Büyük bütçeler ile çekilen bilim kurgu filmlerinin senaryosu gerçek oluyor. Üstelik senaryonun gerçeklik kazanacağı yer de oldukça manidar. Hz. Musa’nın asası ile inanlara yol açtığı mucizenin yeri Kızıldeniz. Hepimiz biliyoruz ki Kızıldeniz ve Hz. Musa, Yahudi inancı için oldukça önemli bir yere sahip.  İşte bu kadim bölgede tam da İsrail’e komşu bir yerde yeni bir şehir inşa ediliyor. Şehir dediysek bildiğimiz türden biraz farklı özelliklere sahip bir yerleşim yeri.

Veliaht Prens Selman bin Muhammed, 2030 vizyonunun en önemli ayağı olan Neom projesini dünyaya tanıttı. 500 milyar dolarlık dev bir bütçe ile kurulması planlanan yeni şehir projesi olan Neom’un, 26 bin 500 kilometrekare alana sahip olması hedefleniyor. Bütçesi ile dünyanın en pahalı projesi olan Neom için 2017 yılında ilk adımlar atılmış ve sözleşmeler yapılmış durumda. Bu konuda Rusya, Amerika, Japonya’dan teknolojik destek sağlanıyor. Adını İngilizce “new” (yeni) ve Arapça “müstakbel” kelimelerinin ilk harflerinden alan proje, Suudi Arabistan’ın çölde ütopik şehir projesi olarak görülüyor. Prens Selman’ın: “Neom, bu dünyada yeni bir şeyler yaratmak isteyen hayalperestlerin kenti olacak ve burada geleneksel yatırımlara yer verilmeyecek.” Sözleri projenin amacını açıklamaya yetiyor.

Ekolojik, yenilenebilir enerjinin kullanıldığı, petrol ve türevlerinden uzak, taşıt kullanımının olmadığı bir şehir projesinden bahsediliyor. Buraya kadar sorun yokmuş gibi görülse de asıl yapılmak istenen şehrin “yapay zekânın merkezi” konumunda inşa edilmesidir.  Bu yeni şehirde dünyada muadilleri görülmeyen teknolojik imkânlar kullanılacak. Robot sayısının insan sayısından daha fazla olması hedeflenen proje bir “Yeni Dünya” düzeni prototipi oluşturmasıyla dikkat çekiyor. Öyle ki hadsizce “Robotların Mekke’si” tabiri bile kullanılıyor. Yani yeni bir şehir, yeni bir oluşum, belki de yeni bir dini yorum. Bu şehirde insan gücüne çok fazla ihtiyaç duyulmayacak. Birçok işi robotlar ve yapay zekâ türevleri halledecek. Düğmeler ya da sözlü komutlar gündelik işleri halletmek için yeterli olacak. Toplumsal aktiviteler kısıtlanacak, belki de öğretim metotları kökünden değişecek. Çünkü projede hologram ile eğitim verecek öğretmen çalışmaları yer almakta. İnsan ömrünün artırılması için çalışmalar yapılıp bazı genetiklerin mutasyonu hedeflenmekte ve bunun için çalışmalar da devam etmekte. İşte bu çalışmaların sonucu olarak bu “Yeni Dünya” düzeni vatandaşları burada ikamet edecek gibi görülmekte. Yani tabi ki herkese açık bir yerleşim yerinden söz etmiyoruz. Parasal, siyasal, nüfuz yönünden imtiyazlı kişilerin barınacağı bir “Fanus Şehir”den söz ediyoruz. Şehrin inşa edileceği yerde yaşayan yerel halkla ilgili sorunlar da bunu doğrular nitelikte.

Projede pek dile getirilmeyen yerel halkın bölgelerinden uzaklaştırılacak olması hususudur. Bu sebepten projenin hayata geçirileceği bölgede yaşayan bedevi halk yerlerini satmaları için zorlanıyor. Ancak bedeviler atalarından kalma topraklarından vazgeçmek istemeyip direnince çatışmalar çıkıyor. Bu çatışmalarda öldürülen bir isim simgeleşerek dünyada özellikle aktivistlerin dikkatini çekiyor. Prensin Kızıldeniz kıyısındaki sarayının yanında toprakları olan Abdurrahim el Haviti isimli Suudi vatandaş, topraklarını satmak istememesinden dolayı öldürülüyor. Haviti’nin öldürülmeden önce sosyal medyada yayınladığı videoda “Öldürülmek ve yanıma silahlar koyularak terörist ilan edilmekten korkuyorum” sözleri durumu anlatmaya yeter. Ve tam da öldürüldükten 48 saat sonra Haviti’nin aranan bir terörist olduğu, teslim olmak istemediği için öldürüldüğü haberleri de bunu doğruluyor.

Projenin İsrail ile normalleşme politikaları gereği yapıldığını düşünenler de çoğunlukta. Prens Selman’nın Neom projesini İsrail’le normalleşme adımlarının ekonomi ayağı olarak görenler mevcut. Veliaht prens, ülke yönetimine geçtiğinden beri İsrail’le normalleşme adına ciddi adımlar atıyor. Siyaset, ekonomi, din ve medya alanlarında bu normalleşme adımlarına son dönemde hız verildiğini de görüyoruz. Suudi Arabistan’ın İsrail’le normalleşmesi ile birlikte tabi karşı taraf olarak görülen Filistin ile ilişkileri de nihayete eriyor. Öyle ki Filistinliler üzerinden karalama kampanyaları yapılarak, İsrail işgalini meşrulaştıracak propagandalar yapılıyor. Yani Suud yine bildiğimiz gibi mazluma karşı zalimin safında yer alıyor.

Aslında şöyle bir düşündüğümüz zaman dünyayı kan, gözyaşı ve zulme maruz bırakan medeniyetsiz ülkeler kendilerine kurtulacakları ümidi ile fil dişinden kuleler inşa etmekteler. Ancak bilmiyor ki bu dünya her ne yaparlarsa yapsınlar son bulacak. Nasıl ki Hz. Nuh’un isyankâr oğlu Allah’ın vaadi olan tufandan “Şu yüksek dağ beni kurtarır” ümidi ile çıktığı yerde helak olduysa, bu Allah’a şirk koşan güruh da helak olup gidecektir. Yüce Kuran: “Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın." ayeti kerimesi ve muadili birçok ayet-i kerime ile bizlere geçmiş ümmetlerin nasıl helak olduklarını ve akıbetlerini haber veriyor.

Hak yolda kaim olanlardan olabilmek temenni ile…