Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki Teksas lobisi ve İbrahim Kalını Saray'a kim soktu?

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, bugünkü köşesinde kaleme aldığı yazısında oldukca iddialı bir başlık kullandı ve ''Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki Teksas lobisi'' başlıklı yazısında  Merve Kavakçı konusunu ele alan star yazarı Ardan Zentürk'ün konuyu ilişkin değerlendirmesini öne çıkardı ve  ''Merve Kavakçı hakkında çok şey söylendi. Ama beni en heyecanlandıran tanımı Star gazetesi yazarı Ardan Zentürk yaptı. “Pensilvanya’nın yerini almaya çalışan, ne bileyim, bir Teksas lobisi varsa, dik durun” diyen Zentürk’ün “Teksas lobisi” ifadesi Kavakçılar’ı anlatmak için kullanılıyordu''. dedi.

Konuyu detaylandıran Terkoğlu, ''Söylemiştim; Merve Kavakçı’nın babası Yusuf Ziya Kavakçı, Kuzey Teksas İslam Derneği kurucusuydu, Dallas Merkez Camii’nde imamlık yapıyordu. 2007 yılında Teksas Senatosu’nun Genel Kurulu’nu dua ile açmıştı. 
O günden dikkatimi çeken bir nokta var. Kavakçı duaya “Praise be to Allah” diye başlamıştı. Fatiha suresini önce İngilizce okumuştu. Türkiye’de Türkçe ibadeti kavga dövüş tartışanlar, ABD Senatosu’nda İngilizce ayet okuyabiliyordu. Oysa, 22 Ocak 1932’de Yerebatan Camii’ni dolduran kalabalığa, “Müşfik ve Rahim olan Allah’ın ismiyle” diye Türkçe besmele çekerek Yasin suresini rast makamında okuyan Hafız Yaşar Okur’a ne kadar kızmışlardı. Tesadüf mü, o gün camide dinleyenler arasında yine çok kızdıkları Andımız’ın yazarı Reşit Galip de vardı. 
Neyse, biz Teksas’a dönelim...''

Yazının devamında Saray'daki teksas sorusuna tekrar dönerek şu soru ile konusuna devam etmeye çalışan Terkoğlu, neden ''Teksas lobisi'' sorusu ile Kavakçı sülalesinin yollarının hep Teksas'tan geçtiğini iddia ederek şunları yazmış,; ''Yalnız, Baba Kavakçı değil, neredeyse tüm Kavakçılar’ın yolu Teksas’tan geçiyor. Merve ve Ravza Kavakçı kardeşler de, bugün Saray’da görev yapan çocukları da eğitimleri dahil vakitlerinin çoğunu Teksas’ta geçirdi. Hatta Emine Erdoğan’ın moda danışmanlığını yapan Elif Kavakçı da halihazırda Teksas’ta yaşıyor. ''

Gündemi bir hayli meşgul eden Kavakçı ve ailesi ile ilgili  Ardan Zentürk'ün konu ile ilgili yazdığı yazı ve görüşlere değinen Terkoğlu, '' Zentürk’ün “Teksas lobisi” sözünün nereye gittiği belli. 
Baba Yusuf Ziya Kavakçı, geçen yıl Akit’te Gülen’e övgüler düzen ve Türkiye’ye dönüp AKP ile barışmasını teklif eden bir yazı kaleme aldığında, yine Ardan Zentürk tepki göstermişti. “Aynı yazıyı Hasan Cemal gibi bir kalem döktürseydi kopacak fırtınayı şimdiden tahmin edebiliyorum” diyen Zentürk, kendi mahallesine “adamına göre mi konuşup, susacağız” sözüyle tepki gösteriyordu. Haksız da değil, Hükümet medyası, Baba Kavakçı’nın “Fethullah Gülen olsam” yazısına suspus olmuştu. 
Bir teori kurarken olgular arasında tutarlılık arıyoruz. Demek “Teksas lobisi” tespiti Kavakçılar’a şüpheyle bakanların aklından geçeni özetliyor.''

Kavakçı olayı ile ilgili değerlendirmelerini sürdüren yazar Barış Terkoğu, konuya ilişkin yazısının devamı şu ilgi uyandıran önemli soruyu sorarak devam ediyor;

''Kalın’ı Saray’a kim soktu?

''Merve Kavakçı ile birlikteyken ABD’de kimlerle tanışmamış, kimleri ağırlamamıştı ki... Tek tek saysam sayfalar sürer. Örneğin, Kanal 7’nin patronu Zahid Akman’ı “Oradaki arkadaşlarından birkaçını Erdoğan’a prens olarak satmayı planlıyordu” diye anlatıyordu. Sizin gibi ben de “kim bu prensler” diye merak etmedim değil. Yıldırım’ın anlattığına göre Tayyip Erdoğan, bir gün Akman’ın ABD’deki evine yemeğe gelmişti. Devamını Yıldırım’dan aktarayım: 
“İbrahim Kalın’ı da o yemekte sattı Tayyip Bey’e. Önce SETA kurduruldu, sonrası malum. İbrahim’e de gene aynı eş durumundan katılmak zorunda kaldığım bir Fethullah Gülen’in Rumi Forum toplantısında rastladım.” 
Öyle anlaşılıyor ki Teksas lobisi FETÖ’cülerin toplantılarında boy göstermekten çekinmiyordu. 
Kalın’ın yükselişi Yıldırım’ı çok şaşırtmıştı. Neden mi? “Tayyip çizgisinde olmadığını düşünmemden” diyordu ve şöyle devam ediyordu. 
“Benim Woodbridge, Kuzey Virginia’daki (Washington banliyösü) evimdeki bir toplantıda, o, ABD’nin 11 Eylül sonrası Müslümanlara yaptığı zulümleri kınayan ifadelerime karşı çıkıp, ‘bize yapılsaydı biz ne yapardık’ türü ifadelerle, ABD’yi haklı gösterecek kadar ‘ılımlı’ bir duruş sergilemişti. Zahid de destek çıkmıştı kendisine hatırladığım kadarı ile, her konuda aynı düşünürlerdi. Kendisine ‘Amerikancı’ demek tespitlerimdeki objektivite özenimi ihlal eder ama ‘gayet ılımlı’ demek kifayet eder.” 
Kavakçı, Yıldırım’ın tükenmesinin ardından yolunu onunla ayırdı. Yoluna devam etmek isteyen Yıldırım ise AKP içinde bir lobi tarafından dışlandığını söylüyordu. “Beyaz Müslüman Locası” dediği grup, Kavakçılar’ı sürekli yükseltmişti. Nihayetinde “Teksas lobisi”, ABD’den Türkiye’ye uzanan bir ağı tarif ediyordu.
Sahi, Yusuf Ziya Kavakçı’nın torunları Saray’a iş başvurusu için özgeçmişlerini kime bıraktı acaba? 
Sakın Georgetown Üniversitesi’nin 2009 yılında hazırladığı “en etkili 500 Müslüman” listesine Fethullah Gülen’i 13. sıradan sokan kişiye olmasın!''