Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a yanıt: Bir söylediğini ertesi gün yalanlıyorsun!







CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Katar kriziyle ilgili açıklamalarını eleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yanıt vererek, "Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet bunlardan rahatsız değilim.












Ben yalanlardan rahatsızım. Yalan söylemenden rahatsızım. O koltukta oturan birisi, yalan söylememeli. Sen ne biçim adamsın kardeşim, bir söylediğini ertesi gün yalanlıyorsun? Sonra da kalkıyorsun bunu hatırlatan adama her türlü hakareti yapıyorsun. Ne biçim adamsın, anlamakta zorlanıyorum" dedi.






CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'de düzenlenen grup toplantısında konuştu. Batman'ın Kozluk İlçesi'nde düzenlenen terör saldırısında, 22 yaşındaki müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın'ın yaşamını yitirmesiyle ilgili açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Annesi onu büyüttü, üniversiteyi bitirdi. Öğretmen olmak istiyordu. Gencecik, küçücük çocuklara müziği öğretecekti. Bu tür dramların yaşanmasını istemiyoruz. Bizim huzura ihtiyacımız var. Bizim birlikte yaşamaya ihtiyacımız var. Bizim gerginliklerden uzak durmaya ihtiyacımız var. Dilimde tüy bitse de ben bunu söylemeye devam edeceğim. Ta ki Aybükeler, rahatlıkla Anadolu'nun her tarafında öğretmenlik yapıncaya kadar. Hep birlikte teröre lanet okuyacağız. Terör, bir insanlık suçudur. Teröre karşı durmak da hepimizin ortak görevidir. Teröre destek verenler, terörü bitirir mi? Teröristlerin arkasını sıvazlayanlar, terörü bitirir mi? Terörü önlemek, akıl işidir. Lafla terör önlenmez. Bunlarda da olmayan şey, akıl. Bir parti düşünün, aklını bir kişiye teslim etmiş" diye konuştu.


"BU ŞERH, BAŞLI BAŞINA BİR RAPORDUR"



Meclis 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nun çalışmalarıyla ilgili açıklanan raporun ardından muhalefetin hazırladığı şerhe değinen CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:


"Bu rapor, bu şerh, başlı başına bir rapordur ve 15 Temmuz olayının bilinen bütün ayrıntıları burada yer almıştır. Gerçeklerin ortaya çıkması, araştırılması için bir komisyon kuruldu. Komisyon kurulduktan bir süre sonra yan çizmeye başladı iktidar. Ne gerek var komisyona, dediler. Ana aktörler, iktidarın isteği üzerine gelmediler. Şimdi ben hayatını kaybeden 249 şehidin yakınlarına sesleniyorum. Bu darbenin bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkmamasını savunan AK Parti'ye hala güvenecek misiniz? Bir musibet, bin nasihatten evladır. Böyle bir musibetle karşılaştık. Niye oturup, araştırmıyoruz? Komisyonun başına FETÖ terör örgütünü öven adamı getirdiler. Zaten baştan bu komisyondan bir şey çıkmayacağı belliydi. Eski genelkurmay başkanları, eski MİT müsteşarları geliyor. Yenileri gelmiyor. Gelmek istiyorlar, hükümet izin vermiyor. Niçin? Açığı ortaya çıkacak. Biz bunu söylediğimizde, 'Siz FETÖ'yü mü destekliyorsunuz?' diyorlar. Hayır, biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını destekliyoruz"


"SARAYDAN TALİMAT BEKLİYORSANIZ SİZ YARGIÇ DEĞİLSİNİZ"



'Bu darbenin siyasi ayağı yok mu?' diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Baklavacı, çikolatacı, esnaf, sanayici, hakim, savcı, öğretmen, öğrenci buldunuz; ama siyasetçi yok. Yok mu? Elbette var. Kim? Onlar, iktidar sahipleri. Darbe dönemlerinde yaşanan süreci, şimdi yaşıyoruz. O nedenle biz, 20 Temmuz'u bir darbe sürecinin başlangıcı olarak kabul ediyoruz. Bu OHAL kararnameleri, sadece ve sadece darbe sürecini bitirmek ya da bu süreci sorgulamak için mi çıkıyor? Hayır. Bunun yoluna Anayasa Mahkemesi açtı. Buradan Anayasa Mahkemesi üyelerine seslenmek isterim. Önünüzde yüzlerde dosya var. Gazetecilerin dosyayı var. Niye karar vermiyorsunuz? Talimat mı gelmesi lazım sizin karar vermeniz için? Gözünüzü niye saraya diktiniz? Saraydan talimat bekliyorsanız siz yargıç değilsiniz, adalet dağıtamazsınız"


"DAMATLAR SERBEST BIRAKILIYOR"



