Morbeyin kumpas mağduriyetinin kısmen giderilmesinin 2. Yıldönümü nedeniyle kamuoyuna açıklamamızdır.

     ByLock mobil iletişim uygulaması FETÖ/PDY yargılamalarında önemli bir etken olmuştur ve halen gündemdedir. ByLock kullanımı isnatlı yargılamalarda başlangıç aşamalarında operatör kayıtlarına olması gerekenden fazla itimat edilmesi ve tecrübeler yerine reflekslerin ağırlık kazanması nedeniyle mağduriyetler oluştuğu bilinmektedir. Kamuoyunda Morbeyin kumpası veya ByLock Zokası olarak bilindiği şekilde, 27 Aralık 2017 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, 11.480 kişinin iradeleri dışında ByLock sunucusuna yönlendirildiğinin tespit edildiğinin açıklanmış olması ve devamındaki gelişmeler hem mağduriyetlerin görmezden gelinemeyecek boyutlarda olduğunu hem de Yargımızın mağduriyetleri giderme iradesinde olduğunu göstermiştir.

     Bizler bu çalışmaya katkı sunmuş olmaktan ve mağdurların dualarında yer almaktan mutluluk ve onur duyuyoruz. Kamuoyunda bilindiği üzere mağduriyetlerin giderilmesini ve her koşulda hukukun tüm gereklerinin koşulsuz uygulanmasını kendimize görev edinerek çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ancak mağduriyetleri giderme iradesinin fiiliyata geçirilememesi ve yeterince sonuç vermemesi yalnızca mağdur olanları değil, her bir insanımızı derinden üzmektedir. Bu kapsamda daha önce 30 Mart 2018 tarihinde “ByLock Kullanıcı Tespitleri ve Yargılamalara Etkisi Üzerine Değerlendirmeler” isimli ortak imzalı ve uzman görüşü niteliğindeki bir rapor yayınlamıştık. Morbeyin kumpasının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca kabul edilerek mağdurların açıklanmasının 2. Yıldönümünde, bir bölümünü ilk yıldönümünde de açıklamış olmakla birlikte, ilave değerlendirmelerimizi sunmanın vicdani ve hukuki bir gereklilik olduğunu değerlendiriyoruz.

     Morbeyin kumpası mağdurlarının belirlenmesinde bazı eksiklikler olduğunu ve bu eksiklerin nedenlerinin aşağıda sunulan maddelerde yer alan hususlar olduğunu değerlendiriyoruz.

