AKP Yİ DESTEKLEYEN DİNİ CEMAATLER NELERİ KAYBETTİLER.?

2002 yılında iktidara gelen AKP hükümetinin vaatleri arasında ‘’Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasakların kaldırılması yer almaktaydı. 2011-12 yılına kadar bu yönde olumlu adımlar atılmış ise de, bu tarihten sonra keskin bir makas değişikliğine gidilip vesayetçi odaklarla ittifak içine girilerek ikinci kez gömlek değiştirimişti.

Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla ‘’Devlet bağırsaklarını temizliyor’’ denilerek vesayet odaklarına karşı yapılan operasyonlar sonlandırılmış,  sanıkların tahliyesi ve dosyaların kapatılması karşılığında  hükümetin karıştığı 17-25 aralık yolsuzluklarının örtülmesi ve ortak düşman Gülen cemaatinin yok edilmesi üzerinde ittifak edilmişti.

Bu ittifak sonucu 28 şubat bildirisine imza attığını söyleyen Doğu PERİNÇEK ve arkadaşları tahliye edilmiş, 28 Şubat iddianamesini hazırlayan savcı Mustafa BİLGİLİ ise tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Kısaca eski düşmanlar dost, dostlar ise düşman ilan edilmişti.

ÇOCUKLARINI ADAM OLSUN DİYE OKULLARA VERENLER, KONJEKTÜR DEĞİŞİNCE BİRDEN SAF VE TAVIR DEĞİŞİKLİĞİNE GİRDİLER

Beğenelim veya beğenmeyelim, ancak şu bir gerçek ki Türkiye ve İslam dünyasının en eğitimli, donanımlı bilime ve eğitime önem veren,  ünlü ve prestijli binden fazla koleji, üniversiteleri olan Gülen Cemaati Kırmızı kitap listesine alınarak kendisine karşı savaş ilan edilmiş ve 15 Temmuz ( Allah’ın lutfu ! ) ile tüm üyeleri, kadın, hasta, yaşlı gözetmeksizin cezaevlerine doldurulmuştu.Oysa daha düne kadar AKP li teşkilatlar ve bürokratlar, en sevdikleri yavrularını edep ve terbiye öğrensin diye bu cemaatin okullarına kayıt etmek için kuyruklara giriyorlardı.Hatta bir  meslektaşımın abisinin ( bir zamanlar önemli bir bakanlıkta yer almış ve cemaate karşı yapılan savaşın en ön saflarında yer almıştı ) ‘’Seni ancak cemaat adam eder’’ diyerek haylaz olan kardeşini cemaatin yurtlarına teslim ettiğini güvenilir bir kaynaktan duymuştum.

Bu operasyonlardan eski ( ve yeni ) vesayet odakları memnuniyetlerini ifadeden kaçınmıyor ve ‘’Yargı altın çağını yaşıyor’’ sözleriyle mutluluklarını izhar ediyorlardı. 

İRTİCA-GERİCİ DİYEREK MÜSLÜMANLARI AŞAĞILAYANLAR, GELİŞMELERDEN OLDUKÇA MEMNUN.!

DİN ALİMLERİ, CEMAATLER İSE SESSİZ.!

İşin  garip tarafı yıllarca dindarlara ‘’Mürteci ve irtica’’ diyerek hakaret eden kesimler bu operasyonlardan büyük bir keyif alırken, Furkan ve Yeni Asya cemaati dışındaki cemaatlerden bu operasyonlara karşı en ufak bir tepki duyulmuyor hatta Ömer Döngeloğlu, Ahmet AKGÜNDÜZ, Abdulmetin BALKANLIOĞLU gibi din adamları tarafından bu operasyonlara fetvalar veriliyordu. Hatta hızını alamayan Prof Ahmet AKGÜNDÜZ ( suçlu-suçsuz ayırımı yapmaksızın ) cemaat mensuplarının baği ve öldürülmeleri gerektiği hezeyanında bulunmuş, Abdulmecit Balkanlıoğlu ise mallarının ganimet olduğunu diyebilmişti. 

