Tarihte gerçek anlamda ilk anatomi kitabının ve yine ülkemizde ilk basımı yapılan fizyoloji  kitabının müellifi Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi batı tıbbının ülkemizde tanınmasında büyük emekler sarf etmiş bir bilim adamıdır.

Doğum tarihi tam net olarak bilinmese de 1760 tarihleri civarı kabul edilir. İstanbul Ortaköy doğumludur. Mehmet Atâullah Efendi "Şânîzâde" ismini Tarakçı olan dedesinden alır. Tarakçıoğlu'nun farsça karşılığı olarak bu isim kullanılmıştır zamanla.

Şair, hattat, mühendis, müderris, hekim, tarihçi olan Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi aynı zamanda Arapça, Farsça, Latince, İtalyanca, Fransızca dillerini bilmektedir. 19. asırda modern tıbbın ülkemize girmesinde öncülük etmiştir.

Tıp ilmi ile bilhassa ilgilenmiş, Süleymaniye Tıp Medresesi'ni bitirdikten sonra Avrupa'da yine tıp eğitimi almıştır. Ayrıca Osmanlı tebaası olan gayrimüslim hekimlerle de irtibat kurup bilgilerinden yararlanmıştır.

Bulunduğu devrin salgın hastalıklarına karşı karantina sisteminin uygulanması üzerinde çok durmuş ve çiçek gibi bir salgın hastalığın aşılama gibi yöntemlerle önüne geçilebileceğini o dönemde öne süren Mehmed Atâullah Efendi'dir.

Bu kadar tıp ilmi ile uğraşmasına rağmen Mehmed Atâullah Efendi'yi Tıp ile alakalı bir bölümde değilde İkinci Mahmud tarafından tarih yazıcılığı vazifesinde görüyoruz. 1825'te vazifesi bittiğinde 4 ciltlik bir tarih kitabı bırakmıştır geride.

Avrupa'da yayınlanan bir çok tıp kitabını dilimize çevirmiş, eski tıp terimlerimizin yerine yeni terimlerin anılmasında öncülük etmiştir. Bulunduğu zamanın İbn-i Sina'sı olarak bilinir.

1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ve yeniçerilikle birlikte Bektaşi tarikatının lağvedilmesinden sonra Mehmed Atâullah Efendi'de Beşiktaş Cemiyet-i İlmiyesi’ndeki faaliyetleri nedeniyle Bektaşi olduğu öne sürülerek vak’anüvislik(tarih yazıcılığı) görevinden azledilerek Tire’ye sürgün edilmiştir.

Sürgün kısa süre sonra kaldırılmış ancak rivayete göre Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi af fermanını getiren görevli tarafından “itlakınıza” (affınıza) diyeceği yerde “itlafınıza” (idamınıza) demesi üzerine kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği geçer kaynaklarda.

Tıp alanında en önemli eseri, “Hamse-i Şânîzâde” adlı beş kitaptan oluşan eseridir. Söz konusu beş kitap “Miratü’l Ebdan fi Teşrih-i Azaü’l-İnsan” (anatomi kitabıdır), “Usulü’t Tabia” (bir fizyoloji kitabıdır), “Miyaru’l-Etibba” (hekimler için pratik tıbbı eğitim kitabıdır), “Kanunü’l-Cerrahin” (cerrahi hakkında) ve “Mizanü’l-Edviye” (ecza hakkındadır) isimlerini taşır.

İlk üç kitap tek cilt olarak İstanbul Dar’t-Tıba’atü’l-Amire’de 1820 yılında basılmış ve Osmanlı’da basılan ilk tıp kitabı olmuştur. Hamse’nin dördüncü kitabı ise 1828 yılında Mısır’da Bulak Matbaası’nda Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından basılmış. Beşinci kitap ise basılmayıp yazma olarak kalmıştır.

Onun yeni tıp kavramlarını anlatırken türettiği yeni Türkçe tıp terimleri, Cemiyeti Tıbbiye’nin hazırladığı 1873 yılında basılan tıp lügati için bir temel olarak kullanılmıştır.

Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi tümünü Charles Bossut’ın kitabından tercüme ettiği matematiğe ait üç kitap yazmıştır. Bu kitaplar: “Usul-i Hesap”, “Usul-i Hendese”, “Cebir Mukabele” adlarını taşır.

Askerlik alanında tercüme edilmiş dört kitabından 3. Selim ve 2. Mahmut tarafından orduda yenilik hareketlerinde yararlanıldığı düşünülmüştür. Askerlik alanındaki kitaplarının adları: “Vesaya Name-i Seferriyye”, “Usul-i Sak”, “Tembihat-i Hükümran”, “Tanzim-i Piyâdegân ve Süveriyân” ‘dır.

Edebiyat, hat, resim ve müzikle de uğraşan Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi, şiirlerini “Şânîzâde-i Divan” adlı bir kitapta toplamış,
Coğrafya ile ilgili olarak “Tarifat-ı Sevahil-i Derya” adlı bir kitabı bulunmaktadır.