Ceza Hukuku ilkeleri, Adaletin devletin temelini oluşturduğuna inanılan, üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünü kriter olarak benimsemiş toplumların vaz geçilmezleridir..
Çünkü o ülkede "İnsan Hakları"na saygı'nın olup olmadığı en başta bu ilkelerle anlaşılır..

"Kanunsuz suç ve ceza olmaz.."
İşlendiği iddia edilen her kabahatin kanunda karşılığı vardır.
Adaletin devlete hükmettiği ülkelerde yargıcın eli kolu, yasa ile bağlıdır. Kanunda ne yazıyorsa o.

Hakim, hukuki sorunları çözüme ulaştırmakla görevlidir. Bu vesileyle bireylerin hak ve özgürlüklerini elinden alabilir. Hakimler, anayasa, yasalar ve teamülleri dikkate alıp gücünü vicdanından alarak hukuki süreçleri akıl vicdan ve Adalet çerçevesinde sonuçlandırmak ile görevlidir. Adaletin olmadığı ülkelerde kardeşlik ve huzur olmaz.

Hakim karar vereceği zaman "Türk milleti adına" diye başlar.
Öyleyse aldığı kararlar bağlı bulunduğu ve kendisini yetiştiren ve o makama layık gören toplumdaki her bireyin vicdanını rahatlatacak şekilde olmalıdır.

Hakimin cübbesinde ilik yoktur, bunun sebebi ise malumunuz hiç kimsenin önünde eğilmeyeceğinin,  hiçbir gücün makamın karşısında el pençe divan durmayacağının göstergesidir. Hakim Hakemdir, bir anlaşmazlık çıktığı ve durum yargıya intikal ettiğinde adalet ile hükmedeceğine, hak ile karar vereceğine inanılan kişidir, herhangi bir tarafın gücünün ve baskısının altında ezilmez, karar aşamasında konuya adalet penceresinden bakarak vicdanı hür bir şekilde karar verir.
Eğer adalet ile hükmediyorsa  hakim, talimat ile kümediyorsa zalimdir.

Ne mutlu fikri hür, vicdanı hür,
yıkılmış olan adalet inancını, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan tekrardan inşa etmeye çalışan, siyasi konjonktüre göre değil Hakka hakikate, adalete göre karar alan Hakimlere, Ne mutlu...

MASUM MAHKUM OLACAĞINA SUÇLU CEZASIZ KALSIN.
Sözcü'den Asuman ARANCA'nın haberine göre, Rize’de darbe girişimi sonrası meslekten atılan kadın polis hakkında, FETÖ üyeliğinden dava açıldı. Ancak mahkeme ‘ihtimale dayalı mahkumiyet olamayacağına’ hükmetti...

Darbe girişimi sonrasında KHK ile ihraç edilen polis memuru Ayten Y. hakkında FETÖ üyeliğinden dava açıldı. Ayten Y'nin FETÖ üyesi olduğuna delil olarak ise Ankara'da Garson isimli gizli tanıktan ele geçirilen SD kartta “FETÖ'de olup örgütü benimseyen ancak bazı zaafları olan” anlamındaki EA koduyla işaretlenmesi ve bazı tanık ifadeleri gösterildi. Ancak mahkeme yargılama sonucu beraat kararı verdi. Kararda şöyle denildi:

KANAATLE OLMAZ:
Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak bir kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır.

MASUMİYET KARİNESİ:
Yüksek de olsa ihtimale dayanarak sanığın mahkûmiyetine karar vermek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir. Hukukun temel prensiplerinden biri şüpheden sanığın yararlanacağı ilkesidir. Fiilin sanık tarafından işlendiği yüzde 100 belliliğe ulaşmadığı taktirde beraat kararı verilecektir. Böyle bir ilkenin kabul edilmesinin sebebi ise, bir suçlunun cezasız kalmasının, bir masumun mahkum olmasına tercih edilmesi, başka bir ifade ile masumluk karinesidir.