MUTLULUĞUN YOL HARİTASI

Mutluluk;  insanın hep aradığı, onun için türlü zahmetlere katlandığı  kendini tam olduğunu hissettiği andır. Peki bu mutluluk duygusu tam olma hissi nasıl kalıcı olabilir kısaca açıklama çalışalım nacizane bilgilerimiz ölçüsünde...

İnsanın yaratılış amacı bu dünyada yiyip içip gezmek değildir.   Geçici hazlar mutluluk olarak algılanıyor kişiyi hep dahada dahada  deyip doyumsuz bir nefsin kölesi yapıyor.
Allah insanlara o kadar alî bir görev vermiştir ki insanoğlu asli görevini unuttuğu anda huzursuzluk denen duygu ile karşı karşıya geliyor.


Huzursuzluk dediğimiz duygu bizlerin gerçeği görmek adına bize verilen uyarı lambaları gibidir. Yani kırmızı ışıkta nasıl duruyorsak huzursuzluk hissettiğimiz anda bir  durup kendimizi analiz etmeliyiz.  Bir yerlerde birşeylerin yolunda gitmediğini bir yanılgı içinde olduğumuzu görmeliyiz.  Ama bizlere kolay geldiği için buna başvurmak zor gelir hep karşı tarafı suçlarız mutsuz olduğumuzda.

Daha objektif bir bakacak olursak karşı taraf dediğimiz aslında bize aynalık yapan bizi bize hatırlatan, bizdeki eksik olguları gösteren figüranlardır. Kişi bu açıdan bakınca kişi kendini rehabilite etme yoluna girer  diğer türlü ise hep bir suçlu arar.

Mutluluk kişinin özüyle yani kendiyle barışık olduğu anda gelir.  Kendisi ile sorunları çözememiş kişi hep sorunlarını ona gösteren kişilerle karşılaşır.  O bunu anlayana kadar devam eder. Bu kısır döngüyü kırmak kişinin kaderinin yeniden inşa ettiği andır. Anlayamadığı, kabullenemediği  zaman mutluluk ona hayal olur. 

Kendimizi bulup yani kendimizi bilmek bizim asli görevimizdir.  Muhiddin İbni Arabi hz.lerinin;
"Kendini bilen Rabbini bilir " sözü insanın kendi sırrına ermesini, gafleti, bilgisizlik ve umursamazlığı bırakmasını Rabbine yönelişini ifade eder.

Kişi kendi sırrına erdiğinde Yunus Emrenin deyimi ile  "Bir ben var benden içeru" sırrınada vakıf olur.  Yani kendinin hiçliği ile yüzyüze gelir.

Mutluluk  insanın tam olma hissiydi başta ifade ettiğimiz gibi.  Yani kişi rabbini bulduğu anda tam olma hissini yakalar.  Öz kaynağına kavuşur, dışarıda aradığı huzuru artık kalbinin derinliklerinde bulmuştur. Nasıl ki bir çocuk sütten kesilir artık kendi kendine yemek yer aynen onun gibi bağımlı olmaktan kurtulur hakiki mutluluğu bulur. Öz'e hicret;  özgüven ve özgürlüktür.  Kendinin farkında olan baktığının, tattığının hazzına varır. Mutluluğun bam teline dokunur sozsuz bir haz ile...

O kadar uzaklarda aradığımız huzur, mutluluk kişinin özünde saklıdır.  Onu örten unsurlar öfke,  kin, haset,  önyargılar o kadar örter ki adeta huzur ile aramıza buzdan dağlar girer.  Bizler sevgi güneşimiz ile o buzdan dağları eritip, afedip koşulsuz sevginin gücüyle o huzuru, mutluluğu içimizde yakalayacak güçlüyüz sadece ego dediğimiz sahte benliği bir kenara bıraktığımız sürece....

Sevginin tüm hücrelerimizi kuşattığı benlik denen sahte putumuzu devirdiğimiz       kalbimizin sahibi sadece Yaradanın olduğu hissi ve inancıyla dolmak dileğiyle...

Sevgi dolu bir hafta geçirmeniz dileğiyle kıymetli okuyucular....


Aslı Soylu