İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı bütün İslam aleminin sevinçle ve coşkuyla beklediği mübarek bir aydır. Çünkü bu mübarek ayda insanları karanlıklardan nura, hüküm ve hikmet sahibi Rabbimiz’in yoluna çıkaran, Kuran-ı Kerim indirilmiştir. Bu mübarek ayda farz kılınmış olan oruç ibadeti Müslümanlar için Yüce Allah’ın sonsuz rahmetini andıkları bir şükür vesilesidir. Müslümanlar için fiziksel ve manevi anlamda bir nimet, şifa, rahmet, mağfiret, arınma ve bereket ayıdır.

 

Tüm Müslümanlar, Rabbimiz`in rızasını kazanmak için oruç ibadetini yerine getirirler. Ancak orucun Yüce Allah’ın rızasını kazanmanın yanında insan bedenine de birçok faydası vardır. Öncelikle oruç organların dinlenme zamanıdır. Örneğin oruç sırasında sindirime ayrılan zaman azalır, mide uzun süre dinlenir, bu şekilde mide içindeki epitel doku baştan sona yenilenebilir ve yılın geri kalan kısmında mide sağlıklı olarak çalışır. Oruç, durmaksızın çalışan karaciğerin 6 saat veya daha uzun bir süre dinlenmesine olanak sağlar. İnsan uyurken bile aktif olan karaciğerin dinlenmesi gibi bir durum normalde insanların hayatında hemen hemen hiç olmamasına rağmen, Allah oruç tutarken böyle bir nimet yaratır. Kan hacminde bir düşüş yaşandığı için insanın kalbi ve kalbi besleyen ana damarlarda yenilenme olur. Oruç tutmak hücrelerin yenilenmesini sağladığı için bedenimizi ve zihnimizi daha sağlıklı hale getirir ve yaşlanmayı geciktirir. Ayrıca obezite, yağlanma, kolesterol, kalp ve damar hastalıklarından korunmaya katkı sağlar. Vücudun zararlı toksinlerden arınmasına da yardımcı olur. Oruç tutarken yağ enzimleri harekete geçer ve spor yapılıyormuş gibi daha çabuk ve hızlı yağ yakımı sürecine girilir. 30 gün sonra da bu periyoda alışan vücut oruç tutulmasa bile hızlı yağ yakımı etkisini uzun süre devam ettirir. Kişi normal günde bilinçsiz bir şekilde sürekli yeme eyleminde bulunduğu için, vücudun dengesi bozulur. Oruç tutan kişi belirli saatlerde yemek yediğinden bağışıklık sisteminin gereksiz çalışması engellenir ve bağışıklık sisteminin yenilenmesine katkı sağlanır. Vücut başka metabolik faaliyetlerle uğraşmadığı için kendini denetler, kanser gibi zararlı hücre oluşumlarını başlangıç aşamasında tespit ederek etkisiz hale getirir.

Tüm ibadetler gibi oruç tutmak Müslümanların manevi derinliğini de artırır. Bu ibadet inananların, birbirlerinin, Rabbimiz`e olan samimi imanlarına, sadakatlerine, sabırlarına ve içten çabalarına şahit olmalarına vesile olduğundan kardeşliklerini kuvvetlendirir ve birbirlerine karşı olan sevgi ve merhamet duygularını daha da pekiştirir. Müslümanlar sahip oldukları bu kardeşlik anlayışı içerisinde birbirlerine sıkıntı verecek her türlü etkiyi ortadan kaldırmaya, ferahlık, rahatlık ve huzur sağlayıcı ortamlar oluşturmaya çalışırlar. Diğer mümin kardeşlerinin de kendileri gibi Yüce Allah`ın hoşnutluğunu arayan aciz kullar olduklarını bilirler. Bundan dolayı kalplerinde müminlere karşı duydukları kardeşlik duyguları, birlik ve beraberlik anlayışları giderek daha da güçlenir.

Müslümanlar orucun farz kılındığı vakitler boyunca yemeyip içmedikleri gibi, kötü ahlaktan, örneğin yalan söylemekten, gıybet yapmaktan, kötü söz söylemekten, insanları kırıp üzmekten, olaylar karşısında öfkeye kapılmaktan kaçınır, güzel bir ahlak göstermeye çalışırlar. Açlığı ve susuzluğu tefekkür eder, aç ve fakir insanların yardıma muhtaç olduklarını hatırlar, sahip oldukları imkanlar dahilinde muhtaç olan insanlara yardım etmenin önemini idrak eder, maddi düzeyleri ne olursa olsun infak etmeye ve zor durumda olan insanlara yardım etmeye yönelirler. Nefislerinin değil, vicdanlarının sesine uydukları için Kuran ahlakını yaşama konusunda sürekli olarak kendilerini geliştirirler.

 

Takva sahibi, Rabbimiz`den derin bir saygı ile korkan bir Müslüman, oruç ibadetini sergilerken gösterdiği tavrı hayatının her anında yaşar. Tüm hayatı boyunca Kuran`ın tüm hükümlerini eksiksiz yerine getirir, hayatının her anında Allah’ın beğeneceği ahlakı yaşamaya gayret eder. Bunun, Allah'ın razı olacağı bir davranış olacağı unutulmamalıdır. Aksi bir tavır, yani sadece Ramazan ayında ibadet edip, dua edip, Allah'ı zikredip, bu mübarek aydan sonra Kuran ahlakından uzaklaşmak Allah'ın insanları men ettiği bir davranış biçimidir. selam ve dua ile mevlaya emanet olunuz.