İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti Grup Toplantısı'nda gündemin öne çıkan meseleleri hakkında değerlendirmelerde bulundu. İYİ Parti lideri Meral Akşener, dolar kurundaki yükselişe işaret ederek, “Asrın hatası Sayın Erdoğan şimdi de şuursuzca 'Ekonominin kitabını yazdık' diyor. Ekonominin nasıl batırılacağına dair kitap yazılmamıştı, onu yazmak da sana kısmet oldu. Sen ve beceriksiz yönetiminin bu ülke tarihinde yazdığınız başka kitaplar da var.” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, ekonomiye ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirerek, “Sayın Erdoğan; asıl ahlak yoksunu; ülkenin yarısı, açlık sınırı altında yaşarken, dolar 10 lira 42 kuruş olmuşken, utanmadan, sıkılmadan, yüzü bile kızarmadan, ekonominin kitabını yazdığını söyleyebilendir.” ifadelerini kullandı.

Meral Akşener, kendisine dün kürsüden 'ahlâk yoksunu' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da cevap verdi. İYİ Parti lideri Akşener, “Sayın Erdoğan unutma bir gün hepimizin suyu ısınacak. Biz Allah'ın emri olan o güne hazırlıklıyız. Düştüğün bu durumda artık sen bizi ahlak konusunda ahkam kesecek durumda değilsin. Senin kendine hayrın yok. Elindeki patlak ampulle güneşi aydınlatmaya çalışıyorsun. Asıl ahlak yoksunu, gerçek olmadığını bile bile iftira atan troll besleyendir. Asıl ahlak yoksunu, bir yandan dindar pozları takınırken milletin hakkını, hukukunu ayaklar altına alanlardır.” diye konuştu. 

“Ülkemizde her gün yaşar olduğumuz kadın cinayetleri öfkemizi perçinlemeye devam ediyor” diye sözlerini sürdüren Meral Akşener, “Ülkemizde kadınlar öldürüleceklerini bilerek yaşıyor. Nerede, ne zaman, kim tarafından öldürüleceklerini bilerek yaşıyor. Geçtiğimiz hafta bir cani, genç bir kadını aramızdan aldı. O kadar acı ki, o psikopatla karşılaşmamış olsaydı, bir kadını öldürmek o kadar kolay olmasaydı Başak kardeşimiz aramızda olabilirdi. Herkes her şeyi biliyor ama bu cani, 28 yaşındaki evladımızın karşısına çıkana kadar parmağını oynatmıyor. Bu cani, Başak'ı savunmasız diye hedef alıyor. 'Kadın kendini savunamaz' diyor.” diye konuştu.

Meral Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Yaklaşan İYİ Parti iktidarında hiçbir kardeşin bir diğerine üstünlüğünün olmadığı, egemen ve eşit devletler olarak kalkınmanın taçlandığı Türk işbirliği meydana getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.

Öğrencilerine kavuşamayan öğretmenlerimizi de kaybediyoruz. Aslında herkes tarafından bilinen bir başka acıya daha şahit olduk. Gencecik yaşında Fedai öğretmenimizi kaybettik. Başımız sağ olsun. Fedai öğretmenimiz hayallerine kavuşabilirdi, KPSS'den aldığı puanla atanabilirdi. Maalesef onu da atanamadığı için çalıştığı inşatta elektriğe kapılarak hayatını kaybeden bir öğretmen olarak anıyoruz. Kendi kızına, oğluna, yeğenine üniversitelerde kadro açanlar siz Fedai'nin giden hayatından hiç mi sorumlu değilsiniz? Peki sen Erdoğan, bu adaletsiz düzene çanak tutarak Fedai'nin vebalini nasıl ödeyeceksin?


Son olarak geçen haftaki grup toplantımızda arkadaşlarının ilçe ziyaretlerimize gönderdiği provokatörler için söylediklerimi nedense üstüne alınmış. Kendisi bana 'ahlak yoksunu' demişti. Hızını alamayıp dün de artık suyumuzun kaynadığını söyleyip beni ve sizleri tehdit etti. Bitlere fısıldayan adamı durdurabilene aşk olsun. Bu sefer 'bayan' dememiş, 'şu kadın, bu kadın' demiş. Az da olsa ilerleme var. Hanımefendiler yavaş da olsa öğretiyoruz.

