İlkbahar yaz mevsim mevsim,

Birkaç mektup, birkaç resim,

Yıllar geçse o bir isim,

Unutulmaz, unutulmaz…

Bu meşhur bir şarkının sözleri. Ama biz bu şarkıyı değil devletimizi ilgilendiren unutulmaz mektup ve resimleri yazacağız.

Merhum Bülent Ecevit’in, edepsizce oturan ABD Başkanı’nın karşısında el pençe divan durur gibi bir resmi vardı. Bu anlık bir duruşun resmi idi.

Bu resmi maksatlı olarak kullananlar neredeyse birkaç seçim oy arttırma vesilesi yaptılar. Muvaffak da oldular. Ama edindiğimiz bilgilere göre, Irak’a müdahale için destek isteyen küstah Başkan’a sözleri ile haddini bildiren bir Ecevit vardı o karede. Ne hazindir ki tamamen tersine bir imaj olarak kullanıldı.

Tarih ilerledi, şartlar değişti. ABD’nin ve AB’nin ne istediyse aldığı günlerde, yeni kullanılmaya müsait resim kareleri düştü medyanın önüne.

Beyzbol sopası elinde Başbakan Erdoğan ile telefon görüşmesi gerçekleştiren ABD başkanları, Cumhurbaşkanı’nın el ele neredeyse ABD Başkanı’nı dansa davet ediyormuş gibi gösteren anlık pozları, görüşme anında kaykılarak bacak bacak üstüne atılmış  şeklini gösteren kareler, Cumhurbaşkanı’nın, Almanya Başbakanı’nın yanağını okşar gibi görünen kareleri, Dışişleri Bakanına, ABD Dışişleri Bakanı’nın tokat vuracakmış gibi kalkan elini resmeden kareler ve en son Cumhurbaşkanı'nın ABD Başkanı’nın ellerine sarılmış gibi gözüken anlık resim kareleri…

Bunlar anlık resim kareleri. İnsanlık hallerinin anlık bakış açısı ile çekilmiş resimler olarak kabul edilmeli, öyle kabul ediyoruz, zaten. Ne Merhum Ecevit’in aleyhine, ne Cumhurbaşkanı’nın ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun lehine veya aleyhine kullanılması hoş değil, doğru da değil. Unutulup gidilecek resimler.

Ama asırlar geçse de, tarihlere ışık tutacak olan unutulmaz resimler de var. Örnek mi verelim:

Siyonist “Üstün Cesaret Madalyası” takma törenindeki T.C Başbakanı’nın resmi. Bu resim tarihe geçmiştir. Bizim kuşak bu resmi her gördüğünde üzüntü ve öfkeye kapılmaktan; inanıyoruz ki gelecek kuşaklar da hayret ve üzüntü ile bu kareyi izlemekten kendilerini alamayacaklardır.

Avrupa Birliği mevzuatının, T.C Başbakanı ve Dışişleri Bakanı tarafından kabul edilişini resmeden, Papa heykelinin önündeki imza törenini resmeden kare.

Biz şahsen deriz ki, bu resmi mümkün olsa da tarihten silebilsek. Ama ne mümkün? Asırların utanç vesikası olarak tarihe geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Papa heykeli altında rota değiştirmesi olarak tarihler hep bu resmi anacaktır.

Bu resimler asla unutulamaz!

Mektup konusu resim konusu gibi değildir. Devletler arasındaki mektuplar bir istemi, bir yaptırımı veya bir bildirimi konu edinir. Maksatları zaten içinde yazılıdır. Sık sık başvurulan bu yöntemlerde yazılan mektuplar da kısa süre sonra arşivlik olur. Ama asla unutulmayan mektuplar da vardır.

Mesela ABD Başkanı’nın, T.C Başbakanı Müteveffa İsmet İnönü’ye Kıbrıs’a müdahale konusunda adeta çocuk azarlar gibi yazdığı mektuplar. Bu mektuplara İnönü’nün verdiği cevabi mektupları, asla unutulmaz. Tarihler döner dolaşır bu mektupları yazar.

Mesela ABD Başkanı’nın T.C Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı ve içinde “aptal” suçlaması dahil, ağır hakaretlerin ve tehditlerin bulunduğu, üstelik verilen cevabın da aynı dozajı içermediği mektup.

Gelecek kuşaklar, hatta gelecek yüzyıllardaki kuşaklar tarihi resim ve mektuplardan öğrenecekler. “O tarihteki devlet nasıl bir zaaf içindeymiş ki bu mektuplara ve bu resimlere muhatap olmuşlar” diye hayıflanacaklarından şüphe etmemelidir.

Bu mektuplar da asla unutulamaz!

O halde devletimizi temsil edenler kırk düşünüp bir hareket etmeleri gerekmektedir. Müspet manada unutulmaz resim ve mektuplar bırakmalılar…

MEKTUP VE RESİMLER

Tarihi belgelerin başında,

Resmî mektup ve resim gelir;

Kimisinin aklı yok başında,

Diye hüküm veresim gelir!

Ekrem Şama