Bu gün dünya çiftçiler günü. 

Ülkemizde tarımın son geldiği durum hiç iç açıcı olmasa da, istatiksel ve bilimsel tanım-terimlerle süslü bir makale yerine, sorunun bizzat muhatabı olan "modern çiftçi- olarak tanımlayabileceğimiz Fatih Güleç ile bir söyleşi gerçekleştirdik. 

Fatih Güleç, nam-ı diğer ‘domateslere fısıldayan adam’ bireysel olarak çalışmalarda bulunmakla kalmıyor, aldığı eğitim gereği işini bilinçli olarak yapıyor ve bu alanda istihdam açıyor.

Fatih Bey’in sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar bile, insanda tarım yapma isteği uyandırıyor.

Kendi adıma, bulduğum azıcık toprağa bir şeyler eker oldum.

Fatih Güleç Bey’i takip ettiğinizde, bitkilerin toprağı yarma gayretini, büyüme aşamalarındaki sancılarını görüyor, sebzeler ve meyvelerin kendilerini kurtarır kurtarmaz, size organik organik gülümsediğine şahit oluyorsunuz.

Lafı daha fazla uzatmadan Fatih bey’i sizlere kendi kelimeleriyle tanıtayım…

***     *** ***

Fatih bey, dünyaya yaptığınız sebebi ziyaretin amacı nedir diyerek başlamak istiyorum. Yani efendim, Fatih Güleç kimdir ve titri nedir?
F.Güleç: Kendini tarıma ama sağlıklı ve insanlara faydalı olabilecek ürünlerin üretildiği tarıma kendini adamış bir Ziraat Mühendisidir. Uzun yıllar kamu hizmeti görmüş, sonra kendisi çiftçi olmaya kalkmış, bu yolda düşe kalka ilerlemiş, epey sıkıntılar çekmiş, sektörün sorunlarını bizzat yaşayarak test etmiş bir okumuş çiftçidir. 

Bir tarım toplumuyken, nasıl oldu da, dalında dometesi (özellikle domates gibi kokan domatesi) gördüğümüz de, yavru kedi görmüş gibi sever, yemeye kıyamaz, mümkün olsa çerçeveletip asmak isteyecek hale geldik Fatih bey?

F.Güleç: Dünya üzerinde var olan bölüşüm ve paylaşım adaletsizliği, gıda ve tarım ürünlerinde de mevcut. Bir yanda gıda israfı had seviyede iken diğer yanda açlıktan ölen insanlar var. Sanıldı ki bu işi çözmenin yolu çok üretmekten geçer.

Verimi artırmaya yönelik, aşırı hırslı, gübre, ilaç, hormon kullanımı, verimi yüksek çeşitlerin geliştirilmesine yönelik tohum politikaları her bitkiyi özünden uzaklaştırdı. Sanıyor musunuz vahşi kapitalizm sadece insanları bozar, alın işte bitkiler, iklim, doğa….

Her şey insanoğlunun hışmına uğradı. 

Bir söyleşinizde sizi "domateslere fısıldayan adam" olarak tanımlamış söyleşiyi hazırlayan arkadaş. Çalışmalarınızı takip ediyorum ve bitkilerle birlikte yaşam enerjinizin de büyüdüğünü gözlemliyorum. Bireysel tarımcılığın sağlıklı besin tüketmek amacının dışında, içsel gelişimi desteklediğini düşünüyor musunuz ve bu bağlamda bitkilerle olan iletişiminizden bahseder misiniz?

F.Güleç: Farmobile projemin temelinde, marketten sebze alıp tüketen insanların üretim sürecine dâhil olmaları ve o sebzenin nasıl büyüdüğünü hissetmeleri var.

İğne ucu kadar tohumun salatanızdaki domatese nasıl dönüştüğünü gözlemleyebilirseniz kıymeti daha iyi anlaşılacaktır.

Üreticinin karşılaştığı sorunlar, hava, su, iklim bizi nasıl etkiliyor daha iyi anlaşılacaktır. Üretmenin, kendine yetebilmenin hazzı, sadece para diye gezinen ruhlara bir parça duygu katacaktır.

