GOFRET

Küçük oğlumun whatsapp'tan gönderdiği bir fotoğrafın, bu yazıyı yazmama neden olacağını bilmiyordum.

Elinde yavru bir kediyle duruyordu fotoğrafta. Yalvaran gözlerinin altına; "annesi atmış ne olur alalım" yazmış.

Küçüktü. Minicik bir şeydi.

Erkek bir yavrumuz olmuştu.

Zeus koyduk adını.

Ertesi gün zorunlu olarak petshop ziyareti.

Tasmasından kumuna, gerekenleri yüklendik geldik.

Eve dönerken bir yandan evde minicik bir canın beklediğini bilmek, diğer yandan tuvalet eğitimini nasıl vereceğimizi kara kara düşünmek...

İki gün zorlandık, kumuyla tanışmasını sağlayana dek.

Gönlüm rahattı.

Onun benden intikam alacağı güne kadar!.. 

Yemekte sıkıntımız yoktu, her şeyi yiyordu Özellikle elimden yoğurt yalamaya bayılıyordu. Zeytinyağlı kabak yemeğini yerken görseniz, sanki kaz ciğeri yiyordu...

Zeus evimizin bir ferdi, parçamız olmuştu.

Oyunları, ayaklarımıza atlayışı, minik ısırışları...

Sanki yıllardır onunla yaşıyorduk.

Yakınlarımızın Zeus ziyaretleri.

Her gelen, gören bırakmak istemiyor.

Onlardan biri severken, "aaa sen ne güzel bir kızsın" diye sevince, şaşırdık hepimiz. Meğer erkek zannettiğimiz Zeus, dişiymiş.

Söz aramızda, ben gizliden gizliye sevindim, iki erkek annesi iken bir kızım oldu diye.

Ama Zeus değişmeli. Erkek ismi.

Yine evde yoğun tartışmalar, ismi ne olsun.

Karar kıldık ailece, Gofret.

Henüz bebek Gofret.

Hastalandı doğal olarak, hapşırmalar, durgunlaşmalar...

İstikamet veteriner ablası.

Muayene, ilaçları alındı, tırnakları kesildi.

Biraz huysuzlanınca, veteriner ablası "dur oğlum, acımayacak" diye sevince,...

"Oğlum?!! Nasıl yani?!! 

Hızla iyileşti mavişim.

İyileştikçe de, yaramazlıkları arttı.

Israrla yatağıma çıkmak, benimle uyumak istiyor.

Ben de reddediyorum. Reddettikçe, ısrarın dozu artıyor. Kesin kararlıyım, yatakta uyumayacak.

O günlerde yatak odasından gelen kokuyu alınca anladım durumu.

Temizledim yatağın köşesindeki eserini. İyi de bir azar da yanında tabi.

Bir gün sonra aynı koku yine. Aynı yerde, aynı kabahat. Bu sefer üzerine peçete bile örtmüş.

Bilene danıştım, onu yatağıma almadığım için benden intikam aldığını dedi.

Yani minicik can, yatağa gelmek için benimle savaşa tutuşmuş.

Ben de "hodri meydan"  dedim, umutsuzca.

Kazanan mı?

Gofret oldu tabi ki...

O gün şekerleme yaparken, usulca çıktı yatağa. Yanıma kıvrıldı. Bir saat onunla yattık.

O gün garipti Gofret.

Çok hareketli. İki kez çayı devirip haşlanmaktan son anda kurtuldu.

hep ayaklarımın altında. Oradan oraya koşturmaca...

O gün, akşamüstü oğlum geldi okuldan.

Gofret için kudurma zamanı.

"Nihayet" dedim, onunla uğraşır, peşimi bırakır...

Bir kaç dakika sonra.

Ev inliyor oğlumun feryadıyla; anneeeee yetiş, Gofret ölüyor!...