Ben özel günlerin tek değil tüm yıl boyunca olması ve bazı günlere sığdırılarak kısıtlanan güzelliklerin tüm hayata yayılması gerektiğini düşünenlerdenim.

Bugün 8 Mart kadınlar günü…

Kadınların ne kadar önemli olduğundan bahsedilecek belki bugün, belki etkinlikler yapılacak, belki çiçekler, hediyeler alınacak. Belki de bu güzelliklerin hiçbiri olmayacak çünkü kimi kadınlar için bugünün diğerlerinden hiç farkı olmayacak. Yine bomba sesleri, kurşunlar ya da yıkıntılar arasında günlerini geçirecekler.

Her an ölüm korkusuyla kaçarak çocuklarını korumaya çalışacaklar. “Daha iyi” durumdakilerse savaşın ortasında olmayacaklar belki ama dayaktan, tecavüzden hatta öldürülmekten kurtulmaya çalışacaklar…

Tahammülsüzlük, kızgınlık, sabırsızlık, acımasızlık, saldırganlık. Son günlerde gazeteler bu kötü ahlaktaki insanların işledikleri suçlar ile dolu. “Sadece kadınlar hedefte diyenlerden değilim” çünkü şiddet sarmalı toplumun her bireyini hatta hayvanları, bitkileri etkileyecek kadar artmış durumda. 

Islattığı yaşlı adam tepki gösterince acımasızca dayak atan araba sürücüsü, ağacı tekmeleyerek kırmaya çalışan gençler, küçük çocuğu ağladığı için öldüren bir anne, ayakları ya da kuyruğu kesili halde bulunan yavru hayvanlar, tekmelenen kadınlar, su kuyusunda ölü bulunan minikler, tecavüze uğramış küçük kızlar, erkekler…

Toplumu ciddi şekilde tehdit eden bu şiddet sarmalının bir de terör yüzü var. PKK kahpelerinin tuzakladığı bombalarla şehit olan ana kuzuları var, minicik melekler var bedenleri hainler tarafından parçalanan…

Bütün bu sorunların çözümü insan ruhunun geliştirilmesi, ahlaki eksikliklerin giderilmesi yani insana yatırımdır. Maddi kalkınmanın yanısıra ahlaki kalkınmanın da sağlanması, hatta bunun öncelikli olmasıdır. 

Maddi kalkınmayla birlikte ahlaki kalkınma gerekir

Kalkınmanın her safhasında, ahlak ve maneviyat işin başıdır. İlk olarak Erbakan Hocamızın yıllar öncesinde dikkat çektiği çok önemli bir konu bu: “Gerçek manada kalkınmanın sağlanması için maddi ve manevi kalkınmanın birlikte yürütülmesi gerekir. Maneviyatı olmayanlar toplum çıkarından öte kendi çıkarını düşünürler ve hak, helal-haram mefhumlarını gözden kaçırırlar bu da toplumun kalkınmasını engeller.” 

İnsan aciz bir varlık, ruhu eksikliklerle dolu, nefsine uyarsa öfkelenebiliyor, kıskanıyor, karamsarlığa kapılabiliyor, tembelleşiyor, bencilleşebiliyor. İşte bu yüzden dünyada her birimize süre veriliyor ki bu eksiklikleri, hataları düzeltebilelim, kendimizi geliştirebilelim.

Örneğin Kuran’a göre öfkelenen bir insan öfkesini yenmekle yükümlüdür. Buradaki ince detay insanın kendisine hâkim olmayı öğrenmesidir. Duyduğu kızgınlığı bastırması, öfkesini dinginleştirmesi ve yenmeyi bilmesi ayrıca karşı tarafa bunu aksettirmemesidir.

İnsan telkine açıktır. Allah Kuran’da iyiliğin tavsiye edilip, kötülükten men edilmesi gerektiğini birçok ayet ile bize bildirmiştir. Olumlu telkin yapılırsa insan ruhunu zenginleştirebilir. Kadın-erkek ayrımı yapmadan anlatıyorum çünkü önemli olan insandır.

Teşvik edilirse, ruha faydası hissettilirse her insan yaşlılara hürmeti, çocukları korumayı, hayvanlara şefkati, başkalarının hakkına saygıyı öğrenebilir. Şiddeti çözüm olarak benimsemez, şiddetin şiddet doğuracağını bilir, zarar verdiği insanın/hayvanın çekeceği acıyı düşünür, buna hakkı olmadığını ve en önemlisi de bunun karşılığını dünyada kanun ve hukukla, ahirette ise misliyle alacağını unutmaz. 

Bütün bu gerçeklerin her imkân kullanılarak çocuklara, gençlere, yaşlılara hatırlatılması, telkin edilmesi gerekiyor. Televizyonlarda şefkatin, iyiliğin teşvik edildiği programların artırılması, şiddetin kınandığı, zor durumdaki insanların korunduğu senaryolu dizilerin, filmlerin ağırlıklı olması, bunun Devlet politikası haline getirilmesi, okullarda, iş yerlerinde güzel ahlakı teşvik eden seminerler verilmesi hayati önem taşıyor. 

Güçlü olan değil, birlik olan, yardımlaşan kazanır. Bereket bencillikle değil paylaşmakla, yardımlaşmakla gelir, hayat insanın sevdikleriyle, dostlarıyla, kardeşleriyle, kıymetli anne-babasıyla güzelleşir. Bu güzellikleri her yerde anlatalım.

Şiddeti, toplumsal huzursuzlukları, saldırganlığı durdurmanın yolu yoğun güzel ahlak telkindir, olumlu yönde yapılacak eğitimdir, sevginin ve saygının anlatılmasıdır. Bu nedenle sosyal medya başta olmak üzere her imkan kullanılarak sevgi, saygı, şefkat teşvik edilmeli, birlikte yaşama kültürünü oluşturacak ve geliştirecek sohbetler yapılmalı, şikayet değil şükür temelli çalışılmalıdır. Allah hepsini dua kabul etsin.