"Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: "Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz." derler." (Bakara Suresi/156.Ayet)

Koronavirüs (Covid19) Çin'de ortaya çıktığı ilk günlerden itibaren birçok iddia ortaya atıldı. Kimileri virüsü ABD'nin laboratuvarda geliştirdiğini ve Çin'e biyolojik savaş kapsamında gönderdiğini söyledi. Bazılarıysa Çinlilerin yediği yarasa, yılan vd. hayvanatı ayrım yapmadan mideye indirdiklerinden dolayı hayvanlardan insanlara geçtiğini varsaydı.

Öyle ya da böyle bir şekilde ortaya çıkan virüs tüm dünyada büyük bir korku meydana getirdi. Genelde altmış yaş üzerini etkileyen ve çabuk yayılan virüs dünya çapında can almaya devam ediyor. Henüz ilacı bulunamayan ( yine bir iddiaya göre virüsün ilacının bulunduğunu, ancak biraz daha yayılmasının beklendiğini söylentileri var) Virüs ülkemiz başta olmak üzere İslam alemini de etkilemiş bulunmakta. 

Asırlar sonra Kabe-i Muazzama'da tavaf yapılamaz, namaz kılınamazken ülkemizde de cuma dahil vakit namazlarının camide kılınması yasaklandı. Ne garip bir durum ki camiye ''Haydin namaza'' diye Müslümanları davet etmekle görevli müezzinler şimdilerde ''Camiye gelmeyin'' diye anons yapıyorlar. Kaderin cilvesi mi dersiniz, Müslümanların Kabe'nin, namazın, secdenin kıymetini bilmemesi mi? Tartışılır..!

."Cemaatin sadece camide "bir araya gelmek" demek olmadığını, hacda "toplaşmak" olmadığını anlayabilseydik; olan biteni kavrayabilecek, belki de böylesi acılar yaşanmasına izin vermeyecek, bütün bir insanlığın umudu olabilecektik." diyen Mücahit Gültekin bu sözlerle hepimizin ibret alması, tefekkür etmesi gerektiğinin ve asıl önemli görevimizin önemine değiniyor. Bütün dünya zulüm altındayken, Yemen'de insanlar açıktan ölürken, Irak, Libya İşgal edilirken, Suriye yıllardır  iç savaşın pençesindeyken, Aylan bebekler kıyılara vururken, D.Türkistan Çin işkencesi çekerken, Keşmir'de Hindistan Müslümanlara eziyet ederken vd. yerlerde onca zulüm yapılırken bizler nerelerdeydik?

Kanal 7'de yayınlanan Hint dizilerini izlemekteydik herhalde! 

Sabahtan yayınlanmaya başlayan ve akşama dek süren kadın programları adı altında, bilmem kimin dünyaya getirdiği çocuğunun, babası bilmem kim çıkacak mı acaba? diyerek onu merak etmekteydik herhalde!

Kimin eli kimin cebinde belli olmayan, yenge, baldız veya arkadaşının kızı ayırt etmeden kadın namına kim varsa baştan çıkartmaya çalışan dizi karaktersizlerini izlemekteydik herhalde!

Ya da sosyal medya kendimizi başka başka şekillerde göstererek dizi karaktersizleri gibi olmak derdindeydik herhalde!

Haram helal demeden para kazanma derdindeydik herhalde!

Makam-mevkilerimizi sağlamlaştırma derdindeydik herhalde!

Kafa karıştıran soruysa herkesin evde kalması istenirken bazı kanallarda TV Programlarına neden seyirci alınmaya devam edililir?..

Buraya bir nokta koyup, Covid 19'a dönelim...

Peygamber Efendimiz (sav)''Bir yerde bir hastalık görürseniz oraya girmeyin,orada iseniz dışarı çıkmayın.'' diyerek böyle durumlarda karantina yapmayı 1400 yıl önce bizlere bildirmiş. Esasında "Kul tedbirini alır, takdiri Allah'a bırakır." Müslüman ne ifrata ne de tefrite kaçmaz, orta yol üzerinde olur. Hz. Peygamber bizim hayat rehberimizdir. Günümüzde onun yol göstericiliğine ne kadar ihtiyacımız var, oysa çözümü hep Batı'dan bekliyoruz. Bize bela gibi görünen şeylerin bizim için ne hikmetler barındırdığını bilmiyoruz. Şer gibi gördüklerimizde nice hayırlar olabilir. Bu birkaç hafta evde kalmak belki bizim bir aile olduğumuzu hatırlamamıza sebep olabilir. Son kale aile kurumumuzu küresel emperyalizmin kıskacı altında, kapitalist düzenle İstanbul Sözleşmesi ile, feminizm vb. tehlikelerle karşı karşıya. Küresel zalimler her türlü algılarla, kanunlarla aile kurumunu yıkmak, tahrip etmek, sarsmaya çalışıyorlar. Bu vesile ile bizde, tahrip edilen, sarsılan evlerimizi Covid 19 vesilesiyle yeniden bir yuva haline getirelim inşaallah. Bağışıklık sistemini güçlendiren en kuvvetli aşı sevgidir. Biz  inananlar ölsek de ahirette kavuşacağımızı biliyoruz. Tedbiri elden bırakmaz takdire razı oluruz.  

