Müslüman neslimizin canı, namusu, aklı ve düşünceleri zehirleniyor. Bu bir acil durum çağrısıdır! Bir çığlıktır! Öyle bir dönem yaşıyoruzki, kâfirin planı müslümanların eliyle acımasızca işliyor. Bedenen sağ ve özgür bırakılan ama ruhen, kalben ve fikren öldürülen, esir edilen yığınlar halinde gençlerimiz var ve ülkemizin her şehrinde görmekteyiz bu acı tabloyu.

Toplumun bugün geldiği durumu ve ileride kuvvetle muhtemel gelecek olan acı âkıbete farkındalık oluşturmak adına gazetemizin aldığı karar üzerine bu haftaki sayımızda yazar kadrosunun tamamı veya büyük bir kısmı olarak bu konuyu ele almanın çok elzem bir hâl aldığı ve bir gereklilik olduğu kanaatine vardık. Gayret bizden, takdir ve tevfik Allah’tan…

Gençlerin içler acısı halini Gazetemizin bu sayısında birçok yazıda istatistikler ve bazı haberler ile gözler önüne sermeye çalışacağız…

Genelde insanlığının, özelde ise Müslüman Türkiye toplumunun batı medeniyetinin etkisi altında kalmasıyla birlikte içinden çıkılmaz bir yozlaşmayla karşı karşıya kalındı. Bundan en ciddi şekilde etkilenen genç kuşağımız ise nefsinin esir olmuş, adeta büyük bir girdabın içinde bocalayıp durmaktadır.

Bu gidiş toplumsal bir çöküşün habercisidir.

İşte 17 yaşındaki bir gencin günümüz gençliğinin hal-i pürmelalini kendi ağzından tarif ettiği sözleri:

“Annem, babam bana maddî olarak her şeyi sağladılar. Hatta babamın arabasıyla istediğim zaman çıkma hakkım bile var ama bu yeterli değil. Alabildiğine bağımsız yaşamak istiyorum. Hayatta hiçbir şey bana mutluluk vermiyor. Dünyadaki her şey çok maddî ve adi, hayatta hiç zevkim kalmadı. Arabayla hızlı gitmek bana haz veriyor. Gelecek için hiç ümitli değilim. Hayat bana ne verecek? Zaten bence hayat otuz yaşında biter. Ancak büyük maddî imkânlar bana mutluluk verebilir. Hiç kanaatkâr değilim. Şimdilik tek amacım çok lüks bir arabam olması. Arkadaşlarla değişik şekillerde vakit geçiriyoruz. Tabii, içki ve uyuşturucu da var. Kendimi bir boşlukta hissediyorum. Sıkıldığım zamanlar sırf kendimi aldatmak için arkadaşlarla birlikte oluyoruz. Babamdan ve annemden aldığım para yetersiz kalırsa ya da para çalamazsam, çaldıklarımı satamazsam, hem para bulmak, hem de serüven yaşamak için kalabalık mağazalarda, süpermarketlerde alış veriş yapanların çantasından cüzdan yürütüyoruz” vs…

Gençlerin nasıl bir boşlukta olduğunu anlayabilmek için bir genç kardeşimizin bu cümleleri yeterlidir sanırım.

Bazı istatistikler:

Ülkemizde suçların yaklaşık olarak yarısını, 25 yaşın altındaki çocuklar ve gençler işlemekte. İleri yaşlarda suç işleyenlerin de yüzde doksanının çocukluk ve gençlik çağında uyuşturucu kullandıkları ve suç işledikleri saptanmış bir gerçek. Türkiye genelinde UPSAM tarafından liseli gençlere yapılan bir anket ten çıkan sonuçlar şöyle:

Lise çağındaki gençlerin %22’sinin anne ve babası ayrı yaşıyor

Gençlerin %26’sından fazlası bir çeteye üye

Liseye giden kızlarda dâhil her üç gençten birisi günde 1 paket ve daha fazla sigara içiyor,

%66’sı hayatında bir kez de olsa alkol kullanmış

Uyuşturucu kullananların oranı %26

%11’i intihar etmeyi denemiş

%80’i uzun zamandır hiç kitap okumamış…

İşte gençliğin halini gösteren bazı haber örnekleri:

”Antalya’da, otomobilde uyuşturucu kullanan gençler, yoğun trafikte zikzak yapınca 4 aracın karıştığı zincirleme kazaya neden oldu. Araçtaki 4 genç gözaltına alındı.”

“Taksici sevgilisiyle birlikte öldürdüğü annesinin cesedini tiner döküp yakan 16 yaşındaki genç kızın ifadesi tüyler ürpertti. Genç kız, annesinin sevgilisinin kendisine tecavüz ettiğini, buna ses çıkarmadığı için de annesini öldürdüğünü söyledi.”

”KOCAELİ’nin Gölcük ilçesinde, devriye görevinde bulunan jandarma ekibi ormanlık alanda aldıkları uyuşturucunun etkisiyle iki genci ölmek üzereyken buldu.”

