Tatar Sultanı Süyünbike Tatarların anası olarak bilinir. Nogay kabilesinden Kırım Hanı Yusuf Mirza'nın kızıdır. Kazan Hanlığı'na giderek önemli bir vazifeyi üstlenmiştir Süyünbike Hatun. İki hanlığın arasındaki husumetin düzeltilmesi için evlendirilmiştir Can Ali Han ile.

   17 yaşında iken Can Ali Han ile 1533'te evlendirilen Süyünbike Hatun'un bu evliliği hanın vefatı nedeniyle 3 yıl sürmüş, ikinci evliliğini Safa Giray Han ile yapmış 13 yıl evli kalmıştır.

    1547'de Ödemiş Giray adında bir evladı olmuş, 1549'da eşi Safa Giray Han'ın vefatıyla Kazan hansız kalmış ve sıkıntılar başlamıştır. Kazan Hanlığı'nın başında oğlu Ödemiş Giray gözükse de idare Süyünbike Hatun yönetimindedir. 

       Kazan mirzaları bu durumu kabullenmemiş, Safa Giray'ın Kırım'da bulunan büyük oğluna ulaşmak üzere Kırım Hanı Sahib Giray'a mektup yazsalarda ulaşmamış, bu mektup Rusların eline geçmiştir.

     Kazan'a göz diken Rusların başında gaddarlığı ile bilinen Korkunç İvan vardır. 14 Şubat 1550'de kuşatılan Kazan, Süyünbike Hatun ile emsaline az rastlanır bir şekilde Ruslara karşı direnmiş ve başarılı olmuşlardır. Vazgeçmeyen Ruslar 16 Mayıs 1551'de Kazanı tekrar kuşatmışlardır.

        Mücadelede kararlı olan Süyünbike Hatun'a karşı Kazan mirzaları teslim olmak niyetine girmişlerdir. Süyünbike Hatun son çare Osmanlı'dan yardim istesede giden elçi Ruslara esir düşmüş bunu üzerine Kazan Beyleri sulh için İvan'a elçi göndermişlerdir.

        Sulh için Süyünbike Hatun ve oğlunun Ruslara esir verilmesini kabul eden Kazan mirzaları bunun ne kadar büyük bir hata olduğunu 1 Ekim 1552'de şehrin işgal edilmesi ve halkın kılıçtan geçirilmesi ile anlamışlardır.

      Kadri bilinmeyen Süyünbike Hatun Kazan'dan çıkarken eşi Safa Giray'ın kabrine varmış ve şu sözleri sarf etmiştir;

   "Ey Padişahım, görüyor musun? Senin sevgili hatunun ile oğlunu düşmanlar tutsak sıfat ile alıp götürüyorlar. Niçin sen bizi yeryüzünde bıraktın da kendin yer altına gittin? Bizi Moskova Padişahına tutsaklığa veriyorlar. Benim onunla mücadele etmek için gücüm kuvvetim yetmiyor, yardımcım da yoktur. Ey Sultanım, aç bana mezarını, bu kabirde her ikimize de yer bulunsun, genç karını yanına kabul et! Hatununun sabrından başka dindekiler istifade etmesinler! Kaygılarımı kime devredeyim? Oğlum ise gençtir, babam da uzakta, karşımdaki Kazan ahalisi ise yeminlerini bozdular. Ey Padişahım, sen bana cevap vermiyorsun. Katı gönüllü askerler beni tutup almak için hazır duruyorlar. Şimdiye kadar ben bir kraliçe idim, şimdi ise kaygı dolu fakir bir cariye olacağım. Benim artık ağlayacak halim kalmadı, gözyaşlarım hep aktı bitti, gözlerim kör oldu, sesim kısıldı."

     Yine Kazan'dan ayrılırken ise yurduna dönüp şunları söylemiştir;

"Keder ve kan dolu şehir, sana kaygı ve hasret olsun. Başından tacın düştü; efendi iken köleliğe indin, şöhretin bitti, halsiz kaldın ve yere serildin. Nerede senin sultanların ve onların meclis bayramları? Nerede senin hatun ve kızlarının rahat ettiği günler? Şehrin içinden o zaman bal nehirleri akardı, şimdi ise kan su gibi akıyor, nereden bulayım sivri kanatlı, güçlü kuvvetli bir kuşu babama göndermek için?”

    Kıymeti bilinmeyen Süyünbike Hatun halkı için özgürlüğünden vazgeçmiş, esareti kabul eden koca koca Kazan beylerine rağmen mücadeleyi tercih etmiştir. Hanbike'den sonra Kazan'ın gözyaşı dinmemiş bir daha istiklali görememişlerdir. 

       Herşeye rağmen Millet olma şuurunu yitirmeyen Kazan Türkleri, Tatarların anası Süyünbike Hatun'a vefada kusur etmemişlerdir. 1554'te  Kâsım şehrinde, 38 yaşında vefat ettiği tahmin edilmektedir ve kabrinin yeri henüz bulunamamıştır...

     Bu kahraman anamız Süyünbike Hatun'u hayırla yad ediyoruz...