Virüs ister kendiliğinden ortaya çıksın ister bilhassa toplumlara yayılmak istensin Küresel güçlerin dünyayı yeniden dizayn etme istekleri unutulmamalı.

Sanayi Devriminden sonra makinelerin icadı ardından daha ağır işleri makineler yapmaya başladı. Teknolojik gelişmelerden sonra insan iş gücüne ihtiyaç azaldı, neredeyse kalmadı. Özel şirketler makineleşme, robotlaşma ve yapay zekayı her yere sokabilecek hale getirdiler. 

Wendy Brown, "Bu zorunlu ilişkinin sonuna geldik; zenginlerin, çalıştırmak ya da savaştırmak için fakirlere ihtiyacı yok. Artık onların yapay zekalı robotları var'' demiştir. yine Zygmunt Bauman,"Dünya, ıskarta insan, (işsiz) tüketilmiş mal ve eşyanın çöpleri ile doldu. Modernite için, bir varlık olan insanın ıskartaya (çöpe) dönüşmesi ile eşyanın çöpe dönüşmesi aynıdır. Atık insanlar hız kesmeden çoğalıp muazzam miktarlara ulaşırken gezegendeki çöp alanları ve atığı geri dönüşüme sokacak araçlar giderek azalmakta. 'Bundan sonra gündemimiz, ‘atık insanların ve insani atıkların tasfiyesi'dir.'' şeklinde kitaplarında durumu izah etmişdir.

Prof. Noah Harari işsizlere "gereksizler'' diyor ve ''...ki; "Askeri ve ekonomik olarak vazgeçilmez olan yoksulları korumak yerine kendi çıkarları için hareket eden 20. Yüzyıl elitleri, 21. yüzyılda üçüncü sınıf insanları(gereksizleri) taşıyan vagonları tamamen geride bırakmak ve sadece birinci sınıfla geleceğe doğru ilerlemek istiyor.'', ''İşte sıradan insanlar da robot-insanların becerileri karşısında İşlevsiz kalacaklar ve Egemenler; atları attıkları gibi gereksiz insanları da bir kenara atacaklar.'' diyor.

Bugünse sadece "Çin'de 2020 yılının ilk iki ayında beş milyon insan "Covid 19 nedeniyle" işini kaybetmiş bulunmakta.

''Bu bir kehanet değil.

2-3 sene sonra yeni bir virüs salgını çıktığında ve korku ve panik her taraf yayıldığında, TV'ler sürekli ÖLÜ saymaya başladıklarında; birileri çıkıp "Sizin sürekli ateşinizi kontrol etmek ve ateşiniz yükseldiği an müdahale edip salgının yayılmasını önlemek istiyoruz. Bill GAtes ID2020 projesi çerçevesinde ateşleneni haber veren, virüsü tespit eden CHİP geliştirdi. Bunu kolunuza takıp salgını durdurun" dediğinde birileri itiraz edip kendilerine CHİP taktırmaya karşı çıkacaklar.

Ve Tvlerden ve sosyal medyadan kendilerine Chip taktırmayanların, diğerlerinin sağlığını tehdit eden, virüs salgınını yayan "sorumsuz insanlar" olduğu yaygarası koparıldığında şu an perde arkasından öfke ile dışarıda gezenleri seyredenlerin diğerlerini LİNÇ etmek için hazır olduklarını göreceğiz...''Corona salgının başladığı ilk günlerde "sokakta gezerken PAT DİYE aniden düşen, yerde titreyen, sokaklar dolusu cesedin olduğu" videolar geliyordu.

Ne oldu onlar, nereye gittiler? Kim niye onları hazırlamıştı? Kim niye onları bize göndermişti? Kim niye tüm dünyanın cep telefonlarına bu görüntüleri düşürmüştü?

Benim kafam yeterince çalışmıyor. Sadece sorular soruyor cevaplar veremiyorum.''  derken Ahmet Hakan Çakıcı'nın ciddi iddiaları var. Düşündürücü!..

Velhasıl Ülkemiz'de binlerce hane geçim sıkıntısı içindeyken bu süreç bu sorunu iyice derinleştirmektedir. On binlerce iş yeri kapatıldı.bu, yüz binlerin geçim kaynağının bitmesi demek. Hükûmetin yeni bir tedbir paketi açıklaması ve kepenk kapatan esnafımız, işsiz kalan işçilerimizin derdine derman olunmalıdır. 

 

Selam ve dua ile...