Yeni başlayan birçok dizide aile ve anne figürü değersizleştirilirken, ailesiz bir toplum olma teşvik ediliyor. Araştırmacı yazar Gülizar Sinay, konuya ilişkin gazetemize yaptığı değerlendirmede  şunları söyledi:

Bir erkek yetiştiren bir birey yetiştirir, bir kadın yetiştiren de bir nesil yetiştirir. Şu an televizyonlarda ve sosyal medyada kadın konusunun bu kadar işlenmesinin temel nedeni de nesli bozmak. Burada ciddi bir proje yürütüldüğünü düşünüyorum. Bu diziler bizim toplumumuzun psikolojisini de bozuyor. ‘Her erkek aldatır, erkekler güvenilmez’ gibi bir algı var artık. Mesela benim üç kızım var; üçü de evliliğe karşı olumsuz. Ne yazık ki toplumumuz ailesiz bir toplum olma yolunda ilerliyor.

Türkiye’de sürekli tartışılan ve geniş halk kitleleri tarafından izlenen dizlerde yeni moda kadın dramları.  Toplumumuzu ve aile yapımızı hedef alan İstanbul Sözleşmesi’yle ortaya çıkan ailesiz toplum kavramları Türkiye televizyonlarında da kendisini hissettiriyor. ‘Kırmızı Oda’, ‘Masumlar Apartmanı’, ‘Bir Annenin Günahı’, ‘Kefaret’, ‘Sadakatsiz’, ‘Sol Yanım’ ve daha birçok yeni dizi de reyting uğruna kadın sömürüsü yapılıyor.

“YENi BiR KADIN TiPLEMESi OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Kadın dizilere ilişkin gazetemize açıklama yapan Araştırmacı Yazar Gülizar Sinay, anne figürünün önemine dikkat çekerek, “Bir erkek yetiştiren bir birey yetiştirir, bir kadın yetiştiren de bir nesil yetiştirir. Eğer biz kadınları düzgün yetiştirebilirsek, neslimiz de düzgün olur. Şu an televiyonlarda ve soyal medyada kadın konusunun bu kadar işlenmesinin temel nedeni de nesli bozmak. Burada ciddi bir proje yürütüldüğünü düşünüyorum. Dizilerde kadınların acılarına neden olanlar yine başka kadınlar. İdeal bir kadın tiplemesi oluşturmaya çalışıyorlar. Kendi çocuğunu kendisi yetiştiren, kendi ayakları üzerinde duran kadın. Aile kurumu ise ortadan kaldırılmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı.

Toplumumuzun psikolojisini bozuyor

Sinay şöyle devam etti: “Kadın figürü üzerinden dizlerde dram konuları işleniyor. Bu bizim toplumumuzun psikolojisini de bozuyor. Her erkek aldatır, erkekler güvenilmez gibi bir algı var artık. Mesela benim üç kızım var, üçü de evliliğe karşı olumsuz. Burada konu toplumun neye yönlendirildiğidir. Ne yazık ki toplumumuz ailesiz bir toplum olma yolunda ilerliyor” şeklinde konuştu.

YENİ BİR ALGI SÜRECİ BAŞLATILDI

Sosyolog Türkan Çiğdem de, televizyonlarda kadın üzerinden yeni bir algı sürecinin başladığını belirterek, ”Televizyonlarda ve dizilerde gösterildiği gibi bizim toplum olarak kadın ve ya erkek sorunumuz yok. Genel bir iletişim sorunumuz var. Kadın erkeğin yapısını, işleyişini, bakış açısını, algısını, görevlerini bilmiyor. Erkek de, kadının yapısını ve işleyişini bilmiyor. Bu nedenle tabir yerindeyse kullanım hatası oluşuyor ve kadın-erkek bir birlerinin  ayarlarını bozarak ortaya uygunsuz durumlar çıkıyor. Dizilerde ve filmlerde kadın ve erkek arasındaki ilişkiyi anlatacak bilinçlendirici yapımlara yer verilmeli. Şu an televizyonlardan pompalanan kadın dramları üzerinden ortaya çıkan sonuç kesinlikle kabul edilemez” diyerek tehlikeye dikkat çekti.

Kaynak: Milli Gazete / Onur Şehmus Şahin