  1. Yönlendirme incelemelerinde ByLock uygulamasınca kullanılan yalnızca tek bir Genel IP adresinin (46.166.160.137) dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Oysa yönlendirmelerin uygulamanın kullandığı diğer IP’lere de yapılmasına bir engel bulunmamaktadır.
  2. Yine incelemenin 15 Kasım 2014 tarihi sonrasını kapsamadığı anlaşılmaktadır. Ancak ilerleyen tarihlerde, ByLock uygulamasının kullanımda olduğu tarih aralığında yönlendirmelerin devam ettiğine dair örnekler de bulunmaktadır.
  3. 8 ayrı Morbeyin uygulamasına ilave olarak Namaz Vakitleri ve Kıble Pusulası olarak adlandırılan 10 ayrı uygulama tespit edilmiştir. Ancak henüz tespit edilemeyen çok sayıda yönlendirme uygulaması ve yöntemi olabilir.
  4. İncelenen binlerce ByLock isnatlı dosyadan anlaşıldığı kadarıyla GSM operatörleri gerçek kullanıcıları ayırmaya yeterli hassasiyette internet trafik kaydı tutmamışlardır. Soruşturma veya kovuşturma dosyalarına dahil edilen GSM operatörü kaynaklı kayıtlar 5651 sayılı kanunda tanımlanan internet trafiği bilgilerini içermemekte, gerekli asgari koşulları sağlamamaktadır.
  5. Yargıtay 16. Ceza Dairesince operatör kayıtlarının tek başına yeterli delil olamayacağını içeren yüzlerce bozma kararı verilmiş ve aynı husus Yargıtay Ceza Genel Kurulunca da kabul görmüştür. Ortak imzalı ve uzman görüşü niteliğindeki raporumuzda belirttiğimiz, operatör kayıtlarının bir üst (özet) veri olduğu hususu Yargıtay’ca da kabul görmüştür. Operatör kayıtları tamamen doğru olmaları ve doğru kullanıcıyı tespit etme imkânı sağlamaları halinde dahi özet veya üst verilerdir. CGNAT başta olmak üzere operatör kayıtları, herhangi bir şekilde bir uygulama ile gerçekleştirilen iletişime ait içerik bilgisine yer veremez. Bu nedenle nihayetinde bir iz veya belirti olarak kabul edilebilir. İlliyet bağı açısından da kesinliği bulunmamaktadır.
  6. Operatör kayıtlarında ortaya çıkan hatalar, Morbeyin kumpasında mağdur olanların her birinin de operatör kaydına göre kullanıcı gibi görünmesi gerçeği ve Yargıtay’ın istikrar bulmuş kararlarına rağmen ilk derece mahkemelerinin halen yalnızca operatör kayıtları ile ceza veriyor olmaları anlaşılabilir bir durum değildir.
  7. Güvenilir olmadığı açık olan operatör kayıtlarının User Id ile doğru eşleşmesi olmaksızın kullanım iddiası yeterli teknik veriye dayanamayacağından, yalnızca operatör kayıtlarına dayalı olarak ByLock kullanımı iddiası bulunan şüpheli ve sanıklar hakkında Kovuşturmaya Yer Olmadığı veya Beraat kararları verilmelidir.
  8. ByLock uygulamasında iletişimin içeriğine bakılması ve içerikten tespit edilebilecek suçun niteliğine göre yargılama yapılması hukukun, aklın ve vicdanın gereğidir.
  9. Operatör kayıtları ve User Id eşleşmesi doğru yapılabilen kişiler için, iletişim içeriklerine bakılmalı ve Yargıtay’ın geçmiş içtihatlarında belirtilen terör örgütü üyeliği kriterlerini taşıyıp taşımamalarına göre hüküm oluşturulmalıdır.
  10. Devletin ilgili/yetkili kurumlarınca dava dosyalarına dâhil edilen çok sayıda ByLock içerik verisi tarafımızdan incelendiği gibi, medya vasıtasıyla kamuoyunun da gündemine gelmiştir. İçeriklerden anlaşıldığı kadarıyla ByLock uygulaması, yapının “ibadet” kesiminin geneline yaygınlaştırılmış ve uygulama mağazalarından da indirilerek kullanılması mümkün olmuştur.
  11. Yine içeriklerden anlaşıldığı kadarıyla 15 Temmuz darbe girişimine kadar örgüt amaçlarını anlaması mümkün olmayan çok sayıda öğrenci, esnaf, ev kadını ve farklı meslek mensubu kişiler “cemaat” saiki olarak nitelenebilecek dua, ayet vb. paylaşımı ile gündelik iletişim için ByLock uygulamasını kullanmıştır. Bu şekildeki kullanıcıların terör faaliyetlerine katılmadığı anlaşılmaktadır. Cemaat saikiyle hareket eden insanların da mağdur oldukları değerlendirilmektedir ve yargımızın bir an evvel mağdurları rahatlatması gereklidir.
  12. Hain darbe girişiminin üzerinden 3,5 yıl, ByLock kullanımının sonlanmasının üzerinden ise yaklaşık 4 yıl geçmiş iken halen yeni ByLock kullanıcılarının tespit edildiği iddiasıyla gözaltı yapılması, soruşturma ve kovuşturma başlatılması öncelikle kolluk ve yargı mercilerimizin itibarına zarar vermekte, tespitlerin sağlıklı olup olmadığı hakkında şüphe uyandırmaktadır.

m.      Ülkemizin tüm insanları değerlidir, özeldir, hiçbiri mağduriyet yaşamayı hak etmemektedir. Mağduriyetler sadece kullanıcı iddiası yöneltilen kişilerle sınırlı kalmamakta, maalesef suçun ve ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırı olarak genişletilmektedir. Mağduriyetlerin bir an evvel giderilmesi ve her biri değerli insanlarımızın bir an evvel topluma ve üretime kazandırılması gereklidir.

     Devletin temeli hukuktur. Bizler dün olduğu gibi, yarın da, her türlü farklılıklarımızdan ari olarak, adaleti ve bilimi savunmaya devam edeceğiz. Bu yolda, adalete ulaşmak gayretinde olan tüm mazlumların yanında duracağız.  Farklılıklarımıza rağmen, hukuk ve bilim ölçülerinde doğru olanın etrafında birleşmeye ve birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Edindiğimiz tecrübelerimizi ve görüşlerimizi insanımızın yararına olacak şekilde her kesimle ve ilgilerle paylaşmaktan vazgeçmeyeceğiz.

     Tıpkı ülkemiz ve insanlarımız gibi, bizler birlikte iken çok güzeliz.

          Saygılarımızla.       

          

Gizay DULKADİR

Ali AKTAŞ

T. Koray PEKSAYAR

Levent MAZILIGÜNEY

Avukat

Avukat

Y.Müh., Adli Bilişim Uzmanı

Avukat