Farklı fikirlerin varlığı her anlamda güzelliktir, berekettir, çeşitliliğin olduğu her yerde canlılık da olur. Örneğin siyasetteki farklılıklar beraberinde zenginlik ve güç getirir çünkü rekabet ve dolayısıyla da teyakkuz oluşturur. 

Daha iyi olacağına inandığı konularda alternatif çözümler üreten ve bunu sürekli gündemde tutan muhalif bir yapı hayatın her alanında dinamizm oluşturur. Bu siyasi partiler için geçerli olduğu gibi şirket ve vakıf benzeri kurumlar için de geçerlidir. Olası yanlışların gösterilmesi, dile getirilmesi yönetimleri dengeler ve aktif tutar. 

Muhalefetin varlığı sistemde demokrasinin işlediğinin de bir göstergesidir, hatta muhalefet demokrasinin olmazsa olmazı olarak nitelendirilebilir ancak doğru yapılması kaydıyla…

Muhalefet, “eğriye eğri, doğruya doğru” diyebilmektir ve bir denge unsurudur ancak muhalefet anlayışı doğru tanımlanmalıdır. 

Kendisi gibi düşünmeyenleri aşağı görmek, kabullenmemek muhalefet değildir, bağırıp-çağırarak başkalarının özgürlüklerini kısıtlayacak, yakıp-yıkmaya varacak şekilde eylemler yapmak da değildir. Özellikle gençlere “muhalif olma duygusu ve gerçek muhalefet” arasındaki fark iyi anlatılmalıdır.

Gençlerin herşeyi olduğu gibi kabullenmesini bekleyemezsiniz, “Eskiler böyle yapıyordu şimdi de böyle olsun” diyemezsiniz, dememelisiniz de… Onları düşünmeleri, soru sormaları, yeniliğe yönelmeleri, fikirlerini ortaya koymaları için teşvik etmelisiniz ki kendilerini geliştirebilsinler. Sırf karşı çıkmak için değil fayda vereceğini düşündükleri için muhalefet yapmanın önemini kavrayabilsinler.

Sorgulayan, okuyan, düşünen, itiraz edip, irdeleyen ve konuşan insanların varlığı çok önemlidir. Bu, o ülkedeki demokrasinin sıhhatini gösterir.

Herkes istediği gibi fikrini söyleyebilmelidir ancak bir şartla: Kullanılan dil her zaman yumuşak olmalı, sevgiyi, itidali teşvik etmelidir. Yakılıp, yıkılmadan, iyiyi ve güzelliği hedefleyerek yapılan bir muhalefet herkese fayda verir. 

İnanan insanlar için bu aynı zamanda bir ibadettir de. İman edenler birbirlerine iyiliği emretmekle ve kötülükten sakındırmakla emrolunmuşlardır. Güzel söz söylemek, kötü sözden kaçınmak, iyiliği teşvik etmek Kuran’da bildirilen güzel ahlak özelliklerindendir:

Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır. (Al-i İmran Suresi, 104)

Allah, zulme uğrayanlar dışında, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Allah işitendir, bilendir. (Nisa Suresi, 148)

Yanlış itiraz kültüründen sıyrılarak muhalefet yapmak

Muhalif olmak herşeye itiraz etmek anlamına gelmez. İyilik ve güzellik amaçlanarak yapılan muhalefette gerektiğinde -kendinden olmasa da- doğru olan desteklenir. Her şeye muhalefet edilmez, iyi bir fikir –başkasına ait olsa da- kayıtsız-şartsız teşvik edilir, uygulamaya geçirmede yardım edilir. Hele ki ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda, Devletin bekası, ülkemizin bölünmez bütünlüğü gündeme geldiğinde parti vs. hiçbir ayrım gözetmeden birlik olunur, yardımlaşılır. Milli konularda muhalefet etmek doğru bir yaklaşım olmaz.

Bir fikre, bir gruba ya da bir partiye muhalif olabilirsiniz hatta kıyasıya eleştirebilirsiniz ama bunu yaparken de yine hakkaniyetli olmalı, muhalefet mantığını hiçbir zaman düşmanlığa çevirmemelisiniz. 

İnsanların fikirlerine ve söylemlerine katılma zorunluluğumuz tabi ki yok ancak bunlara saygı duymakla yükümlüyüz. Amaç diyalog kurmak olmalı, ötekileştirmek veya itibarsızlaştırmak değil. Tabi ki tekdüze bir fikir sistemi iyi değildir, muhalefet edenlerin bulunması, fikir zenginliğinin olması bir ihtiyaçtır, güzelliktir. Bu anlamda muhalefet görülemeyeni görmeyi sağlar ve bütün bunlar aslında iktidarın da elini güçlendirir. 

Tekrar hatırlatmak gerekirse, “Sizin söylediğiniz dışında herşey doğrudur” mantığında diretmek muhalefet yapmak değildir, inatçılıktır. 

Muhalefetten beklediğimiz daima iyiye, güzele, doğruya, akla ve mantığa uygun olana dikkat çekmesidir. Muhalif olmak daha doğru olana yönlendirmek anlamına gelmelidir, doğruların yanlış yöntemler ile talep edilmesi değil. 

Muhalif olmak demokratik hakları sonuna kadar ve herkes için aynı şekilde korumak anlamına gelmelidir, sadece kendi hakkını savunmak anlamına değil. 

Demokrasiyi herkes için uygulayabilirsek, birbirimizi dinleyebilir, saygıyla yaklaşırsak farklılıklarımıza rağmen, bir arada barış ve huzur içinde, rahatça yaşayabiliriz.