Aliya izzetbegoviç  İslam Deklorasyonu

Ben Aliya izzetbegoviç 

Aliya izzetbegoviç 9 Ağustos 1925 yılında doğmuştur,hayatı boyunca bir devrimin en bağımsız ve haziz vesikaları ile yaşamayı amaçlamış ve Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı olmuştur.. 

Onu muktedir kılan çalışmaları idi avukat,yazar, siyasetçi,filozof,aktivist olması filvaki bir Müslüman olmanın yegane habercisidir.Ailesinin İslami duyarlılığa düşkün olması begoviçi merak sahibi yapıyordu.. 

Eğitim gördüğü yıllarda disipline ve çalışmaya önem veren biri olması onu daima zafere ulaştırıyordu.Saraybosnada alman lisesinde eğitim görmesinden dolayı İslami konularla çok iyi bir seviyeye gelmiş düşünürdü, arkadaşlarıyla oturduğu vakit İslami tartışmalara girerdi bu durum insanların arasında dikkat çekmeye başlamıştı.. 

Boşnakça mladi muslimani  (Müslüman gençler kulübü) kurdu, bu kulübü kurduğunda 16 yaşlarında idi ,üretken ve aktif çalışmasından dolayı kendi yaş gurupları arasında daima dikkat çekiyordu.. 

2.dünya savaşı sırasında kurduğu bu kulüp bir çok ekseriyet tarafından yok edilmeye çalışılsa’da,Aliya izzetbegoviç durmuyordu Yugoslavya krallığı Almanların ağır işgaline uğramıştı bu savaş esnasında bir çok kişi yine Almanların desteklerinden faydalanarak Bosna’da 100.000 Mübosnağı boşnağı öldürdüler.. 

Buna dayanamayan Aliya  faşist ve ideolajiyle beraber komizmle mücadeleye geçti..Evet direndi hatta direndiği kadar bedel ödemeyi gözler önüne aldı.Onun atılgan ve cesaretli olması hapiste yatmasına sebep oldu belki’de 1990’lı yılları güvendiği ve inandığı ülkesi için kabz ettiği bir penahlıktır.. 

Aliya izzetbegoviçin 1946 yılında tutuklanması 14 yıl bedel ödemesine vesile olmuştu.Bunu neden vesile olarak adlandırdım çünkü bedel ödemenin ve güzelliğin ta kendisi olan bir bedel yaşadı 1970’li yıllarda kaleme almış olduğu “islam manfiestosu”bütün dikkatleri üzerine çekti oda tıpkı Cemil Meriç ,Sezai Karakoç ,Necip Fazıl Kısakürek gibi.. 

Bir bedel,bir mücadele, bir fikir adamıydı.. 

Kendi milleti aşağılık ve Pasifiklik duygusundan kurtulsun diye 27 Mart 1990 tarihinde demokratik eylem partisi kurmak zorunda kalmıştır.İşte toplumuna bu derece dikkat eden ve onların duygularını bile önemseyen bir adam olması halkın nazarında aliya izzetbegoviçi değerli kılıyordu.. 

Bizlerinde biyografisinde belirttiği gibi amaç eser yazıp insanlardan kendini uzaklaştırmak ve egoizmin seviyesinde insanları ezmek değildir.İnsanlığa kendini iyi hissettirmetir.. 

Çünkü ; bir insanı insan yapan kendini tanıdığı kadar karşısındaki insanı da tanıyıp ona göre yol almasıdır.. 

Bizlerde bu anlamda yine bu gibi dava adamlarını örnek alıp hayatımıza ona göre yön vermeliyiz..Hızla gelişen bu savaş sürecinde Bosna hersek ve savaş hükümeti kurma kararı alındı.Boşnaklar Aliya  izzetbegoviç’in etrafına kenetlenerek artık onunla beraber bedel ödemeye kendilerini ram etmiştiler.. 

