlık sisteminden memnun olan. Nasıl şikayetçi olmasın devlet hastanelerinden randevu almanız neredeyse imkansız. Neredeyse bile neredeyse fazla, bildiğiniz imkansız! Randevu için günlerce, haftalarca hatta aylarca uğraşan insanlar var. Ancak randevu alamayan pek çok insan çaresizce özel hastanelere yönelmek zorunda kalıyor. Buna karşın yetkililerde bir iyileştirme yerine, mazeret hazır, '' Devlet hastanelerinde yoğunluk var'' doktor yok''  vs. deniyor. Halbuki yoğunluğu azaltmak, doktor eksikliğini gidermek yine hükûmetin, yani bakanlığın vazifesi değil mi? Öyle ki muayeneleri devlet hastanelerinden ziyade özel hastanelere doğru bir yönlendirme varmış gibi geliyor insana...

Birkaç yıl öncesi devlet üniversitesine ait bir kitapta eğitim ve sağlık sisteminin bütün dünyada özelleşeceği yazıyordu. Bugün yaşananlar kitapta yazdığı gibi gelişiyor ve eğitim ve sağlık alanında bir keşmekeş yaşanıyor, özelleştirmeye doğru gidiyor sanki... bekleyip göreceğiz, inşallah yazılanlar doğru değildir.  

Tüm dünyada sağlık sisteminin tek elden yönetileceğini düşünebiliyor musunuz? Buna neden gerek duyuluyor acaba? 

Tek dünya devletine giden adımlar mı bunlar? Türkiye'ye baktığınız zaman devlet hastaneleri işlevliğini yitiyor gibi değil mi? Doktorlar yurtdışına ya da özel hastanelere gidiyor.  Bunların hepsi tevafuk olabilir mi? Sağlık sistemi ne oldu da birden bire bu hale geldi? Tüm bunlardan sorumlu sadece  Sağlık Bakanı mı? Veya F. Koca'nın bunlara tek başına karar verip, uygulamaya koyma yetkisi var mıdır? Tabii ki tüm bunları öğrenmek için soruyoruz ve Allah ömür verirse ileride tecrübe ederek öğreneceğiz.  

Son yıllarda sağlık alanında o kadar enteresan, hızlı gelişmeler oldu ki hepsinin hızına yetişemiyor, çoğunu takip edemiyoruz... 

Mesela 2018 yılında Sağlık Bakanlığı'nın logosu değişti, buna neden gerek duyuldu? Yeni logo için birtakım iddialar var. Yalan haberleri teyit eden sitelerden birinde bu iddialar için CB forsunda olduğu gibi bakanlık sembolünde de 16 yıldızın olduğu ve kırmızı-beyaz renkler kullanıldığını söylenilerek bu iddiaların yalan olduğu ifade ediliyor. İyi de16 yıldız ve kırmızı beyaz renkler kullanılınca ''satanizmin simgesi'' denen asaya sarılmış yılanlar meşru mu olmuş oluyor? 16 yıldız ve kırmızı-beyaz renkler yine kullanılarak Türklere özgü bir sembol kullanılamaz mıydı? Kaldı ki ,Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler bakanı Z. Zümrüt Selçuk 2020 Eylül ayında şöyle bir bilgi paylaştı: “Kovid-19 tedavisi yapan hastanelere hasta başına 666 TL ödeme yapıyoruz. Yoğun bakımda bu miktar iki katına çıkıyor.“ misal niçin yuvarlak hesap 650 veya 700 değil de 666 lira? Aradaki küsurattın maliyetinden kaynaklanıyor diyelim, o zaman niye 665 ya da 667 değil de 666 lira? Bunun bir anlamı mı var? 666 rakamının neyi temsil ettiği konusunda ciddi iddialar var. Bu iddiaya komplo teorisi deyip geçiliyor, ancak bir lira eksik ya da fazla değil de 666 olması gerçekten de ilginç değil mi? 