Darbe dönemlerinde, hukukun askıya alındığını vurgulayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Bunlar da aynısını yaptılar. Keyfilik ve ihbarcılık. Her darbe döneminde olur. Bu darbe döneminde de var. Medyaya baskı ve sansür. Her darbe sonrası olur. 20 Temmuz darbesinden sonra aynısını yeniden yaşıyoruz. Damatlar serbest bırakılıyor. Parası olan, dayısı olan serbest bırakılıyor. Gariban olan, içeride kalıyor. Ben merak ediyorum; Kadri Gürsel'in evi yok mu? Var. Murat Sabuncu'nun, Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak'ın, Ahmet Şık'ın yok mu? Onların da yerleri, yurtları var. Onlar, niye serbest bırakılmıyor? Çünkü kayınpederleri, kayınpeder değil. Dayıları, paraları yok. Parası olanın, kayınpederi olanın serbest bırakıldığı bir ortamda, adaleti sağlayamazsınız. Bu ortam 20 Temmuz darbe ortamıdır. Adil Öksüz de serbest bırakıldı. Onun dayısı kim, kayınpederi kim; yeteri kadar bilmiyoruz ama onun da kuvvetli bir dayısı var"


KILIÇDAROĞLU'DAN AİHM'E: SİZDE VİCDAN, HUKUK BİLİNCİ VAR MI?



Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), OHAL kapsamındaki Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen öğretmenle ilgili verdiği kararı eleştiren Kılıçdaroğlu, "Siz, Türkiye'de ne olup bittiğini bilmiyor musunuz? Hangi adaletten söz ediyorsunuz? Geciken adalet, adalet değildir. Onlara söylüyorum. Şu anda Türkiye'de yargı, resmen iktidarın tetikçiliğini yapıyor. AİHM, bu konuma düşmemeli. Eğer bu konuma düşerse o kurum da saygınlığını yitirir. Her gün insanlar ölüyor, adalet arıyor. 'Komisyondan geçtikten sonra biz buna bakarız'. Hangi komisyon? YSK'daki bir çetenin öngörüsüyle gayrimeşru bir anayasayı dayattılar. Bu anayasa, yürürlükte olabilir; ama meşru değildir. Hak arayan 2 genç arkadaşımız, açlık grevi yapıyor. 'İşimi istiyorum' diyor, buna bile tahammül edemiyorlar. AİHM'e seslenmek istiyorum. Sizde de vicdan, hukuk bilinci var mı acaba? O insanlar, öldükten sonra mı karar vereceksiniz?" dedi.


"HAKARET ETMEK, ZAVALLILIK İŞİDİR"



Geçen hafta Katar krizi konusunda yaptığı konuşmayı hatırlatan Kılıçdaroğlu, Katar'la ilgili açıklamalarını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da yanıt vererek, şunları söyledi:


"Bir kişi var ki gerilimden besleniyor. Kandan beslenir gibi gerilimden besleniyor. Neden? Dedim ki 'Arap dünyası kendi içinde kavga edebilir; ama Türkiye, bu kavganın tarafı olmamalıdır'. 'İhvan'ın simgesini kullanma' dedik. 7 Haziran, Erdoğan konuşuyor. 'İhvan işaretinin içinde tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet var. Acaba beyefendi, sen bu ülkede tek millet değil de çok millet mi istiyorsun?' diye bana soruyor. Bir sürü hakaret de var. Hakaret etmek, aslında zavallılık işidir. Haklıysanız zaten hakaret etmenize gerek yok. Senin tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet bunlardan rahatsız değilim. Ben yalanlardan rahatsızım. Yalan söylemenden rahatsızım. O koltukta oturan birisi, yalan söylememeli. Sen ne biçim adamsın kardeşim, bir söylediğini ertesi gün yalanlıyorsun? Sonra da kalkıyorsun bunu hatırlatan adama her türlü hakareti yapıyorsun. Ne biçim adamsın, anlamakta zorlanıyorum"


KILIÇDAROĞLU'DAN ERDOĞAN'A: SENİN İÇİN NAMUS VE ŞEREF KAVRAMI NE ANLAMA GELİYOR?





Grup toplantısından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "İşine geldiği zaman bir konuşmamı alıyor, ona cevap veriyor; ama ben ısrarla bir soruyu soruyum ve onun cevabını bekliyorum. Ramazan ayında soruyorum. Bu mübarek ayda soruyorum. Sayın Erdoğan, senin için namus ve şeref kavramı ne anlama geliyor? Sayın Erdoğan, namus ve şeref kavramının, bu topraklar için ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Şimdi ben sana 80 milyon adına soruyorum. Namus ve şeref kavramı senin için ne anlama geliyor?" diye konuştu.

Kaynak: DHA