Evler,camiler,tarihi eserler yıkılırken insanlar işkenceye maruz kalırken ,kadınlar sistematik tecavüzlere uğrarken Aliya izzetbegoviç sivillere şu emri vermiştir.. 

“Ne olursa olsun kadınlara asla dokunulmayacak” 

İste bu emir filvaki ekseriyeti de gerçekleşirken,srebrenita’da soykırım olurken Aliya izzetbegoviç hiç ümidini kaybetmiyordu tıpkı Necip Fazıl gibi “ümitsizlik içinde ümit”vardı adeta  

Bizi toprağa gömdüler fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı ve herşey bittiğinde,hatırlayacağımız şey düşmanlarımızın sözleri değil dostlarımızın sessizliği olacaktır.Bizde zalimlerden olursak,zulme karşı savaşımızın bir anlamı kalmaz.. 

Herşeye kadir olan Allah’a yemin ederim ki köle olmayacağız.. 

İşte bu şekilde haykırıyordu davasını halkın uluslar arenada tanınan bir devlete milli hakimiyeti bayrağı Aliya izzetbegoviç sağlık durumu kötü olmasına rağmen ülkenin refahı için büyük çalışmalar yapmıştır.. 

İman hususunda “islami yeniden doğuş sorunları” eserinde belirten İslam’a göre insanı ve bu sebeple de İslami olan her şey son radde iman etmek ve iyi amel işlemekten oluşmaktadır.. 

Bana biri “islam nedir?” 

Diye sorduğu ve özellikle de bunu çocuğum yaptığı zaman cevabım şu olacaktır : iman etmek ,iyi amel işlemektir ,ondan sonra namaz,oruç zekat ve hac hakkında konuşurum ve sonunda da şunu vurgularım bunlar ibadetlerdir.Eğer senin ruhun Allah’a olan imanla ve davranışların iyilik etmekle doluysa onlar İslam’a aittir.Yok eğer bunlar yoksa bu ibadetler diğer bütün boş inançlar gibi anlamsızdırlar İslam’ın ilerlemesi sakin ve teslimiyetçi kimseler değil ,cesur ve isyankar ruhlu kimseler gerçekleştirecektir.. 

İşte Aliya izzetbegoviç ruhu vabeste olarak kuran edebiyatı değil hayattır olarak yorumlamasıdır dolayısıyla düşünce tarzı değil,bir yaşam biçimidir ,bunu günümüzde bir hezeyan olarak tabir edenler malesef var,fakat bizler çalışmalara baktığımızda batı manasını yitiriyor,bizim amacımız batıyı kötülemek değil,fakat Batı’nın vermiş olduğu metodik kurallarada uymak değildir ... 

Fikrimce “batı soğuk bir bardak gibi buz tutmuş bir ilkeciliktir” 

Dogu ve batı arasında İslam birligi ideali kalplerde hezeyanlığa derç edilmiş bir olgudur.. 

Şimdi bende izzetbegoviç gibi direnişini haykırıyorum ,bu haykırışımı ötelerden yazıyorum bir şiir gibi ya da bir bedel olarak adlandırabilirsiniz.Her okuyucum yazdıklarımla beni şekillendirirken ben dönüm noktası yaşıyorum belki’de ölüyorum ama her yıkılmışlığım her dağılmışlığım beni zafere götürdü.Başıma gelenleri acı olarak değil bir rahmet olarak görüyorum yazdıklarım yaşadıklarımı amaçlarken bedel ödüyorum.. 

“Ya içimde ki yaşam çığlıkları atar davam için ya da kan tutar iliklerim 

İslam’ı yaşatmak için” 

Bedel öde  

Davan için savaş 

Ama Allah c.c için asla pes etme  

 Fi EMANİLLAH 

KAYNAKÇALAR ;www.aliya izzetbegoviç 

www.dergipark.com 

www.islam dekorasyonu.com 

www.begovic.com  

www.direnaliyyaizzet.com 

www.dogu ve batı arasındaki islam.com