TABU=TABUT

Koskoca evren ve milyarlarca yıl geçmişi olan dünya... Dünyaya gelmek kendi elimizde değil, istediğimiz tarihi istediğimiz yeri kendimiz seçemiyoruz.

Allah (cc), dünyaya zamanımız geldiğinde gönderiyor. Bu zaman ve yer belli olmuyor, 17. 18. 19. asır milattan önce ve milattan sonra: Asya, Avrupa, Antartika…

Hangi dinde doğacağımızı da seçemiyoruz: Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Mecusi… Hangi ülke hangi kıta bizim elimizde olmadan bir yerde gözlerimizi açıp hayata başlıyoruz.

Biz insanoğlu, gözlerimizi açtığımız yerden ibaret sanıyoruz hayatı. Oysa dünya gözümüzü açtığımız yerden ibaret değil. Dünya benimsediğimiz dinden ibaret değil ya da tutuğumuz takımdan, yaşadığımız ülkeden veya yaşadığımız asırdan…

Dünya milyarlarca yıl yaşında olup bir o kadar da farklı şeylere sahip. Biz buna rağmen dünyayı yaşadığımız andan ibaret sanıyor ve bildiğimiz şeyin en doğru şey olduğunu düşünüyoruz. Etrafımızdaki düşünceleri benimseyip ve onları doğru kabul edip içimizi rahatlatan bu doğrulara sırtımızı dayayıp yaşıyoruz bizim için uzun dünya için nokta kadar olan ömrümüzü… Dünyayı sorgulamadan tükettiğimiz ömrümüz ve sarıldığımız doğrular ya doğru değilse…

Bir şey tutturuyor gidiyoruz gördüğümüz öğrendiğimiz şeylerin en doğrusu olduğunu düşünüyoruz.

Oysa hayat öyle değil, bizim o sımsıkı sarıldığımız doğrular, bizi büyük hatalara sevkedebiliyor. Dinden uzaklaştırıyor, birini kırmamıza ve kaybetmemize sebep olabiliyor.

Bu yüzden kendimizi, doğrularımızı ve inançlarımızı sorgulamalıyız. Tam olarak doğruya ulaşmadan doğru bulduklarımız üzerinden inatlaşmamalıyız.

Sürekli yeniliğe açık olmalı ve sorgulayıp doğruyu aramalıyız. Çünkü bu dünya gördüklerimizden ibaret değil unutmamalıyız.

Kendimizi bir tabulara hapsedip bildiklerimizi inandıklarımızı sorgulamadan yaşarsak kendimizi bir tabuta koymuş oluruz.

Tabuları aşıp en faydalı doğrulara ulaşmanız dileğiyle...

Fatma ÇOLAK

İnst: ftmclk1641