Son yıllarda gözlemlediğim ve inceleme fırsatı bulduğum terör ve darbe davalarının önemli bir kısmı ne yazık ki hatalı. Hem de fahiş şekilde. Neden mi ?

 1-YASADA TERÖR SUÇU İÇİN ARANAN ZORUNLU KOŞULLARA UYULMADI.

   3713 sayılı Terörle mücadele Kanununun 1. Maddesinde terör suçunun tanımı yapılmıştır. Bu tanıma göre, bir eylemin terör suçu sayılması için: 

a-MUTLAKA “ cebir, şiddet, tehdit ve suç teşkil eden bir eylem “ içermesi gerekir.

b- Terör suçunu işleme KASTI olmalı. TCK md.21

 ( Bu koşulları anlamak için akademisyen olmaya gerek yok. Sadece Türkçe okumayı bilmek ( 3713 sayılı yasa md 1 i okumak) yeterli.

BUGÜN MAALESEF TERÖR DAVALARININ YÜZDE 99 UNU İNCELEDİĞİNİZDE BU YASAL KOŞULLARIN HİÇBİRİNİN OLMADIĞI GÖRÜLECEKTİR.

Örneğin, son yıllarda terör suçundan kişilerin mahkumiyet gerekçelerine bakıldığında, 

-Türkü söyleme ( grup yorum ),

-Parasız eğitim talebi, hükümet karşıtı protesto, muhalif bir partiyi destek,

-Dini bir sohbete katılma, özel okulda okuma, çalışma, dernek -sendika üyeliği, fakir ve  öğrencilere yardım etme, bylock kullanma, ankesörden aranma, Bank Asya ya para yatırma.

Görüldüğü üzere bu fiillerin hiçbirinde 3713 sayılı TMK da suç için aranan “cebir, şiddet, tehdit, yasada suç olarak tanımlanmış olma”  unsurlarını taşımamaktadır. Mutlaka tüm suçlarda olması gereken suç işleme kastı “manevi unsur” bulunmamaktadır.

Üstelik suç diye son dönemlerde mahkemeler tarafından tanımlanan yukardaki fiillerin hepsi TC Anayasasının 22 – 48 maddeleri arasında ve iç hukukumuzda anayasanın da üzerinde bağlayıcı özelliği olan Avrupa insan Hakları sözleşmesi ve BM Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesinde temel hak ve hürriyetler bölümünde zikredilmiştir.

Bu hakların ihlali ise Türk ceza Kanunu md.115 vd. da suç olarak sayılmıştır.

EN ACI OLANI, yukarıda suç olarak tanımlanan fiillerin  cebir ve şiddet kullanarak engellenmesi, bu eylemlerinden dolayı kişilerin tehdit edilmesi, takibata maruz bırakılması 3713 sayılı yasada TERÖR SUÇU olarak tanımlanmıştır. Twitter hesabımda bazen vurgu yaptığım gibi uygulamanın kendisi 3713 sayılı md. deki terör suçunu oluşturmaktadır.

Makalenin sıkıcı olmaması için darbe davalarında gözlemlediğim önemli hataları bir sonraki yazımda işleyeceğim. Özetle bu davalarda da suçun manevi unsuru olan KASIT ( darbe yapma kastı ) ile fiilin amaç suç için elverişli olması unsurlarının gereği gibi araştırılmadığına üzülerek tanık oldum.( buna rağmen ilgililer müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırıldı)

DOLAYISIYLA, SON DÖNEMDE TERÖR SUÇLARINDAN DOLAYI CEZAEVİNDE OLAN KİŞİLERİN AĞIRLIKLI BİR BÖLÜMÜ, SIRF ANAYASAL HAKLARINI KULLANDIKLARI İÇİN, EHİL OLMAYAN, GÖREVİNİ AĞIR ŞEKİLDE SUİSTİMAL EDEN HAKİM VE SAVCILAR TARAFINDAN TUTUKLANIP HAKLARINDA MAHKUMİYET KARARI VERİLMİŞ VE SON DERECE MAĞDUR EDİLMİŞ KİŞİLERDİR. 

Hakimler, yetkileri dışına çıkarak kanundaki suç tanımının dışına çıkmak suretiyle TBMM nin yetkisini gasp ederek kafalarından yeni terör suçu ihdas ettiklerinden TBMM nin bu konuda milli iradeye sahip çıkarak hukuka tamamen aykırı şekilde tutuklanmış ve cezası kesinleşmiş onbinlerce masum vatandaşın maruz kaldığı bu hukuksuzluğu ivedilikle sonlandırması önem arz etmektedir.

TERÖR SUÇLULARININ ÇIKARILACAK YASADAN MUAF TUTULMASI, BU NEDENLE HUKUKİ VE İNSANİ BİR TEMELİ OLMAYAN, OLAYIN İÇ YÜZÜNÜ BİLMEDEN EZBERE SÖYLENMİŞ SÖZLERDİR. Dikkat edilirse bu kişilerin muaf tutulmasını isteyen kesimler, cezaevindeki tüm terör suçlularını  eline silah almış ve adam öldürmüş, bombalamış kişiler olarak düşünmekte, yukardaki hataların mahkemelerce işlendiğini bilememekte ya da bu skandal hak ihlallerini bile bile destekleyen çete tarafından dillendirilmektedir.

Dolayısıyla  evleviyetle hiçbir suç işlemediği halde “terör suçu işledin” denilerek 4 yıldır ağır bir hukuksuzluğa ve iftiraya maruz kalmış TCK 314 maddesinden tutuklu, cebir ve şiddete bulaşmamış, adam öldürmemiş tutuklu ve hükümlü olanların tahliye edilmesi, çıkarılacak yasadan faydalandırılması gerekir.

Özellikle korona virüsünün kalabalık ortamları sevdiği bu günlerde suçsuz yere demir parmaklıklar arkasında tutulan bu masumlar tahliye edilerek itibarları iade edilmelidir.