Özellikle salgın sürecinde daha iyi anladığımız gibi buğday hem bizim ülkemiz için hem de tüm milletler için stratejik bir üründür. Pazarı durumunda olduğumuz Rusya'nın Korona sürecinde ihracatını ilk durdurduğu ve üretimi için yatırıma başladığı ürünün buğday olduğunu bilmekteyiz.

Buğdayın gen merkezinin Anadolu olmasına rağmen ülkemiz, uzun yıllardan beri çok ciddi rakamlarda buğday ithalatı yapmaktadır. Ülkemizin buğday ithalatında son zamanlarda en çok arttığı ülke ise Yunanistan’dır. Toplam tarım arazisi 2,3 milyon hektar olan Yunanistan, 23 milyon hektar tarım arazisi olan Türkiye'ye buğday ihracatını 2015'ten beri her yıl artırmaktadır. Hükümet ve bakanlık yetkilileri tarafından da kamuoyuna “yetiştirdiğimiz buğdayın bize yettiğini ancak makarna ve un ihraç etmek için buğday ithal edildiği” söylenmektedir. Üstelik ülkemizde bir karış toprağın bile boş kalmadığını ve çiftçimizin buğday yerine farklı ürünler ekmeyi tercih ettiğini ifade edilmektedir. Aynı zamanda buğdayı üretebileceğimiz alan belli olduğunu ve şayet buğday üretirsek diğer ürünleri ithal etmek zorunda kalacağımız söylenmektedir. Ancak Türkiye'de 4 milyon hektar tarım arazisi değerlendirilmemekle beraber ithal ettiğimiz ürünleri iç tüketimde de kullanmaktayız.

Bu bağlamda;

1. Buğday ekilen arazi alanları niçin gerilemektedir? Gelir getirmediği için alternatif ürünlere yönelen çiftçinin buğdaydan kazanması için bir politikanız var mıdır? Varsa açıklar mısınız? 2. Türkiye'de boş olan tarım arazisini verimli kullanmak için bir politikanız var mıdır? Aynı zamanda tarım yapılan mevcut arazilerde verimliliği artırmak için hangi çalışmaları yapmaktasınız?

3. Buğday üretimini artırıcı ve ithalatı kısıcı politikayı tercih etmemenizin nedenleri nelerdir?

4. Yaşadığımız salgın süreci gibi olağanüstü durumlar için gıda tedariki hususunda bir politikanız var mıdır?