 15 TEMMUZ BİLEREK AYDINLATILMIYOR.!

Oysa her vicdanlı kişi bilmektedir ki 15 Temmuz olayı alabildiğince şaibeli, karanlık ve iktidar tarafından bilerek-isteyerek gerçeklerin üstü örtülüyor ve mahkemedeki savunmalar vatandaşlardan gizleniyordu.  15 Temmuzun araştırılma önergesi iktidar tarafından ret edilmiş ve TBMM araştırma komisyonu raporu yok edilmiş, kamuoyuna açıklanmamıştı. Gerçekleri araştıran gazeteciler tutuklanıyor, 15 Temmuzun en önemli tanıkları olan Hakan FİDAN ve Hulusi AKAR mahkemelerden, TBMM den bilinçli şekilde uzak tutulmuştu. O kadar ki Genel Kurmay Başkanının dinlenmesini isteyen Malatya ACM başkanı görevden alınmıştı. ( Gerçekleri merak edenler için bu serilerin izlenmesinde fayda var.  https://www.youtube.com/watch?v=F3lmbkIap0I&t=4s   İLE   https://www.youtube.com/watch?v=4oBV2ZJNBrw 

YOLSUZLUKLARA DA TEPKİ YOK

Dini cemaatlerin  tepkisizliği ve duyarsızlığı sadece 1 milyon 300 bin kişiyi kapsayan operasyonlarla sınırlı değildi. Bir ülkeyi felakete sürükleyecek boyutlardaki hırsızlık, yolsuzluk ve kamu imkanlarının talan edilmesi, çevrenin tahribi karşısında da sessiz ve dilsizlerdi. Adeta AKP hükümetine sınırsız bir kredi verilmiş ve bu kredi hiçbir şekilde sorgulanmıyordu.

SESSİZLİK GANİMETLERLE ÖDÜLLENDİRİLMİŞTİ

Yukarda saydığım 3 cemaat dışındaki dini grup ve tarikatlar, bu destekleri karşılığında AKP hükümeti tarafından memur kadroları, yağmalanan okul, üniversite ve arsalardan ganimetler(!)le ödüllendirilmişlerdi.

Hakimlik mesleğinden ihraç edildiğimde okuyucu cemaatinden olan dayımın oğlu’nun ‘’Hep siz mi memur olacaksınız? Biraz da biz olalım’’ Sözlerini hiç Unutamıyorum. Oysa bu kişi ne zorluklarla gurbet ellerde çalışarak okul okuduğumu, dişim ve tırnaklarımla alnımın teriyle bir yerlere geldiğimi,ortaokul ve liseyi dereceyle bitirdiğimi çok iyi bilebilecek durumda olmasına rağmen.! Ve kendisi ise okul okumamış, kısa yoldan para kazanmanın peşine düşmüş olduğu halde.!

KORKUNÇ HUKUKSUZLUKLARA BİLE TEPKİ YOK.!

Lohusa kadınlar bile sırf AKP nin düşman ilan ettiği bir cemaate mensup oldukları için tutuklanıp 1 günlük bebekleri ile cezaevlerine konuluyorlardı. 90 yaşındaki Bediüzzaman Hzlerinin talebesi olan Topal Hafız ( Ali Osman KARAHAN ) , Vehbi Yıldız, Ali Ünal gibi birçok İslam alimi de tutuklanmış, Allah’ ı ve peygamberi anlatmaları terör faaliyeti sayılmıştı.

Türkiye’deki milyarlık ihaleler yandaş firmalara peşkeş çekilerek gerçek bedelinin çok üzerinde bir maliyetle kamunun sırtına yüklenirken bu cemaat ve tarikatların hiçbir şekilde sesleri çıkmıyordu. Oysa iman ettikleri dinin peygamberi ‘’Sizden kim bir kötülük görürse eliyle, olmazsa diliyle buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin.Bu da imanın en zayıf halidir ‘’ (Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17 ) Buyurduğu ve Kur’anı Kerim in birçok yerinde ‘’İyiliği emir, kötülükten men’’ Müslümanlara tavsiye edilmesine rağmen. Bkz Ali İmran, Tevbe, Lokman süreleri

Müslüman cemaat ve tarikatlere, AKP liderinin ümmetin önderi ve lideri olduğu ambalajlanıp takdim ediliyordu. Miting metdanlarında ‘’Ey İsrail, EY ABD!’’ şeklindeki nutuklar bu toplulukları mutlu ediyordu.Hele 80 yıldır kapalı olan Ayasofya Camisinin ibadete açılması, yeniden Osmanlı nın dirilmesi olarak görülüyordu. Oysa aynı şahsın İsraille ticareti geliştirdiği, ABD ve İngiltere’nin dost ve müttefiği olduğu, 150 yıllık İslam birikiminin ve yetişmiş neslinin yok edildiği, biçildiğini göremiyorlardı.

KAMUNUN BÜYÜK KESİMİ TEPKİLİ.!

Cemaatlerin AKP iktidarını desteklerinin karşılığında rahat ve konforları artmış ancak toplum nezdindeki itibarları SIFIRLANMIŞTI.

