AKSİYON ADAMI  NECİP FAZIL KISAKÜREK 

HAZIRLAYAN ARAŞTIRMACI, YAZAR AYŞENUR TOKSÖZ..
 

  Çile adlı eserlerinde şairliği ile gözler önünde bulunan,derin fikirleri ile kalplerde iz bırakmış bir şairdir ve şiirlerinde kendi fikirlerini barındıran kendisine has bir tarzı vardır.Kendisi makalelerinde senfoniyi alıp kader kelimesi ile devam eder,irade ile olan bir çatışmanın asıl sahibidir.Büyük doğu ile olan İslam şuuru  düşünce siyaseti ve ileri görüşlülüğü ile bulunan,Tanzimat döneminden itibaren çalışan batılılaşma düşüncesi ile taşlamaya çalıştıkları Necip Fazıl,yalnızca kendi ekseni içerisinde ve eserlerinde İslam’ın var olmasından bahsetmiştir.

1975 yılında Gençliğe hitabenin ardından müslüman gençlere vermiş olduğu anektotdan  bahsederken yalnızca genç kadroların iyi bir yapıya sahip olmasını istedi.Onun derdi ,davasıydı.Bir gençlik şuurunda bizlere bırakmış olduğu bu emanet onun davasıydı.Onun meselesi sonsuza varmaktı,müslüman gençlere bu şekilde hitap etmesinin en büyük sebeplerinden biri olan Abdülhâkim Hz.idi. çünkü sonsuza varmak düşüncesi üstadına olan muhabbetinden kaynaklanmaktaydı.Çile adlı eserinde Necip bahsettiği insan-ı kâmil yani tam manada seyr-ü sülük anlattığı bir eserdir.milli  edebiyat tarzına bağlı ve birçok kitleleri kendi fikirleri ile etkileyen, yazdığı eserlerde hemen hemen hep gençlikten bahseden ve cumhuriyet’i idealize eden bir akıldır.Türk edebiyatında kıyas bulunmayacak bir şairdir.Hayattaki ilhamı annesinden aldığını söyleyen üstat Fazıl, Osmanlı medeniyetinin ve  cumhuriyet döneminin çocuğudur.Aslında zengin bir ailenin çocuğu olarak yetişen ve düşünce tarzı fikirleri ile savaş veren,benmerkezci tavrı ile dikkat çekmiştir.Fakat bu tavrından dolayı büyük bir mücadelenin adamı olması gerektiğini başarmıştı.Şiirlerinde kaygılar bulunduğunu ön gören ve kalbi ile savaş veren bir yolcuydu.Artık bir derviş gibi yaşamaya başlamış bir çile idi.O yüzden kendini hep hesaba çekmiştir,bu içinde bulunduğu benmerkezciliği ortadan kaldırmak için bir araştırma yapmaya başlamıştı artık.Çile kitabının her zerresini okuduğumuzda hissedelim çünkü oradaki dizeler ruh halini ,acılarını korkularını ele almaktadır.Mistik tarzıyla Abdülhakim Arvasi Hazretlerini bulmasına sebep olmuştur.



 

1934 yıllarında Necip Fazıl bu yoğurulma ile beraber nefsi çalışmalarını yaparken Abdülhakim Arvasi Hz.ile tevafuk olmasından dolayı artık tasavvufi bir şair olma istikameti ile ilerlemiştir.Şeyh Abdülhakim Arvasi Hz.ile tanışması dan sonra artık hem düşünce hem de yaşam tarzı olarak çok büyük değişikliklere sebep olmuştur...Ve üstadın ifade ettiği gibi “Tam otuz yıl saatim işlemiş,ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum...”

İfadesi mürşide yazılmıştır: Abdülhakim Arvasi Hz.ile olan muhabbeti ona gerçekten artık yalnızca Allah c.c hatırlatıyordu çünkü bu sanatçıyı mistik bir emanet sahibi olarak görüyordu.1934 yılında yaşadığı bu olaydan sonra artık edebiyatçı değil de tam bir dava adamı duruşu ile doğru yapılandırma altında ön planda çıkmaya başlamıştı..


 

Üstat Necip Fazıl hakkında detaycı biri olduğum için bu mevzu eminim ki bitmeyecek zaten Bitmesini İstemediğim üstat Fazıl bana hayatımda çok derin mananın tezahürünü yapmıştır.Üstat öteler ötesinden bir projenin ve gençliğin en büyük haritasıdır.Benim için bohem hayatı vs hakkında birşey demiyeceğim hayatta hepimizin hataları olur fakat üstadı üstat yapan belki’de bohem hayatıydı çünkü; o hatalarından ders çıkaran ve ona göre yol alan 15.yy şairiydi kendi fikir fikir ve sanat iklimini kurmak için bir çığır açmış ve o alt yapıda ona laf bileyen herkese açık denk savaşlar veriyordu..

