Ey inananlar, alkollü içki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz. (Maide 90).

Aslında bu son bir aydır herkes yılbaşı ve milli piyangodan bahsediyor. Bu kadar konuşma bu kadar bilgi, bu kadar ayet ve hadisler, sohbetler bir kulağımızdan girip diğerinden çıkıyor. 

Zengin olmaya ne kadar meraklıymışız bunu gün geçtikçe daha iyi anlıyorum. Maddiyat hayatımızın merkezine oturmuş durumda. Para olsun da nasıl ve neyle olduğu önemli değil.

Dünya yaratıldıktan sonra peygamberimize kadar gelen bütün dinler ve bütün peygamberlerin getirdiği yasaklardan biri kumardır. 

Şöyle dönüp baktığımızda gözümüze küçük gibi görünen meblağlarla oynan bahisler ve yine küçük paralarla alınan piyango biletleri, spor toto, loto kuponları Türkiye’de hayatımızın merkezine oturmuş olan zenginlik hedefinin bir sonucudur.

Bunların devlet eliyle oynanması ise cabası. Müslüman bir ülkede bu tip işlerin biz bunların toplam adına kumar diyoruz ne işi var

Kahvehanelerde Kumar oynamak ne kadar haramsa bu işlerde o kadar haram.

Neden bakmıyoruz hayatımızın geçmişine ve geleceğine. Bize o kadar çok örnekler var ki. 

Zenginliğin biz Müslümanları kurtarmayacağını. Hele ki haram yolla kazanılmış paraların sadece cehenneme odun olarak kendimizi hazırladığımızı neden görmeyiz. Bu kadar zor mu bu. 

Sadece şunu görmeliyiz. Zengin olup ölen yok mu? Zenginler ölmüyor mu? Tabi ki ölüyor. Fakirde ölüyor. Peki, aradaki fark nedir sizce. Yani paran, malın mülkün varsa ölüyorsun. Hiçbir şeyin yoksa, sokaklarda kalıyor, yiyecek ve içeceği bile bulamıyorsan yine ölüyorsun. 

Peki, ölmüş bu dünyada işi bitmiş kişiler mezarlık dediğimiz kabristanlara gömülüyor. Bu mezarlıklarda kabirlerde kimler yatıyor biliyor muyuz. Kabir taşlarında bu kişilerin sadece isimleri ve merhum veya merhume yazar. Fakir zengin kabristanları ayrımı? Hiç diyor muyuz zenginleri farklı bir kabristana defnedelim diye. Böyle bir şey söz konusu olabilir mi acaba.

 Hep derim kefenin cebi yoktur. Yaşın kaç olursa olsun, maddi durumun ne olursa olsun, künyen, kariyerin ne olursa olsun toprağın altı, zamanı gelince bizi bekliyor. Bu zaman gelmeden önce lütfen kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünelim. Öldüğümüzde dünyadaki mal varlıklarıyla mı muamele edilecek bizlere. Bizi dünyaya bağlayan mal mülk hırsına bürüyen sebep nedir acaba. 

Bir an sadece biran öldüğümüzü ve kabirde üzerimize toprak atıldığını düşünelim. Peygamberimiz ne buyuruyor “ölmeden önce ölünüz ve hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin” 

Müslümanların ve tüm dünyanın Başında bu kadar problem varken hala derdimiz nedir. Bu kadar uyarı bu kadar ikaz ile hala doğruyu bulmak için çaba sarf etmeyecek miyiz? 

Rabbimizin bizden istediği sadece doğruluk. Bu doğruluk zaten bize her imkânı sağlayacaktır.

Başkasının malında mülkünde gözü olan, başkasının varlığı ile böbürlenen kişilerden uzak durmak kendimizi koruma altına almaktır. Sadece kendimizi değil ailemizi ve yakınlarımızı da korumaya almaktır.

Dünyadan vazgeçelim demiyorum ama bu dengeyi ne zaman kuracağız, kendimizi gerçek hayata nasıl hazırlayacağız bunu düşünelim ve ona göre yaşayalım diyorum.

Belki de alıştık bu tip yazılara, söylemlere ama bazen insan öyle bir yerde öyle bir şeyle karşılaşır ki kafası dank eder ve ben ne yapıyorum der. Aklımızı başımıza ne getirir, zaman, nerde buna ne sebep olur bilmiyorum ama.

Hayatımızı oldu bittiye getirmeyelim ve ömrümüzün kıymetini bilelim. Ecel başa gelmeden önce kendimizi gerçek hayata hazır edebilmek umuduyla. 

SELAMETTE OLUN SELAMETLE KALIN

SABRİYE TÜRKMEN KAYA