Mamafih salgın süreci boyunca buna benzer pek çok iddia daha ortaya atıldı. Hepsine de ''Komplo teorisi'' denildi geçiştirildi. Bu iddailardan birkaçı ise şöyleydi: turistlere maske zorunluluğu ve şehirlerarası yollarda PCR testlerinin zorunlu olmaması. Bir liralık maskelerin öylesi ciddi bir salgını nasıl koruduğu? maskelerin Covit'ten korumak yerine asıl hastalık kaynağı olduğu gibi bununla birlikte maske tavsiye eden doktorların sosyal medyada maskesiz paylaşımlar yapması insanların aklında soru işaretlerine neden oldu. Durum böyleyken mesafe konusunda halk uyarılırken Ak Parti'nin ''Lebalep kongreler'' yapması... İç toplantılarını maskesiz yapmaları gibi. Ayrıca önce Çin aşısı korur denmesine rağmen sonrasında Alman aşısına yönlendirildi insanlar. Şimdi ise ''Turkovac korur'' deniliyor. Basbayağı 2 Çin 2 Alman aşısı olana  Turkovac olun deniyor. Vatandaş da ''Kokteyl aşı olur mu?'' diye soruyor haklı olarak. Aşıların kalp krizine sebep olduğu vb. gibi nice iddialar vardı. Öyle ya 5-6 farklı aşı vücutta nasıl bir tepki meydana getirir diye sormak suç mu? Önce 2 aşı korurken sonra korumuz hafif atlatırsınız dendi. Korumayacaksa niçin 5-6 aşı yaptırır insanlar? Bunlar ve benzer  iddialar üzerine Viranşehir Başsavcısı Eyüp Akbulut bir soruşturma başlattı ve anında görevden alındı. Bu konunun üstüne başka hiç bir savcı da gitmedi/gidemedi. Sokağa çıkma yasakları sırasında zincir marketlerin açık olması buna karşın çarşı-pazarların, küçük esnafın kapatılması.ve sonrasında zincir marketlerin stokçulukla suçlanması gibi pek çok çelişkiye şahit olduk. Başka birçok iddia ortaya atıldı...

Aslında salgının ilk başladığı dönemde bunun insan nüfusunu kontrol etmek amacıyla bir proje olduğu söyleyen birçok yabancı doktor vardı, bazıları şimdi yok.?.. 

Bir dönem NASA'da çalışmış olan Neva Çiftçioğlu, Prof. Dr. Serhat Fındık, Prof. Dr. Canan Karatay, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Bilgehan Bilge vb. gibi pek çok dr ortada bir salgının var olduğu kabul etmekle birlikte bunun maske takmayı, PCR'yi, aşıyı gerektirecek kadar ölümcül olmadığını söylediler ve hâlâ söylemlerini sürdürüyorlar. Oysa salgın öncesi her birini her gün bir televizyon kanalı programına çıkarmak için birbiriyle yarışıyordu ne oldu da  TV'ler bu doktorlara boykot uygulandı? 

Şimdi yeniden başladılar, ''Covid arttı'' söylemlerine. Bu Covid nasıl bir akıllı virüs ki kim ne açıklarsa ona göre şekil alıyor. Bununla birlikte tarihte en büyük salgınlar dahi genellikle 2 yıl sürmüş. Çok nadir iki yılı geçen salgınlar olmuş. Adı üstünde kıran denirmiş, yaşlı genç, çocuk çocuk, sağlıklı kronik kimseyi dinlememiş hepsi salgında ölmüş. Bugün dünyada Covid olan hastaların yanlış tedavi edildiği hakkında pek çok ülkede tazminat davaları açılıyor. Bunlar medyada neden hiç tartışılmadı. Karşıt iki görüşlü doktorlar neden ekranlarda konuşturulmadı hiç. Hep tek taraflı dinledik. ''Köpek gibi aşılanacaksınız'' diyen bir Prof. gördü bu ülke. Ne yazık ki bu Prof'un hakareti sineye çekildi. Gerçek bilim adamı insanlara hakaret eder mi Allah aşkına? Daha nicesini gördük. Aşısızlara, maske takmayanlara hakaret edip edip silen....silmeyen...Açıktan açığa halkı tehdit edenler oldu. Bunlar niçin suç kapsamına alınmadı, halkı aşağılama, kin ve düşmanlığa, aşılı-aşısız diye kutuplaştırmak, bir kesimi bir kesimine karşı kışkırtmak  anayasanın 216 maddesine göre suç değil mi? 

Velhasıl bunlar ve benzeri pek çok iddia ortaya atıldı sağlık alanında. İddialar doğrudur ya da yanlıştır... bilemiyoruz.... bildiğimiz bir şey varsa 'Maymun Çiçeği'' diye yeni bir salgından söz edildi, ona ilgi olmayınca tekrar Covid'e bir yönelme ve yeni dayatmaların ve yeni aşıların yolda olabileceği söylentileri var...

Salgın sürecini ve bütün bu iddiaları iyice düşünmek, araştırmak ve iyi analiz etmek gerekiyor sanırım. İslam'da şüpheli şeylerden uzak durmak gerekir. Sağlık hafife almaya gelmez...

Sağlıcakla kalın...