Sayın Erdoğan unutma bir gün hepimizin suyu ısınacak. Biz Allah'ın emri olan o güne hazırlıklıyız. Düştüğün bu durumda artık sen bizi ahlak konusunda ahkam kesecek durumda değilsin. Senin kendine hayrın yok. Elindeki patlak ampulle aklın sıra güneşi aydınlatmaya çalışıyorsun. Madem bizim için teneşiri hazır etmişsin, gel sen ve arkadaşlarının kardeşine birlikte bakalım.

Asıl ahlak yoksunu, gerçek olmadığını bile bile iftira atan troll besleyendir. Asıl ahlak yoksunu, bir yandan dindar pozları takınırken milletin hakkını, hukukunu ayaklar altına alanlardır. Asıl ahlak yoksunu terörist başının mektubunu okutup, kardeşini de devletin televizyonuna çıkaran sonra da önüne geleni terörist ilan edendir. Biz ahlakı şanlı ecdadımızdan öğrendik.

Sayın Erdoğan bir yandan kürsülerden ahlak tiradları atarken diğer yandan da akıl dışı teorilerini 83 milyonun rızkı ile test ediyor. Şimdiye kadar ki testler başarısız oldu. Kendisi bir kez bile 'hem ekonomiyi batırdım hem de 500 milyon dolarlık uçakla geziyorum böyle olmaz' demedi. Dolar 10.36 kuruş olsa da yandaşlarının ödemelerini yapmayı ihmal etmedi.

Asrın hatası sayın Erdoğan şimdi de şuursuzca çıkmış, 'Ekonominin kitabını yazdık' diyor. Ekonominin nasıl batırılacağına dair bir kitap yazılmamıştı onu yazmakta sana nasip oldu. Siz öyle şeylerin kitabını yazdınız ki inan kütüphanelere sığmaz ama artık devriniz bitti istesen de istemesen de milletimiz artık mutlu yarınları konuşuyor ve o güzel yarınlarda sen yoksun. Sen ve iktidarın tarih kitaplarındaki keyifsiz bir bölümden başka bir şey olmayacak, bu gerçeği artık kabul et.

Milletin kutlu iradesinden gelen, bu kesin kararı inkar ettikçe, hem kendine, hem de ülkemize zarar veriyorsun. Artık, gerçeklerle yüzleşmenin zamanı, geldi de çattı. Senin artık, Türkiye’ye verecek bir şeyin, milletimize edecek tek bir sözün bile kalmadı. 3 yılda, Türk Lirası’nı pul ettin. Faizi ve enflasyonu yeniden hortlattın. Bu saatten sonra çıkıp; “İstikrar için bana oy verin” diyecek hâlin yok. Hiçbir sözünü yerine getirmedin.

Bu saatten sonra çıkıp; 3600 ek gösterge için, EYT’lilerin dertlerini çözmek için, Öğretmen atamaları için, oy isteyecek hâlin yok. Her gün, yeni bir kadın cinayeti işleniyor. Onları koruyacak İstanbul Sözleşmesi’ni, uygulatmayı beceremediğin yetmezmiş gibi, bir de utanmadan, yırtıp attın. Bu saatten sonra çıkıp; kadınları yaşatmak için, oy isteyecek hâlin yok. Türkiye’yi, yolsuzlukta bir dünya markası yaptın. Milletin anasına sövenleri, ihale manyağı ettin. Beş para etmez adamlara, beş maaş bağladın. Bu saatten sonra çıkıp; “Yolsuzluğu bitirmek için, bana oy verin” diyecek hâlin yok. Yargının üzerine çökmek için, yapmadığın kalmadı. Memlekette, haksızlık, hukuksuzluk almış başını gidiyor. Bu saatten sonra çıkıp; “Adalet için bana oy verin.” diyecek halin de yok. İşte, tam da bu nedenle; artık milletinin karşısına çıkıp, hesap verecek yüzün olmadığı için, sıkıştıkça, dönüp bize sarıyorsun. Teşkilatların, dertli esnafın, kapısının önünden geçemediği için, bizim ziyaretlerimize, adam yolluyorsun. Ama olmuyor. Kimse bu rezilliklere prim vermiyor. İşte o nedenle, İYİ Parti, her geçen gün büyürken, sen, tıpış tıpış gidiyorsun. Ez cümle, Sayın Erdoğan; Sen artık, Türkiye’nin geleceğinde yoksun, maalesef henüz farkında değilsin…

