Baskın Oran

AKP Gn. Bşk. ve CB Erdoğan “Çözüm sürecini biz başlattık ama bunların kötü niyeti, art niyeti gizli gündemleri sonlandırdı” söylemini yine gündeme sokmuş vaziyette.

Diğer yandan geçen hafta; başka belediye tabelalarını hayatında hiç görmemiş, daha önemlisi, Lozan Md. 39/4’ü de hayatında duymamış Doğubayazıt 2. Asliye Ceza Mahkemesi, DBP parti tabelasını Türkçenin yanı sıra Kürtçe de yazdırdığı için Talha Kaya’ya 1 yıl 8 ay hapis verdi.

Ama bu pirinç daha çoook su kaldıracak; biz daha acil bir olayla uğraşalım: Kabil Havalimanı’nın korunması için Mehmetçik’in görevlendirilmesi.

***

Afganistan derken, en kısasından özet:

Bu cehennemden B. Britanya taa 1881’de, SSCB 1988’de, şimdi de ABD (ve tabii, NATO) arkasına bakmadan tüymüş.

Bu hafta başında Rusya diplomatlarını Özbekistan’a tahliye etti.     

İslamcı Taliban, "Ülkemizde kalan herhangi bir işgalci güçle, 2001'de 15 önemli alim tarafından hazırlanan fetva kapsamında ilgileneceğiz. 20 yıldır yürütülen cihat bu fetvaya dayanmaktadır" dedi.

Yine Taliban, yayınladığı 8 maddelik ihtar bildirisinde, “Bir süredir bir Türk yetkiliyle temas halindeydik ve ‘Sizin onayınız olmadan böyle tek taraflı bir karar almayacağız’ diye söz verdi” dedi. Ardından da "Türk yetkililer kararlarını bir kez daha gözden geçirip ülkemizin işgaline devam ederlerse, İslam Emirliği ve Afgan milleti dinî, vicdani ve vatani görevi gereği yirmi yıllık işgale karşı olduğu gibi onlara karşı da tavır alacaktır” diye devam etti.

Fakat bana kalırsa, Taliban’ın tehditlerinden çok, bize yaptığı şu son derece avantajlı vaat önemli: “Gelecekte ülkemizde İslam devletinin kurulmasının ardından güçlü ve olumlu ilişkilere sahip olmayı umuyoruz".

***

Bu durumda Türk dış politikası için alınacak tek rasyonel karar nedir, siz söyleyin. Ama Tek Adam Yönetimi’nin eli Afganistan’da kalmaya mahkum gözüküyor. Pentagon Sözcüsü John Kirby basın toplantısında şöyle dedi:

"Başkan [Joe Biden] Kabil'de diplomatik varlığımız olacağını vurguladı. Diplomatlarımızı ve Afganistan'da yapacakları işleri korumak için yeterli güvenlik lazım. Hâlâ detaylar üzerinde anlaşmaya çalışıyoruz; Türkiye'ye bu çabaya liderlik etmeye istekli olduğu için minnettarız".

Ve bizim başkan, daha önce nasıl Trump’a “her ihtiyaçta” telefon edip “Helo Donald!” diyebiliyor idiyse, şimdi de Biden’a “Helo Jo!” diyebilmek istiyor. İşin temeli işte bu kadar, bu kadar basit.

***

Meselenin dış politika yönü yeterince açıksa, şimdi gelelim iç hukuk yönüne. Çünkü o yön çok daha vahim.

Kaç tane Mehmetçiğin arkada ne perişan analar bırakacağı bilinmez. Fakat şuna çok dikkat: Afganistan işi Tek Adam Rejimi’ni daha da katılaşmış biçimde kalıcılaştırmak için kullanılacak. Erdoğan, nasıl Türkiye’yi kararnamelerle yönetiyorsa, Biden’a yaklaşabilmek için Mehmetçik’i mevcut yasalara göre değil, cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle bile değil, cumhurbaşkanlığı kararıyla Kabil Havalimanı’nda görevlendirmeye hazırlanıyor.

