Erdoğan-Gül kavgası nasıl başladı?










Kerem YILDIRIM





Gül daha önce de fırsat buldukça Erdoğan’ı eleştiren çıkışlar yapıyordu. Ancak bu kez ilk kez geri adım atmadı, “devam edeceğim” dedi. Erdoğan da, Gül’ün geri adım atmayan tutumu karşısında sert bir çıkış yaptı ve Gül’ü “bozgunculuk ve fırsatçılık” ile suçladı. Şimdiye dek gizliden yürüyen Gül-Erdoğan arasındaki soğuk savaş, sıcak bir savaşa dönüştü.

Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi, Erdoğan-Gül gerginliğinin Gezi Eylemleriyle başladığını söyledi. Selvi’nin iddiası AKP tarihi açısından doğruydu ama Erdoğan-Gül arasındaki ilişkiler çok daha eskiye, AKP öncesine dayanıyordu. Bu nedenle Selvi'nin saptaması, Erdoğan-Gül krizini anlamak için yetersiz ve eksik kalıyor.

Gül'e geri dönülmez hamleyi yaptıran neydi?

Erdoğan-Gül gerginliği neden Gezi'de başladı? Neden şimdiye dek uzlaşmadılar?

Pazıl bu sorularında yanıtlarıyla tamamlanabilir.Başlayalım.

***

Erdoğan da, Gül de aynı ideolojik yatakta yetişip, “milli görüş” içerisinden çıksalar da, çok farklı yollardan geçerek siyasal varoluşlarını gerçekleştirdiler.

Erdoğan Milli Görüş’ün taşralılarındandı. İl, ilçe ve gençlik teşkilatlarında çalıştı. Milli Görüş’ün kitle çalışmasının başındaki isimlerdendi. Teşkilatın içinden geliyordu. Erdoğan, 1976 yılında Milli Selamet Partisi(MSP) Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığı'na ve aynı yıl MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı'na seçildi. 1985 yılında Refah Partisi İstanbul İl Başkanı oldu. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

***

Gül ise Milli Görüş’ün entelijansiyasındandı. İstanbul Üniversitesi’ndeki İktisat öğreniminden sonra İngiliz Exeter Üniversitesi’ne doktorasını tamamlamak için burslu öğrenci olarak gitti. Exeter Üniversitesi, İngiliz istihbarat teşkilatı MI6’nın ajan yetiştirmesiyle ünlüydü.

Ayrıca belirtmekte fayda var, Exeter, İngiltere’deki üniversiteler arasında,“Kürt Araştırmaları Enstitüsü” olan tek üniversite.

Gül, İngiltere’deki eğitiminden 15 yıl sonra ABD’de Dışişleri Bakanlığı’nın özel bursuyla “liderlik” eğitiminden geçirildi. (1) ABD'liler "Gül'ü biz yetiştirdik" diyorlardı.

Gül, 1991 seçiminde Refah Partisi(RP)’nden Kayseri Milletvekili seçildi. 1995’te Erbakan’ın başbakanlığındaki Refah-Yol koalisyon hükümetinde Devlet Bakanı, Hükümet Sözcüsü ve Dışişleri Bakanı olan Gül, Tansu Çiller’in isteği üzerine de Dışişleri Bakanlığı’na vekâlet etti. Hatta Çiller, Başbakan olma peşinde olduğu için Gül fiilen Dışişleri Bakanlığı yaptı.

RP’nin, ABD, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Batılı ülkelerin büyükelçilikleriyle ilişkilerini Gül sağlıyordu.

1998’de RP kapatıldı, yerine Fazilet Partisi kuruldu. Gül, Fazilet Partisi Genel Başkan adayı ve Kayseri Milletvekili olarak Birleşik Devletler Barış Enstitüsü (USIP), ABD Dışişleri Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Direktörü Marc Grossman ve eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz ile 1998’de gizli görüşmelerde bulundu. Grossman ve Abramowitz, Gül ile yaptıkları toplantıda ABD yönetimi adına siyasi değerlendirmede bulundu.

***

1990’lı yıllarla birlikte RP’nin de değiştiği söylenir oldu. Ve bu değişimin öncüsü olarak “yenilikçi” olarak adlandırılan kanat gösterildi. Yenilikçilerin karşısına ise “gelenekçi” kanat çıkartıldı. Kaba bir analizle “gelenekçiler”in İslamcı olarak kalmak istedikleri, “yenilikçiler”inse liberalleşme arayışında oldukları ileri sürüldü.

Yenilikçilerle gelenekçiler arasındaki en temel ayrım, gelenekçilerin RP’yi ideolojik bir kadro partisi olarak tutmak istemeleri, yenilikçilerin ise onu “ideolojik omurgalı bir kitle partisi”ne dönüştürmeyi hedeflemeleriydi. Yani yenilikçiler, RP’nin kapılarını herkese açmaktan yanaydılar.(2)

Erdoğan ve Gül’ün esas olarak bu dönemde yakınlaştılar. İkisi de yenilikçiydi. RP’nin “kabuğunu kırması” gerektiği düşüncesi onları bir araya getirmişti.

