Bu haftaki yazımda, her yıl böyle yaz sıcaklarında tekrar eden yangınları dikkate vererek, yangın felaketlerinde de olduğu gibi, felaketin sona ermesiyle birlikte unutulan doğal afetler ile devletin yönetiminde ortaya çıkan zafiyetler dolayısı ile problemlerin kangren olmuş örneklerine kısa kısa değinmeyi düşünmüştüm. Ancak, yangın felaketinin tüm çabalara rağmen hala söndürülememiş olması ortamında, bu konuları şimdilik, “şimdi sırası değil” diyerek gelecek haftalara bırakmayı uygun gördüm.

Şimdilik böyle düşünmekle birlikte, Her nasılsa küçük bir alanda, bir kıvılcımla başlayan ateşin, kısa süre içerisinde tahminlerin ve alınan tedbirlerin çok ötesine taşarak bir yangına dönüşmesi ve ortaya çıkan felaketin kontrol edilemez hale gelmesi, can ve mal kayıplarına neden olması, doğanın ve sosyal hayatın dengelerini alt-üst etmesiyle sonuçlanan “bir yangın metaforunda” olduğu gibi. Başta siyasi partiler tarafından, kendilerine politik fayda sağlama, bunu seçimlere tahvil etme ve iktidar olma amacıyla, çok çeşitli ve hassas konular üzerinden sosyal dokunun ayrıştırılmasının, tarihten gelen ve modern zamanlarda ortaya çıkmış sosyal çatışma ve fay hatlarının sorumsuzca tahrik edilmesinin varabileceği tehlikeli sonuçlara dikkat çekilecektir.

Mevcut siyasi partiler ve siyasi ittifaklar arasında hain-vatansever, şer ittifakı, bizden-sizden, yerli, milli-müstevli, dış güçler, PKK, FETÖ, satılmış, uşak, yalancı, hırsız, dindar/dinsiz, ahlaksız, alevi/sunni, Kürt/Türk, faşist gibi, keskin kavram ve retoriklerle ayrıştırma derinleştirilmektedir. Çok tehlikeli söylemlerin toplumun tavanından sonra tabanında da çok ciddi çatlakların görülmesine rağmen sorumsuzca kullanılmaya devam edilmesi, sorumlular için en hafifinden ciddi bir aymazlık ve gaflet hali ile açıklanabilir.

Olası sosyal olayların yatıştırılmasında, halkın sağduyusunun bir sigorta, bir paratoner, bir yangın söndürücü olacağına güveniliyorsa, tıpkı her yıl tekrar eden ve bir şekilde söndürülen orman yangınlarının bu yıl da aynısı olacağı beklenirken, daha büyük ve komplike olarak ortaya çıkmasıyla alınan önleyici tedbirlerin de yetersiz kalması gibi, sıra dışı olası sosyal felaketlerin ortaya çıkması durumunda, emniyet sübabı olacağı öngörülen mekanizmaların bu sefer yetersiz kalarak,  tarihi bir şok yaşanmasına neden olunabilir.

Karasal iklimin yaşandığı bölgelerde, yaz ortasına doğru toprakta derin ve geniş çatlaklar meydana gelir, bu durumda toprak üzerindeki bitkiler de kurur. Toprağın bitki yetiştirmeye hazır hale gelmesi için, Rahmet yağmurlarının mevsiminde çatlakları kapatacak şekilde çok yağması, bazen de bir kış boyunca üzerinde kar durması gerekir.

Ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan sosyal yapısında, derin ve geniş yarıklar oluşmuştur. Bu yarıklar kapatılamaz ise millet hayatının bütünlüğünün korunması ve geleceğinin güvende olması çok zor ve riskli olacaktır. Başta toplum piramidinin üstünde yer alan siyasetçi, idareci, düşünür, yazar, ilahiyatçı, akademisyen ve tüm zevatın, “rahmetin yeryüzünde taş toprak, bitki ve insan türü ayırt etmeden her yere ulaşması gibi” herkesi kendi konumunda kabul ederek, sosyal bünyenin tümünü içine alacak şekilde söylem ve eylemlerini olumlu ve ortak akıldan yana… bir an önce değiştirmesi gerekir.

Yoksa toplumun üstünde duran kesimlerin negatif kısır çekişmeler nedeniyle meydana gelen kısır döngüden çıkılamayabilir, ortaya çıkan sosyal ayrılıklar bir daha kapanmayacak, sosyal yapı bir daha birlik ve beraberlik gösteremeyecek bir hal alabilir. Ülkeye ve millete çok yazık edilmiş olunur.

05.08.2021

Haşim EFE