Bizim, artık siyaseten var olmayan bir adamın, fiktif gündemleriyle, kaybedecek zamanımız yok. O, istediği kadar hedef göstersin, biz dün de korkmadık, bugün de korkmayacağız. O, istediği kadar tehdit etsin, biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. O, istediği kötülüğü yapsın, istediği hakareti etsin, istediği iftirayı atsın; biz, milletimizle buluşmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Partimizi kurduğumuz günden bu yana ısrarla Türkiye'nin büyümesi için kırsal kalkınmanın hayatı önem taşıdığını vurguluyoruz. Tarımdaki çözümlerimizi her fırsatta paylaşıyoruz. Maalesef bizim bütün uyarılarımıza rağmen çiftçimizi görmezden gelen yanlış tarım politikaları ve bakanı ülkemiz için bir kalkınma ve milli güvenlik problemi haline geldi.

Konya'nın tarım arazisine eş değer bir alanı kaybettik. Tarımdaki kadın istihdamı 4'te 1 oranında azaldı. Tarımın milli gelire katkısı düştü. Litresi 1.1 lira olan mazot 8 katına çıktı. Süt ve besi yeminin kilosu 6 katına çıktı. Bir de bütün akarsu ve derelere HES yapılmasına müsaade edildiği için çiftçimizin tarlasını sulaması baraj sahibinin insafına kaldı.

Tarım bakanı ise saçma sapan açıklamalarına devam etti. Sayın bakan daha çiftçi ile besicinin aynı şey olduğunu bilmiyor. Bilse, çiftçimize 'Kepek ekin' demezdi. Buradan kendisine sormak istiyorum ektiğiniz kepekleri ne zaman biçiyorsunuz acaba? Kepeklerinizi hasat ettiyseniz çiftçilerimize bir an önce dağıtın.

Aziz milletim şimdi biraz geriye gidelim 1913'te Mustafa Kemal Atatürk, Sofya'da, genelde diplomatik misyonun gittiği bir pastanede kahvaltı yaparken içeriye bir köylü girer. Köylü bohçasını masaya bırakır ve oturur. Bir garson gelir. Köylü süt ve kek ister. Garson ise köylüye, 'Burası senin yerin değil alamam' seni diyerek pastaneden çıkarmaya çalışır. Köylü itiraz eder. Ardından bir kaç garson daha gelerek dışarıya çıkarmaya çalışır. sonunda köylü bağırarak, 'Senin sattığın sütü ben üretiyorum. Senin sattığın pastanın, böreğin ununu ben üretiyorum. Peynirini, yoğurdunu ben üretiyorum. Sen benim ürettiklerimi bana vermiyorsun öyle mi? Hayır, çıkmıyorum. Kahvaltımı burada yapacağım' der. Herkes sus pus olur. Köylünün istedikleri getirilir, kahvaltısını yapar. Bir miktar parayı masaya fırlatır gider. Tüm bu olanları izleyen Atatürk defterine şu notu düşer: Bir gün benim köylümde bu köylü gibi olursa millet olduk demektir. O gün defterine 'Köylü milletin efendisidir' diye yazar.”

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ AKADEMİYE DÖNÜŞTÜRÜLECEK

Tarımdaki sorunlara değinen İYİ Parti lideri Meral Akşener, Atatürk Orman Çiftliği için yapılacakları sıraladı. Akşener, “Akdemiyle ilgili çalışmaları 5 yılda tamamlayıp gelecekteki gıda güvenliğini sağlayacağız. Tarımsal alanda bulunmayan büyük veri altyapısını oluşturacağız. Tarımsal büyük veriyi ilgili paydaşlara sunacağız. Tarım Bilimleri Akademisi'nde biyoçeşitlilik merkezi de yer alacak. Atatürk Orman Çiftliği bir akademi haline geldiğinde 50 milyar dolarlık küresel tarım hacminden 10 milyar dolarlık pay alacağız.” dedi.