Demokrasilerde 1 oy bile seçim kazanmak için yeterli fakat kaybedenlerin bu yenilgiyi sırtlayabilmesi çok acı ve zordur.

Demokrasinin güzel yanı bu acıyı hissettiğiniz an rakibinizi tebrik edebilecek saygınlıkta ve erdemde olabilmenizdir.

Halkın iradesinin sandığa yansıdığı rakam farkının 1 veya 1000 olmasının sonuca etkisi farklı değildir.

31 Mart seçimlerinin sandık ve oy sayımının uzun sürmesi, "yenilen pehlivan güreşe doymazmış" atasözünün tam bir yansımasıdır. İstanbul Erdoğa'nın gözbebeği idi. Bir İMAMOĞLU'nun bu seçimlerde İstanbul'da Binali'den fazla oy alabilmesi AKP lilere göre televizyon sunucusu BUKET AYDIN'ın Kılıçtaraoğlu'na gülerek ifade ettiği imkansızlığı taşımaktaydı. Binali'den diyorum. Çünkü Erdoğan'ın çıkarıp asacağı kareli çeketi bile kendisini sevenleri tarafından seçimi kazanmak için fazlasıyla yeterli görünüyordu. Sayın Binali KARELİ ÇEKET kadar bile olamadı. Rahmetli Süleyman Demirel'in bir sözü vardır: "Tencerenin düşüremeyeceği hükümet yoktur".

Tencerenin kendi fiyatının bile el yaktığı şu dönemde her ailenin iyi/kötü bir tenceresinin olduğunu farzedelim. Bu kapalı kapta kaynayacak malzemelere gelecek olursak.

Soğan: "Soğan mafyasının" insafına emanet. Soğan normalde poşette bile büyüyen bir bitki. Ufak bir kara parçası olan her yerde soğan yetişir. Ama her nedense Akp hükümetinin kutsal zamanına kadar bizim topraklarımızda ekilip sökülen soğan fazlasıyla yeterli iken şu an ülkemizde soğan bir varmış bir yokmuş masalını yaşamaktadır.

Marketten 3 tane soğan alır hale gelen anneler Mısır ve Suriye'den ithal edilen küflü soğanların acısını daha fazlasıyla yüreklerinde hissetmekdedirler.

Patates: En temel karbonhidrat kaynağı olan bir besin ürünüdür. Fakat bu besine ulaşmak zahmet ister. Ciddi zaman ayırmanız gerekiyor. VARLIK KUYRUKLARI"ndan alabilmek için saatlerce kuyruk beklemeniz gerekir. Sıra size geldiği zaman kalbiniz bu beklemeye yenik düşmediyse sınırlı kilogramda içi bozulmuş patatesinizi alabilirsiniz. Çözüm değil seçim endeksli tanzim noktaları 31 Mart'tan sonra kaldırıldı. Artık karbodhidrat kaynağı patates karaborsada. Öyle her markette bulmak kolay değil. Çocukların en sevdiği patates kızartması kahvaltının lüks menüsüne girdi.

ET: En temel protein kaynağımız. İmamoğlu için İBB' nin ilk öğlen yemeğinde çıkan antikrotu, yıllardır yemeyen aile sayısı tesbitini merak ediyorsanız, çevrenizde ufak bir mini anket yapabilirsiniz. Bırakın yemeyi ismini bile duyma oranı gözlerde şaşkınlığa neden olacaktır. Tanrı'nın rahmetine kavuşan tarım ve ve hayvancılık SIRP'lardan bile et ithal eder hale getirdi bizi.

Antikrotun kilosuna AK Kasap 70 TL yazmış. Beş kişilik bir AK aile hergün 1 kilo antikrot yese, ayda 2100 lira eder.

Doğalgaz: Yuvalarımızın sıcaklığını koruyan doğal gaz, açlığımızın kaynadığı sihirli tencerelerin içindeki besinlere de tüm sıcaklığı ile dokunur. Tabii gelen uzun dikdörtgen faturalarıyla ve aynı dokunurlukla cebimizi ve gönlümüzüde yakmayı ihmal etmez.

Ekmek: Fazlası sağlık açısından zaralı görülse de, ülkemizde her sofranın vazgeçilmez mutluluk kaynağı. Ama fiyatları ne fırıncıları ne de vatandaşı memnun ediyor. Fırıncılara göre siyasi baskı olmasa kâr tutarını korumak için ekmeğin fiyatı mevcut olanın en az iki katı olmalı..

Yağ: Üç çeşit yağ vardır.

1- Omega 9: Zeytinyağı sadece salataların üzerine damlatılacak kadar lüks bir yağ haline geldi.

2- Omega 6: Ayçicek yağı, fiyatının ise dış güçler tarafından kontrol edilip artırılması en büyük problemimiz.

3- Omega 3: Bizim ülkemizde zengin vatandaşlardan diyet yapabilenin bildiği bir tür sağlıklı yağdır. Fakirler sadece bebeklik dönemlerinde doktor reçetesi ile tüketebilirler. Farkındalıktan uzak omega 3 tüketimi de düzenli deniz balığı yiyerek yapılabilir.

Sonraki seçimlerde, tencerelerin sessizliğini iyice bozması ve tencere lobisinin CHP, İYİ PARTİ, HDP, FETÖ denilen millet ittifakı, (Erdoğan'a göre zillet ittifakı) ile işbirliği yapması en korkulan feleket senaryosu.