Tekrardan merhaba Dostlar. Yeniden merhaba dememin sebebi 15 Ocak 2019 akşamında geçirdiğim trafik kazasıdır. Sizlerle sıcak bir merhabadan sonra iki yazı yazabilmiştim. Kaza yapmamış olsam 3. yazımı takip eden gün yayınlamayı düşünüyordum. 
Yapılması gereken ne çok iş vardı. Ben olmadan nasıl olacaktı? Alelacele tamamlamaya çalıştığım bir işten sonra, yolda kar yağışı da olsa Ankara’ya dönmem gerekiyordu. Hem gece de çalışmam gerekliydi. 
Sonra ne oldu dersiniz? Aracım kaydı. Polis tutanağına göre “aracın ve yolun özelliklerine uygun kullanmama” nedeniyle yoldan çıkan araç yaklaşık 100 metre yolun dışında savruldu. Birkaç çukura girip çıktıktan, birkaç engebeyi aştıktan sonra bir küçük yükseltiye çarpan aracım, tüm hava yastıkları açılarak durdu. Birkaç metre sağım şarampol, durduğum yerin yaklaşık 10 metre önü ise gölet idi. 
Araç kaymaya başladığında hiçbir zaman sevemediğim Dünya macerasının bittiğini düşündüm. Ne kadar sürdüğünü bilemediğim savrulma süresince de hiçbir acil işim aklıma gelmedi. Ölümle her şeyin bitmediğine, çok şeyin yeni başladığına inandığım için sonrasını düşündüm. Bolca şişlik, morluk ve ağrı ile araçtan yürüyerek çıkabildim. Demek ki Allah’ın benim için tayin ettiği süre dolmamıştı henüz. 
Kazanın hemen saniyeler sonrasında tüm hücrelerimle hissettiğim şey, hiçbir insanın Dünya üzerinde kalıcı ve vazgeçilmez olmadığı gerçeği idi. İster kazada olsun, ister hastane yatağında, her ölüm ani ve erken olacak. Dünya benden sonra da var olacak, dönmeye devam edecek. Dünyanın tüm işleri bensiz de yürüyecek. Sevdiklerim üzülecek ama alışacak. Geride bırakabilirsek bir hoş seda kalacak. 
Evet, hiç kimse vaz geçilmez değil. Hiç kimse olmazsa olmaz değil. Ve bu dünya telaşı, kavgası tek bir insanın kalbini kırmaya değmez.
Kaza sonrası sadece acil işlerimi yapmaya ve planlı bazı önemli faaliyetlere katılmaya çalıştım. Dinlenemediğim için hala devam eden bazı etkiler nedeniyle istemeden sizlerden de uzak kaldım. Beni affedin Dostlarım. Arayı kapatmaya çalışacağım elimden geldiğince.
Bu süreçte katıldığım bence en önemli faaliyet, organizasyon aşamasında yer almaktan da gurur duyduğum “OHAL’de Hak İhlalleri – KHK’lanan Yaşamlardan Geleceğe Bakmak” isimli panel oldu. Ankara Barosu ev sahipliğinde 25 Ocak 2019 tarihinde gerçekleştirilen panelin tüm konuşmaları Bağımsız ve Tarafsız Gazeteciliğin duayeni sevgili dostum Gökhan Özbek’in “23 Derece” isimli youtube kanalında yayınlandı. Bana da konuşma fırsatı verilen Panel’de konuşmacı ve moderatör olarak yer alan, her birini tanımış olmayı büyük bir şans olarak gördüğüm Akademisyen Nejla Kurul, Akademisyen Sibel Perçinel, İstanbul milletvekili Porf. Dr. İbrahim Kaboğlu, Akademisyen Celil Kaya, Hukukçu Mehmet Alkan, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gegerlioğlu ve Avukat Kerem Altıparmak’ın konuşmalarını tüm Dostlarımın dinlenmesini öneriyorum. 
Her görüşten, her renkten konuşmacının ve dinleyicinin yer aldığı Panel ülkem ve insanlık adına umudumu pekiştirdi. Konuşmamda da belirttiğim gibi bizler umudun temsilcileriyiz. Bizler umuduz. Neden mi?
Bir gün her insan için aniden bitecek olan ve tek bir insanın kalbini kırmaya değmeyen dünyada acil ihtiyacımız toplumsal barış ve kendisine dokunmasını beklemeden her türlü haksızlığa karşı tavrını ortaya koyabilen insanlardır. Bu süreçte kendi mağduriyeti de olduğu halde, çevresine fayda sağlamaya çalışan, hiçbir koşulda şiddete bulaşmadan ve hukukun dışına çıkmadan haksızlıklara karşı tavır alan insanlar hepimizin umududur.  
OHAL dönemi bizler için zorunlu bir eğitim süreci olmuştur. Geçmişte belki de çevresel etkilerle sadece kendi mahallesinin sorunları ile ilgilenen bireyler artık daha duyarlıdır ve toplumun tamamının sorunlarıyla ilgilenmeye başlamıştır. Geçmişte bir araya gelmesi düşünülemeyen insanlar artık ortak bir mücadelenin içinde yer alabilecek kadar birbirlerini tanımış ve anlamıştır. 
Sorunumuz ortaktır. Çözümü de bellidir. Hukukun evrensel ilkeleri her koşulda hâkim olmalıdır. Toplumun her kesiminden insanların özgürlüğü hukuk güvencesi altında olmalı, adalet tesis edilmeli, kanunlar her bireye eşit uygulanmalıdır. Kararlar karşılıklı danışarak ortak akılla alınmalı ve güç (üstünlük) sadece hukukun gerektirdiği durumlarda kanundan kaynaklanmalıdır. Zenginlik, belli bir sınıfa veya düşünceye aidiyet ya da bir takım görevleri üstlenmiş olmak diğerleri üzerinde üstünlük nedeni olmamalıdır.
Bir yerde hukuksuzluk görüldüğünde, tavrını ortaya koymak için mağdurun kimliğini sormayan, hukuksuzluk karşısında ve insan haklarının savunulmasında “kimlik körü” olan insanlar hepimizin umududur.
Mağduriyetlerine rağmen yalnızca kendileri için değil, bağlı oldukları ulus ve tüm insanlık için el birliği ile çalışabilenler hepimizin umududur.
İnsanları sadece insan oldukları için sevebilenler hepimizin umududur. Tüm sorunlarımızın çözümü sevgi dilindedir. 
Gözlerine bakıldığında umut ışıltıları görülen ve çevrelerine umut olabilen, insanlığa faydalı olabilmiş insanlardan bir insan olarak yaşamak dileğinde olan herkese selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum. 
Umudunuz daim olsun.