İhtişamlı bir camide namaz kıldım geçenlerde, oldukça gösterişli ve bir o kadar albenili.

Lakin yakınlardaki derme çatma evlerde yaşayan yitik ve bir çare o kadar çok yaşamlar vardı ki göze batan.

Düşündüm caminin bahçesinde ki musalla taşına bakarken, nüfusumuzun çoğunluğu Müslüman olan bir ülkedeki bu çarpıklık neydi?

Zengin çok zengin, fakir çok mu fakirdi, bir adaletsizlik mi vardı?

Peki adalet aramak isteyenler hiç mi yoktu?

Tabii ki vardı ama onlara çelme takan dilsiz şeytanlar daha da fazlaydı.

Nedendir bu hırsızlığa göz yumulan durum?

"Bal tutan parmağını yalar" misali nepotizm uygulayan üst düzey insanlar.

Dinimiz mütevazi alçak gönüllü ve hoşgörü dini değil miydi?

Bu kadar nefret bu kadar ayrıştırma dinden soğutma, yozlaştırma ahlak ve edebin hafife alındığı para ve gösterişin tavan yaptığı bir nesil mi yetiştiriyoruz?

Biz böyle bir toplum değildik. Her şeyden önce insandık birbirimize değer veren büyüğümüzü sayan küçüğümüzü seven ahlak ve etik değerleri olan hak hukuk bilen insanlardık.

Ne ara bu kadar fütursuzca davranışlar sergilemeye başladık ne kadar modernleşirsek o kadar mı yobazlaştık?

"Kendimi bir balkondan aşağı daha rahat bırakabilirim, bir insana bırakmaktansa" diyen;

Sabahattin Ali'ye inat birbirimize deger verelim bu çarpık yaşamda....