”Taksim’de bir altgeçitte uyuşturucu maddenin etkisiyle kendinden geçen 3 gencin hali yürekleri sızlattı. Otobüs bekleyen vatandaşlar kaldırımda sızan gençlerin arasından geçerek yollarına devam etti.”

“Adana’da Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) girmesini istemeyen annesini uyurken tabancayla öldüren 11 yaşındaki kız çocuğu cinayetin işlendiği gün, polis tarafından SBS sınavına götürüldü” vs…

Bu örneklerin yaşanan binlercesinin içinden sadece birkaç tanesi olduğunu pek tabii bilirsiniz.

Son 10 yılda tam bir suç patlaması yaşandı.

TÜİK’İN 2009-2019 arasındaki verilerine göre. 10 yılda cinayet suçu 6 kat, cinsel suçlar 10 kat, hırsızlık 7 kat, uyuşturucu suçları ise 11 kat artış gösterdi. 2019 yılında cezaevine giren insanların sayısı ise 281 bin 605 oldu.

Dolandırıcılık, Askerî Ceza Kanunu ve İcra İflas Kanunu’na muhalefetten bazı suçlarda azalma olsada hırsızlık, cinsel suçlar ve uyuşturucu alanında işlenen suçlarda görülmemiş artış yaşandı.

Bugün zina kanunen serbest ve devlet himayesi altındadır,

Zina ve zinanın çeşitleri ço­ğalmış durumdadır

Bugün kumar, devlete ait olan Milli Pi­yango İdaresi tarafından oynatılıyor

Bugün ülkemizde faiz devletin izniyle serbest’tir…

Şu anda yaşanan bütün olumsuzluklar, insanlığa sınırsız özgürlük vaadeden cahiliye hayatının tezahürüdür. Kur’an’ın ifadesiyle “İnsan başıboş bir varlık” değildir. Allah Azze ve Celle gönderdiği kitabı ve Rasulü ile insanın şahsi, ailevi ve toplumsal hayatını düzene koyar. Uluslararası ilişkile­ri düzenleyecek yasalar gönderir. Çünkü bü­tün dünya O’nundur. Şahsiyetli, karakterli ve “Ahsen’i takvîm” bir insan modeli nasıl meydana gelir en iyi bilen Allah’tır, çünkü insanı yaratan O’dur. İn­sanoğlu ise Allah’ı ve kanunlarını kendi hayatın­dan uzaklaştırmak ve özgür olmak istemektedir. Fakat Allah’a karşı özgür olmaya kalkışan insan, hayvanların dahi yapmadığı şeyleri yapmakta ve sonucunda cahiliye hayatına dûçar olmaktadır.

Bu durumdan kurtulmanın yegane yolu, her meselede cahiliye adetlerini terk et­miş, İslam’ın hükmünü ve kültürünü kabul etmiş olan yeni nesiller meydana getirmektir. Böyle bir insan modeli meydana getirmeliyiz.

Bugünün en önemli sorunu ideoloji­lerdir.

İçinde bulunduğumuz bu kötü halden kurtulmanın tek çaresi insanoğluna alabildiğine sınırsız bir özgürlük vaad eden bu bozuk medeniyetin peşini bırakmak ve kendi medeniyetimize dönmektir…

Velhasıl bütün suçlu Batı medeniyeti ve toplumu Batı medeniyetinin kucağına iten, onların hayat tarzını kolaylaştıran genç kuşağın önüne yaldızlı cümlelerle sunan yöneticilerdir.

Batı medeniyetinin topluma vereceği ahlaksızlıktan başka bir şey yoktur. Toplumun yeni bir medeniyete ihtiyacı vardır. Kutsalı olan, kutsal emirler ile hareket eden, emir ve yasaklar koyan yepyeni bir medeniyete.

Hiçbir kutsalı olmayan topluma alabildiğine özgürlük vaad eden bir medeniyetin toplumu getirebileceği nokta uçurumun kenarından başka bir yer değildir…

genel anlamda kalbin de temiz bir toplum barındıran her kişiye özelde ise Yöneticilere söyleyeceğim şudur ki; Her ne pahasına olursa olsun kim ne derse desin toplumun ahlakını koruyun, korumak için kanunlar çıkarın. Bu bataklığa sürecek ulan içki kumar zina uyuşturucu ve benzeri uygulamaları ortadan kaldırın. Gerekirse bu yolda bütün dünyayı karşımıza alalım, Ancak hak katına dimdik çıkalım.

Allah cc “İçinizden cumartesi yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. Bu sebeple onlara ‘aşağılık maymunlar olun!’ demiştik. Bunu yaptık ki, hem orada olanlar ve olmayanlar için caydırıcı bir ceza, hem de sakınanlar için bir öğüt olsun” buyurmaktadır. Günahlarla yoğrulmuş bu hayat tarzının yaygınlaşması, halkın bu duruma tepkisiz kalması, Allah muhafaza gelecek musibetlere de davetiye çıkarmaktadır.

Hasan El Benna’nın telaşını ve kaygıyla söylediği söz ne kadar da kıymetlidir: “İşimiz çok, vaktimiz az!”...

Bir acil durum çağrısıdır yaptığım! Bir feryattır bu!