Oruç ve Ramazan Ayı, Biyo-Psiko-Sosyal Bir Varlık olan İnsanın ve Toplumun Ruh dünyasını Nasıl Etkiliyor?

Oruç tutmanın insanın biyo-psiko-sosyal  yapısı üzerine nasıl bir etki yaptığını gösteren yeterli çalışmalar yeterli derecede bulunmamakla birlikte aslında çok araştırmaya değer bir konu olabilir. Biyo-psiko-sosyal bir varlık olan insan üzerine Ramazan ayının etkilerini değerlendirirken her üç yönden (yani biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan) konuyu ele almak daha faydalı ve güzel olacaktır. MyLife Psikolojik Danışmanlık Müdürü Prof. Dr. Ekrem Çulfa, ramazan ayında psikolojik değişimleri anlattı.

Muhtemelen oruç tutulduğunda vücudun aç ve susuz kalması sonucu bir stres cevabı oluşmaktadır. Bu durumda oruç tutan bir kişi farkında olmadan strese karşı bir egzersiz yapıyor olabilir. Oruç tutmakta bizi strese karşı daha dayanıklı yapıyor olabilir. Genelde stresli ve asabi olan kişilerin ilk günler dışında ramazan ayında daha sakin olduğunu gözlemliyoruz. Benzer şekilde gerilimini azaltmak için düzenli alkol alan bireylerin oruç tuttuğu dönemde alkolü bırakabildiğini biliyoruz.

Orucun, manevi huzur, sabredebilme, manevi açıdan mükâfatlandırılacağına inanma gibi ödüllendirici bir yönü vardır. Bu sebeple orucun, depresif şikâyetleri, kaygı-endişe hallerini ve madde kullanım bozukluğunu bir şekilde azalttığı söylenebilir. Ayrıca, Ramazan ayında suç oranlarının düşmesi ve intihar olaylarında azalma bilgilerimiz arasındadır.

Sahura Kalkmak Depresyona Karşı Koruyucudur

Sahur için gece kalkılması ile depresyon tedavisinde uygulanan uyku deprivasyonu (uyku yoksunluğu) metodu benzerlik göstermektedir. Bu bağlamda sahura kalkma depresyona karşı koruyucu bir etki olarak ele alınabilir.

Oruç Dürtü Denetimine Olumlu Etki Yapar

Oruç tutan kişi açlık, saldırganlık gibi dürtülerini kontrol etme egzersizleri yapmış olur. Dolayısıyla dürtü denetimine olumlu katkı yaptığı çıkarımı yapılabilir. Ancak psikiyatrik bir bozukluk olan dürtü kontrol bozukluklarına karşı nasıl etki ettiği daha fazla araştırılması gereken bir konudur. İnsanın bir inancının olması hayata ve hatta ölüme derin bir anlam bulmasına vesile olur. İnanca ve dine yönelik eylemler hem birey hem de toplum ruh sağlığı açısından cezbedici olduğundan insanlığın en büyük ruhsal yönelimlerinden biri haline gelmiştir.

Oruç Empati Yeteneğini Geliştirir

Gün içinde açlık gibi duyguların deneyimlenmesi ile Ramazan ayı dışında da açlık ile mücadele eden insanların ne hissettikleri anlaşılmaktadır. Bu durum bir bakıma empati yeteneğini (başkasının bakış açısı ve hisleri ile ilgili ince sinyalleri algılama becerisi) kazandıran bir eğitim olmaktadır. Sosyal yapıda kişiler arası kopukluğun, bencilliğin (narsistik tutum) ve “bana ne”ci zihniyetin önüne geçilmektedir.

İftar, teravih gibi ibadetler sosyalleşmeye yol açmaktadır. Sadaka, zekât gibi ibadetler ise sosyal yardımlaşmayı sağlamaktadır.

Ramazan ayında ibadet olarak yaptığımız her davranışın manevi yönden olduğu kadar bireyin ve toplumun biyopsikososyal yönüne de birçok faydası olduğu açıktır. Bu tespitler gerek seanslara gelen danışanlarımın ve kişisel kanaatlerim olmakla beraber daha sonra yapılacak araştırmalarla orucun insan biyolojisine ve psikolojisine hem de toplum sosyolojisine etkileri bilimsel olarak araştırılması gereken konulardır.