Zira  genç nesil ve okuyan kesimler,  muhalif haber kanallarından gerçekleri öğrenen milyonlar tüm bu zulüm  ve yolsuzluklara karşı sessiz kalan cemaat önderlerine karşı var olan sevgilerini kaybetmeye, hatta nefret etmeye başlamışlardı. 

Dalkavukluk, zulme taraftar veya sessiz olma, islamın men ettiği kötü bir ahlak iken bu sıfatlara sahip kişilerin sakallı ve şalvarlı görüntüleri gençleri bu kesimin temsil ettiği dinden hızla uzaklaşmalarına ve soğumalarına neden oluyordu.

Evet cemaatler belki dünyalarını imar etmişlerdi fakat HUD süresi 113 ayetindeki ‘’ SAKIN ZULMEDENLERE MEYLETMEYİN, SONRA SİZE ATEŞ DOKUNUR‘’, ‘’ AYETLERİMİ AZ BİR DEĞERE DEĞİŞTİRMEYİN’’, ‘’ ilahi ikazını göz ardı etmek suretiyle Zulmedenlere meyletmek hatta alkışlamak suretiyle’’ hem  ahretlerini berbat etmiş, hem de  itibarlarını, İslam’ın onur ve izzetini beş paralık etmişlerdi.

GEÇMİŞ İSLAM BÜYÜKLERİ BÖYLE DEĞİLDİ!

Zalim sultana doğruları söylemenin en büyük cihat olduğu bilindiğinden İmamı Azam Ebu Hanife, İmamı Malik, İmamı Rabbani, Mevlana Halidi Bağdadi, Bediüzzaman Said Nursi gibi zatların hayatları zindan ve hapishaneler de geçmiş, ‘’Sultanın sofrasına oturan alimin fetvasına itibar olunmaz ‘’ lkesini dustur edinmişlerdi.

Osmanlı zamanında bile en celadetli padişahlara fren vazivesi gören şeyhülislamların yerini, günümüzde, sultanın hata ve günahlarına kılıf arayan dalkavuk fetvacılar aldı.

HZ MUHAMMMED S.A.V. ‘’EN BÜYÜK CİHADIN, ZALİM SULTANA DOĞRULARI SÖYLEMEK’’ OLDUĞUNU  BUYURDUĞU HALDE, O NUN ÜMMETİ OLDUĞUNU SÖYLEYEN SÖZDE ALİMLER BUGÜN, ZALİM SULTANLARA  YELPAZE SALLAMAKLA MEŞGUL.

Hal böyle olunca genç nesil, özünde doğruluk ve adalet olan İslam’ın temsilini göremeyince eksikliğin İslam da olduğunu zannederek deizme veya ateizme doğru savrulup gitmektedir. Buna neden olan sözde din alimleri dünyada rahat etmelerine bedel, İslamdan soğuyan bu gençlerin vebali ile Allah’ın huzuruna çıkacaklardır.

Sözde alimlerin yakasına yapışacak olan ikinci bir kesim de, zalim idarecilerin zulmüne maruz kalan mazlumlar ve masumlar olacak.

Zira uyarı görevlerini ifa etmeleri halinde bu zulümlerin çoğuna bugünkü iktidar cesaret edemeyecekti. AKP nin tabanı üzerinde etkili olan din alimleri yolsuzluk ve hukuksuzluklarda ‘’Tebliğ ve irşad’’, yani ‘’Emri bil maruf, Nehyi anil münker’’ vazifelerini yerine getirmiş olsalardı, oy kaybını göze alamayacak olan AKP, iktidarı için 28 şubatçı kadronun arzuladığı tasfiyeler ve gözaltı uygulamalarını yapamayacaklardı.

NOT; Din alimlerinin ( önemli bir kesiminin) sınıfta kalmasına sevinen veya alay konusu eden seküler kesim çok mu ilkeli davrandı.? 

Ne yazık ki hayır.! Bunların çoğu ‘’Birbirlerini yesinler!’’ bencil ve ahlaksız yaklaşımı ile kıllarını kıpırdatmamayı hatta, yukarda ismini saydığım fetvacı cellatlar gibi, ‘’düşene bir tekme de ben vurayım’’ diyerek iktidarın fetvacısı olmayı, havuz kanallarına çıkıp hukuksuzlukları savunmayı görev edindiler.TBMM’ne ziyaret ettiğimiz CHP grup başkan vekili Özgür Özel’in, bir arkadaşımızın ‘’ hamile kadınlar bile tutuklanıyor’’ demesi üzerine ‘’Talimatla hamile kalıyorlar.!’’ Sözleri kulaklarımdan hiç çıkmıyor. 10.01.2021