İnanıyorum. Topraktan kafasını çıkarmış, havaya, güneşe kavuşmuş bir filizle konuşmak, ona umutlarınızdan bahsetmek, her şeyin çok güzel olacağını anlatmak sizi yaşama bağlıyor. Ben bunu Rahmetli Anamdan öğrendim. Balkonda saksıdaki çiçekleriyle dertleşirdi.

Gariban, yalnız, yaşama direnen kadındı ama güçlüydü. Ben de konuşurum evet bitkilerle ve bu bana çok iyi gelir. Tavsiye ederim tüm taşlaşmış kalplere…  

Farmobile projenizin amacını biraz anlatır mısınız?

F.Güleç: 25 m2’lik küçük alanlarda, kişiye özel, tüketicinin kendisini de sürece dahil ederek, tamamen kişinin insiyatifinde sağlıklı tarımsal ürünler yetiştirmek. Bu üretim boyunca kimyasal gübre ve ilaç kullanmadan, sadece az miktarda yanmış ahır gübresi kullanıyoruz. Verim kaygımız yok, ne çıkarsa ona razıyız, tek amacımız sağlıklı olması, kimyasallardan uzak olması. 32 çeşit sebze arasında sezona uygun sebzelerden dilediğinizi seçiyorsunuz ve biz size ayırdığımız alana o sebzeleri ekiyoruz, sizin için yetiştiriyoruz, bakımını yapıyoruz, hasat edip adresinize kargo ile gönderiyoruz. Bir nevi bahçıvanlık diyelim.

Projenizin şu anki seviyesine bakarak amacınıza ulaştınız mı?

F.Güleç: Bu projeyi düşünüp bu aşamaya getirene kadar yaklaşık 2 yıl emek verdim. Her sözcüğe, her ayrıntıya günlerce kafa patlattım.

Sesimi  duyurabilmek için çalmadık kapı bırakmadım. Şu anda butik anlamda üretim yapıyorum, az sayıda da olsa adlarına yetiştiricilik yaptığım insanlar var. Amacıma ulaştım denilemez ama oturup hayalini kurduğum projemi kâğıda döktüm. Şimdi de sahaya inip ayakları üzerine basmasını sağladım. Henüz emekliyor, yakında yürüyecek, ilerde koşacak. Zamanla adımız duyuldukça ve insanlar kimyasallarla zehirlenmekten usandıkça bu model yayılacak, buna gönülden inanıyorum.

Ülkemiz genelinde tarım sorununa değinecek olursak, kökende en büyük sıkıntı nedir?

F.Güleç: Tarımsal üretimin  en büyük sorunu planlı üretim yapılamamasıdır.

Arz-talep dengeleri gözetilerek üretim planlanmalıdır. Başka bir sorun yüksek girdi maliyetleridir.

Gübre, mazot, ilaç, tohum gibi girdilerde dışa bağımlılık ve yüksek fiyat tarımsal üretimden kaçışı hızlandırmaktadır.

Ayrıca üreticinin kooperatifleşmemesi, aracı/tüccar hakimiyetini pekiştirmekte, bireysel olarak fiyat dalgalanmalarına karşı hassasiyetini artırmakta, direncini kırmakta ve üretici, aracılara karşı savunmasız kalmaktadır.

Ülke genelinde tarımın sıkıntılarının giderilmesi için çözüm önerileriniz var mı?

Bu sıkıntılara karşı elbette çözüm önerilerim vardır.

Tarım ülkesi olarak, oldukça büyük bir sektör olan Tarım, bakanlık ölçeğinde yapılacak planlı çalışmalarla yeniden teşvik edilerek, yerli üretimi artıracak, ithalatın önünü kesecek şekilde dizayn edilmelidir.

Fatih Güleç Beyefendiye bize zaman ayırdığı ve bizleri aydınlattığı için teşekkür ediyoruz.

Kendisine Farmobile projesi hakkında bilgi almak ve çalışmalarını incelemek için şu adreslerden ulaşabilirsiniz:

@fatihgulec

@farmobile_net

[email protected]

farmobile.net

(Gudubet Haksever)