Anlıyoruz fakat severek anlıyoruz ve tanıyoruz üstat fazıl’ı tanımak için onun ilk öncelikle nasıl bir insan ve nasıl bir düşünür olduğu bilelim bende bir Necip Fazıl alt yapısına sahip olmak için çıktığım bu yolda fikir ve sanat’ı daha doğrusu sanatçıyı arıyorum demiş ki üstat  “ver cüceye onun olsun şairlik şimdi gözüm büyük sanatkarlıkta” işte ben hep bu sözle uyanıyordum hayata çünkü; burada anlatmaktan ziyade anlamak dediğimiz bir kavram filvaki olmuştur..

 üstat Fazıl iman ve İslam atlasını okuduğum o lahzaları birbirine eklediğim zaman bana herşeyden daha değerli geliyordu.. çünkü; onu anlamak öteler ötesinde bir iş aynı şekilde “edebiyat mahkemeleri” eseri ve daha niceleri “o ve ben” kitabı işte biz bunları okurken üstat’ın hayat biçimini ve onun olaylar’a bakış tarzını görüyorduk..

Bana çok soranlar oluyordu.Üstat’ı anlamıyoruz diye ben de diyorum ki onu anlamak için onu tanımak lazım...

Çünkü; insan tanımadığını sevemez “o ve ben” ibaresi başlı başına bir hayattır çünkü ; üstat yıllarını dedesinin yanında geçirdi orada büyümeye yelken açtı..

Necip fazıl’ın öğretmeni onu hep bu ifade ile çağırırdı  gel bakalım benim büyük küçüğüm işte bu onu yetiştiriyordu onun öncü davasına bir dert vardı bende bu manzumeleri okuyor hayatımda geçirdiğim bütün zamanlara anlam vermeye çalışıyordum üstat olmadan yaşamayı amaç edinmek benim için müşkildir...

Çünkü ; bu hayatta ki en büyük İlhamı ve heyecanı kendisinden aldığımı bilmenizi isterim sevgili okurlarım..

Ve bana dava şuurunu katan en deha kişidir tavsiyeleri ve yaşayış biçimi gerek mistik tarzıyla çok nümayan bir karakter olduğu gözler önündedir, biyografim de belirttiğim gibi benim davam sadece kitab’a yazılan bir “İRADEM VE DAVAM” değil kalplere dokunmaya çalışan bir amaca ulaşmaya meydan okuyan isyankar ve cesur bir ibaredir.. Çünkü; ben bunun taliplisi ve bu davanın yegane emanetçisi olma uslûbûnu Neslihan Kısaküreğin oğlu Necip Fazıl Kısakürekten aldım ve bunu nesillere büyük kitlelere ulaştırmak için fedai ram oldum sizleride bu kimliğe sahip çıkmaya ve buna sadık olmaya davet ediyorum..

İSYANKAR VE CESUR İBARESİNİ ANLATIRMISINIZ DEDİLER 

İsyankar ve cesur kavramını bir ibare olarak nitelendirdim.Fakat burada ki isyankarlık insanlarla değil ya da bir kitaba asla değil böyle anlayanlarımız olmuş sanırım burada ki isyankar ve cesur kavramı esas olarak yazılmıştır.Çünkü ; seni kabul etmeyen bir insan senin davranışlarını da kabul etmeyecektir..

Tıpkı saygı duymak gibi düşünebiliriz yaptıklarına saygı duymayan bir insan sana da saygı duymaz bizlerde,o yüzden davamıza cesaret ve metanet ile sarılarak aynı zamanda isyankar kavramını ele alarak devamlı ve sebatkar olmalıyız..

Bu isyankar ve cesur ibaresine dair çok konuşuruz lider ümitli olmalıdır ümit var olmalıdır.Ve aynı zamanda nefsi müdafa ettiği fikirleri iliklerine kadar yaşamalıdır.Çünkü; ilim yani bilmek cesaret ile değer ile kazanılır ve bu takdirde kişi isyankar korkmadan savaşan biri olur bakın dikkat edelim..Bu kavramlara ve aynı zamanda lider iyi niyetli halis fikirli olmalıdır zira kötü niyetli adamdan dava adamı olmaz çünkü burada üstadın sözü sihir gibidir etkiler karşı tarafı bellidir zarar elde ettiği işe girmes ve  o öyle bir adamdır ki hisseder...

İradem ve davam 




 

  Fİ EMANİLLAH