Bilgi tazeleyelim: 1982 Anayasası Md. 92 şöyle:

Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası antlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, TSK’nin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi TBMM’nindir.

TBMM tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da TSK’nin kullanılmasına karar verebilir.

Eğer diyorsanız ki, şimdiye kadar (Afganistan dahil) TSK’ye yurt dışı görev verilmesi veya bu görev süresinin uzatılması için her seferinde TBMM’ye cumhurbaşkanlığı tezkeresi yazılmış ve oradan izin alınmıştır, yanılma ihtimaliniz yüksek. Çünkü TBMM’nin Türkiye’yi 6251 s. kanunla ilk katılan ülke yaptığı İstanbul Sözleşmesi’ni CB Erdoğan tek başına iptal etti. Hem de cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bile değil, düpedüz “cumhurbaşkanlığı kararı”yla.

Üstelik, bunun tarihsel bir kökü de var. Menderes Haziran 1950’de Kore’ye asker gönderirken TBMM’den karar çıkartmaya gerek görmemişti.

(71 yılda Türkiye demokrasisinin aldığı mesafeye bakınız! 1950’de bu işin nasıl kotarıldığını hatırlamıyorsanız, şöyle: 1924 Anayasası Md. 26 “savaş ilanı” yetkisini TBMM’ye vermiş fakat yurt dışına asker göndermeyi düzenlememişti. Menderes bundan yararlandı. Savaş ilan edilmediğini, sadece Kore’deki savaşa asker gönderildiğini söyledi. İş oldu-bittiye gelmişti. Nitekim bu nedenle 1961 Anayasası Md. 66 dışarıya asker göndermeyi de düzenleyecektir.)

***

Peki şimdi CB Erdoğan ne diyebilir? Muhtemelen şunları:

1) ‘NATO bir milletlerarası antlaşmadır, ben de ona tarafım, onun katılım istediği bir durum var, katılıyorum. Zaten ben yurt dışına asker göndermiyorum. Afganistan’da NATO bağlamında zaten bulunmakta olan Türk birliğinin Kabil havalimanını koruma amacıyla kalmasına karar veriyorum sadece.’’

Oysa Afganistan’da ne NATO’su kalmış, ne NATO görevi kalmış, ABD bile kalmamış, hepsi tüymüş durumda. Tüymüş diye kusura bakmayın iki seferdir argo kullanıyorum, böylesi durumlarda vaziyeti ancak argo terimleri anlatabilir.

2) ‘Yaz gelmiştir, TBMM tatile girmektedir, Anayasa Md. 92/2’ye göre bu durumda TSK’nin kullanılmasına cumhurbaşkanı karar verebilir’.

Oysa Md. 92’nin bu ikinci fıkrası ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması halinden bahsediyor. Acaba CB Erdoğan, Türkiye’nin zaten Suriye ve Irak’tan saldırıya uğramakta olduğunu da ilave eder mi dersiniz?

3) ‘1982 Anayasası Md. 104 “[Cumhurbaşkanı] Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir” diyor.’

Diyor da, bunu yine Anayasa Md. 92 bağlamında diyor!

***

Tek Adam Yönetimi’ndeyiz. Afganistan konusunda sadece TBMM’nin yetkili olduğuna ilişkin yukarıda yazdıklarım hukuk; yani hava ile cıva. CB Erdoğan nasıl İstanbul Sözleşmesini tamamen yetkisiz olarak tek bir kararıyla iptal ettiyse, Afganistan işini de öyle kotarabilir. Bunu da Rejim’i kalıcılaştırmak için kullanacaktır. 

Önemli olan telefonda “Helo Jo!” diyebilmek ve ilaveten Afganistan’daki Batılı diplomatları korumanın fiyatı olarak Pentagon’un sunacağı “detayları” alabilmek. Detay ne demekse artık…