Ekrem Şama'nın yazısı





Hatırlıyor musunuz, BOP çerçevesinde, “Arap Baharı” garabeti ile 2011 yılında Suriye’yi karıştırmışlardı? 
Hani bu iktidar, olayları yatıştırıp tarafları masaya çekip, barış yollarını açmak yerine, hiç de doğru olmayan, “Amerika’dan yana tavır alma” yolunu benimsemiş, tek taraflı suçlamalarla Suriye’nin karıştırılmasına seyirci kalmıştı.
Yine hatırlıyor musunuz? 2012 Yılı’nın Ocak ayında Genel Başkan Prof. Dr. Mustafa Kamalak başkanlığında bir heyet Suriye’ye giderek, Esed’i ziyaret etmiş ve şiddete karşı şiddetle değil, görüşmeler yoluyla sulhu ve sükunu sağlaması için kardeşane tavsiyelerde bulunmuştu. Aynı heyet yurda dönüşte bu iktidarın yetkililerine intibalarını aktararak, bu barışçı girişime destek olmalarını ve arabuluculuk etmelerini tavsiye etmişti.
Bu kardeşane yapılan, doğru ve gerekli tavsiyeleri bu iktidar kale bile almadığı gibi, Saadet Partisi’ni “düşmanla işbirliği yapmak” ve “Esetçilik” isnatları ile suçlamış, bunu yandaş medya ile de köpürttürerek kamuoyunda itibar kaybetmesini sağlamak istemişti. 
Saadet Partisi ve Genel Başkan Sayın Prof. Dr. Mustafa Kamalak’ın, iktidara “bir demet gül” göndermek kabilinden bu doğru ve gerekli tavsiyelerine karşılık, “taş atarak” cevap verme kabilinden yapılan isnat ve ithamlar için küsmediğini, darılmadığını, kardeşlik hukukunu gözeterek atılacak yanlış adımları düzeltmek için gayret etmeye devam ettiğini kamuoyu pek bilmez.
Demek istediğimiz şudur:
2014 yılında Amerika ile yapılan görüşmelerde Suriyeli rejim ve Esed muhaliflerinin Eğit-Donat programları ile Türkiye tarafından eğitilip silahlandırılması müzakere edilmeye başlanmıştı. 
Saadet Partisi, buna tepkisini her platformda dile getirdiği gibi, arşivlerin gösterdiğine göre, 2015 Yılı başlarında başlayacak olan bu Eğit-Donat uygulamasının vahim bir hata olacağını, aylar öncesinden bir mektupla Sayın Cumhurbaşkanına bildirmeyi de bir “kardeşlik görevi” kabul etmiş.
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr.Mustafa Kamalak imzasıyla 14 Ekim 2014 tarihinde gönderilen bu mektupta, Sayın Cumhurbaşkanı’na yurt ve dünya sorunları hakkında görüşler ve tavsiyeler sıralandığı gibi, bu Eğit-Donat konusu ile ilgili yanlışlar da vurgulanmış. Şöyle denilmiş:
“Sayın Cumhurbaşkanım, kısaca ‘Eğit-Donat’ olarak dile getirilen, Türkiye’nin ABD ile bir olup, ‘Suriyeli ılımlı muhalifleri Türkiye’de eğitip donatması’ üzerine, kurulacak bir strateji çok tehlikeli ve yanlış olacaktır. 
Özellikle ifade edelim ki, ABD için siyasi rejimlerin ve yönetim biçimlerinin hiçbir önemi yoktur.  ABD için önemli olan kendisine bağlı olan yönetimlerin iş başına gelmeleridir. 
Sayın Cumhurbaşkanım, böyle bir durumda komşudaki yangının bize de sıçrama ihtimali vardır. En azından o yangının kokusu, kül ve dumanları bizi de etkiler. Çok daha önemlisi; Türkiye’nin ABD ile bir olup Suriyeli muhalifleri eğitip donatması, Suriye’nin de, başka bir devletle bir olup, Türkiyeli muhalifleri eğitip donatma hakkını kendinde görmesine sebep olacaktır.”
Maalesef ifade edelim ki, bu tavsiyeler de öncekiler gibi hiç ama hiç dikkate alınmamış. 2015 Yılı başlarında “Eğit-Donat” programı ile Suriyeli muhalifler bu iktidar tarafından eğitilip silahlandırılmıştır.
Bugün artık herkes tarafından da kabul gördüğüne göre, Suriye yönetimine karşı hasmane hareketler ve Eğit-Donat garabeti çok büyük bir yanlış olmuştur.
Mektupta dikkat çekildiği gibi, bu yanlış uygulama bugün tehlikeli sonuçlar doğurmaya başladı. Bu iktidarın Saadet Partisi’nin tavsiye ve temennilerini elinin tersiyle iterek büyük bir inatla yaptığı bu yanlışların vahim sonuçları devletimize ve yurdumuza karşı yönelmiş durumdadır. Eğit-Donat ile yapılanın belki bin misli beteri, bize karşı ABD tarafından uygulanmaya başlandı.  ABD, bir kısmının Suriyeli, bir kısmının Türkiye’den giden, nihayet bir kısmının da Kuzey Irak’tan Suriye’ye geçen teröristleri onbinlerce TIR dolusu silahla “donatmış”, kendi ifadesine göre de 40 bin kişiyi bu kapsamda “eğitime” almıştır.
İktidar nihayet, Saadet’in ilk önerisi olan Esed yönetimi ile beraber çalışma tavsiyesini, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ifadesi ile “Ba’de harab il-Basra” mümkün olduğunu açıklamak durumuna gelmiştir.
Gelmiştir ama, 8 yılda 1 milyon Suriyeli kardeşimizin katledilmesinden, 10 milyonunun da mülteci durumuna düşmesinden sonra. Aileler dağılmış, tarihi miras olan şehirler yakılıp yıkılmış, yüzbinlerce çocuk anasız, babasız, yuvasız kalmış, soygunun, vurgunun tecavüzün  haddi hesabı yapılamaz duıruma gelmiştir. 
Şimdi de Eğit-Donat garabeti ile yapılan hataların vahim sonuçları olarak önümüze konulan onbinlerce TIR dolusu silahla “donatılmış” 40 bin kişilik “eğitilmiş” bir birlik ile karşı karşıya bırakılıyoruz. 
Bu şu demektir:
Saadet Partisi’nin mektupta tehlikelerine dikkat çektiği, “Eğit-Donat” bumerangını fırlatan iktidar, bu bumerangın büyüyerek ve keskinleşerek üzerimize doğru geri geldiğini fark etmiş, yaptığı bu vahim hatayı belki anlamıştır. 
Kardeşane uyarıları elinin tersiyle iterek, kamil manada istişare etmeden, adeta inat edercesine, alel acele alınan bu tür kararların maalesef nerelere vardığını hep beraber izliyoruz.
Bari, devletin maalesef “beka” sorununun konuşulduğu bu safhada Milli Görüş’ün önerileri dinlense ve gereği yapılsa!
 
FERYAT FİGAN
Hani kardeş kardeşi vursun diye,
Eğitip vermiştin ya silahları;
Feryatlar yayıldı her bir vadiye,
Şimdi silebilirsen sil ahları!
Ekrem Şama