Milli Görüş gömleklerini beraber çıkardılar.

***

Yenilikçilerin "uluslararası ilişkilerini" haliyle Gül kuruyordu. 2001 yılında AKP'nin kuruluş çalışmaları devam ederken Erdoğan ve Gül; dünyanın en büyük Yahudi örgütlerinden ADL’nin başkanı Abraham Foxman’la bir araya gelmişti. (3) Bu gizli görüşmeyi ortaya Sabahattin Önkibar çıkardı. Gül, Önkibar’ı “bu görüşmeyi haberleştirmeyin, çok hassas" diye de uyarmıştı.

Erdoğan ve Gül, 14 Ağustos 2001'de birlikte AKP’yi kurdular. Erdoğan AKP Genel Başkanı oldu.

Birliktelikleri, Erdoğan’ın ABD tarafından “güvenilmez” olarak ilan edildiği güne kadar devam etti. ABD Erdoğan’ın üzerini, Erdoağan'ın “ŞİÖ’ye girebiliriz” çıkışı ve Amerikan ambargosunu delerek İran’la ticaret yapması gibi Asya ve bölge ülkeleriyle kurduğu ilişkilerin ardından çizdi. ABD'ye göre Erdoğan, bölgedeki Amerikan kurallarını çiğnemişti. Oynak bir dış politika izliyordu. Bu yüzden de güvenilmezdi.

Bu nedenle Selvi'nin dediği Erdoğan-Gül gerginliğinin başlangıcı olarak Gezi Eylemlerini göstermesi yalnızca bir sonuçtu. Gül'ün, Erdoğan'dan kopuşunun temelinde ABD'nin Erdoğan'ı gözden çıkarması yatıyordu.

Gül ve ekibi "üzeri çizilen" Erdoğan'ın yerine harekete geçecekti. AKP'yi yeniden tam randımanlı olarak Atlantik çizgisine sokacaklardı.

Gezi Eylemleri ve sonrasında yaşananlar yalnızca Erdoğan-Gül krizinin başlangıcına yol açmadı. AKP-FETÖ iktidar bloğu da bu dönemde dağıldı. 17-25 Aralık'la birlikte, Erdoğan-Gülen kavgası geri dönülmez bir yola girdi. Gül, bu dönemde de Erdoğan'a karşı tutumunu "sukunetle" ortaya koydu.

***

15 Temmuz 2016'da ABD destekli Fetullahçı darbe girişimi başarısız oldu. ABD'nin hesapları tutmadı. 15 Temmuz ertesi politik ortam, Atlantikçi-Batıcı politik unsurların hareket yeteneklerini doğal olarak sınırladı. "Erdoğansız AKP" formülü arayan Gül ve ekibi etkisizleşti.

Gül yeniden 16 Nisan 2017'de sahneye çıktı ve başkanlık sistemine karşı parlamenter sistemi "savundu". Referandumdan sonra yine uzun bir süre sessiz kaldı.

AKP’nin 16. kuruluş yıldönümü kutlamalarına davet edilmesine rağmen katılmadı.

Gül, son KHK çıkışıyla birlikte artık sessiz kalmayacağını ilan etmiş oldu.

***

CHP yönetimi ve Akşener'in partisi, politik konumlanışları dolayısıyla Gül'ün adaylığına olumsuz bakmıyorlar. Zaten Kılıçdaroğlu, Alman Der Spiegel dergisine verdiği röportajda Gül'ün adaylığına yeşil ışık yakmıştı. (4)

Gül'ün 2019'de aday olup, olmayacağı henüz belirsizliğini koruyor. AncakGül siyasal varlığını sürdürmek için, yani Erdoğan'ın karşısına aday olarak çıkmak için elinden geleni yapacaktır. Atlantikçiler bütün imkanlarıyla Gül'ün adaylığını destekleyeceklerdir. CHP yönetimi ve Akşener'in Gül'ün adaylığına yaklaşımını da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.

Unutmayalım, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Ekmelettin İhsanoğlu da Atlantikçiler tarafından ısıtılıp, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin önüne aday olarak konmuştu.

Yine hatırlatmakta fayda var, İhsanoğlu'da Gül gibi Exeterliydi...

Bilmem anlatabildik mi?

(1)http://www.yenicaggazetesi.com.tr/abd-disisleri-gulu-biz-yetistirdik-28291h.htm

(2)http://rusencakir.com/Milli-Gorus-hareketi-Dun-bugun-yarin/2020

(3)Takkeli Firavunlar ve Siyasi Sırlar, Sabahattin Önkibar, sy.140-141, KırmızıKedi Yayınevi, 1. Basım,2014,İstanbul

(4)http://gercekgazetesi.net/karsi-manset/kilicdaroglundan-2019-icin-abdullah-gule-yesil-isik

Aydınlık