SABIR VE İNSAN

Sabır kelime anlamı olarak güç ve dayanıklılıktır. İnsanı insan eden en güzel haslettir. Kömürün elmas olma yolculuğunda bir binektir.  

İşte yaşama maruz kalan insan hayatı boyunca hep dış tesirlerin etkisi altında baskılarla karşı karşıya gelir. Gelir ki; has kulların arasına girebilsin!

Çünkü insan olmak için bu gerekli bir şarttır.  Nasıl ki; bir buğday tanesi ekmek olana kadar çeşitli zorluklarla karşı karşıya geliyor insanında insan olması için bu tür baskılar ve zorluklarla pişmesi gerekiyor.

Bir buğday ilk olarak toprağa atılıyor yani o karanlık dünyaya terkediliyor.  Yağmur yağış fırtına hepsini kabulleniyor . Bunların etkisi ile buğday değişime uğruyor yani filizleniyor buğday olmaktan ziyade artık bir başak olmaya doğru yol alıyor. Bir halden çok olma yolunda yol alıyor. 

Bizlerde yaşamda karanlıktayım, kuyudayım diye tabir ettiğimiz zamanlar olur işte orası bizim değişim içinde bulunduğumuz  hayata yeniden filizlenerek yaşama döndüğümüz yerdir.

Sabır insanı her zaman kazanan insandır.  Egoyu eriten ve içindeki özün çıkmasına vesile olan sabırla insan içinde saklı olan insanı hayata döndürür.

Ham insanlar yani  sabırsız,  isyankar ve şükürsüz insanların hayatında bereket yoktur. Tabiri caizse hayatta bir dikili ağacı yoktur.

Sabırla yol alıp hayatın çetin şartlarına göğüs geren sabır kahramanları ise hem kendileri hemde toplum için faydalı hayırlı bir insandır.  Yüce Allah onlara şöyle seslenir;


-O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür).( Ali İmran suresi 17. Ayet )

Bu ayetin huzuru tüm kalbe sarar ve yalnız olmadığını sonsuz gücün himayesi altında olduğunu bilir sabır insanı!

Dünde sabırlı olanlar bugün mutlu olurlar.  Çünkü atalarımızdan da biliriz sabrın sonu selamettir  derler. 

Karşımıza çıkan her bir hadiseyi okuyup ona göre davranıp sabırla sonucunu Allah'dan beklemek sadece sabır kahramanlarına ait bir duygudur.  Hayat sınavını kolaylıkla vermek için sabrımızın kuvvetli olması gerekir. Sabrın kaynağı ise manevi kuvvettir.  Allah'a olan teslimiyet ve inancımız ölçüsünde sabrımızı belirleriz.  Öyleyse sabrımızı güçlendirmek için inancımızı güçlendirmek gerektiğini bir kez daha hatırlayalım.

Teslimiyet =islamiyettir,  islamiyet=huzurdur.  Eğer ki hala huzurlu değilsek,  sabrımız zayıfsa yeniden manevî dünyamıza bir bakmamız gerekiyor.  Çünkü gerçek huzur sabırla gelen yeniden inşa ettiğimiz dünyada yaşanır.

Sevgi dolu bir hafta geçirmeniz dileğiyle kıymetli okuyucular...

Aslı Soylu