Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) caiz olabilir mi?












Faruk Beşer








Bireysel emeklilik sistemi ise emekliliğin yeni bir düzenleme ve yeni versiyonu ile gündeme gelen bir alt uygulaması.

Anladığım kadarıyla özellikleri şunlar:

İsteğe bağlı ve herkesin katılabileceği bir sistem. Evi barkı işi gücü olmayan bir fakir de, milyonları olan bir fabrikatör de girebilir. Yani sistemi yönetenler, gelecek için bir hayat garantisi sağlamaktan ziyade, tasarrufu teşvik etmeyi hedefliyorlar.

Devlet, akıllı diyemesek de, rasyonel bir girişimle paranın tasarruf edilip ekonomiye kazandırılmasını sağlamak için bir plan yapmış ve bu sistemi kurmuş. Sistemin çalışmasını belli şartlarla özel şirketlere bırakmış. Kim bu şirketler kanalıyla sisteme dâhil olur ve prim ödemeye başlarsa devlet de ödediği primlerin % 25"i kadar onun hesabına yatıracağını taahhüt etmiş. Ancak buna bir üst tavan koymuş ve bir takvim yılında devletin katkısı, aynı süredeki asgari ücretten fazla olmayacak demiş.

Burada bir başka ince hesap daha var: Devletin katkısı nemalandırılmaya dâhil edilmemiş. Yani katılımcı sonunda kendi yatırdığı ile beraber devletin yatırdığının da toplamının nemasını (faizini) değil, sadece kendi yatırdığının nemasını alacak.

Sisteme dâhil olanlardan sistemde 10 yıl kalma ve 56 yaşını doldurma durumunda %5; ölüm, sakatlık, tasfiye gibi zorunlu hallerden dolayı ayrılma durumunda %5; 10 yıl süreyle katkı payı ödeyip, 56 yaş şartını yerine getirmeden ayrılma durumunda %10, 10 yıl süreyle katkı payı ödemeden ve 56 yaş şartını yerine getirmeden ayrılma durumunda ise %15 gelir vergisi kesilecek.

Nihayet sistemde en az 10 yıl kalma ve 56 yaşını doldurma şartıyla kişi emekli olacak. Aslında emekli olmayacak, verdiği paraları geri almaya başlayacak. Çünkü hesap açık: 21 yaşında gelecekte bu yolla emeklilik hesabı yapan bir genç, ayda 150 TL ödeyerek brüt 119.000-290.000 TL arası birikim elde eder ve en erken 35 yıl sonra 662-1.612 TL arası aylık maaş alır. Bu hesapla kendi verdiği parayı, eğer hayatta kalırsa, ancak 15 yılda geri alabilir ki, yaşı da yetmişe dayanmış olur.

Peki, bu fonları toplayan şirketler topladıklarını nerelerde nemalandıracak? Önce nemalandırmanın esnek bir kavram olduğunu bilmeliyiz, faizi de, ticari getirileri de ifade ediyor. Fon portföyünün bir kısmı faiz getirisi için bankalarda, bir kısmı borsa ve para piyasalarında, bir kısmı devlet tahvillerinde, bir kısmı da değerli madenler, mesela altın alınıp satılmasında kullanılacak.

Bu durumda konunun dinî hükmü için bizim söyleyebileceklerimiz şunlar olabilir:

1.İnsanları israftan kurtarıp tasarrufu teşvik etme kötü bir şey değildir. Bu yolla kalkınmaya destek sağlanacak istihdam alanları açılmış olacaktır. Bu durum takdirle karşılanmalıdır.

2.Böyle bir sistemle toplanan paralar, mesela katılım bankalarında olduğu gibi ticari işlemlerde nemalandırılmış olsaydı bunda bir sakınca kalmayabilirdi.

3.Ne var ki, BES, topladığı fonları ya borsada değerlendirecektir ki, bu haliyle borsanın biz bir kumar müessesesi olduğu kanaatindeyiz, ya bankalarda tutacaktır ki, bunun sonucu faizi ve faiz sistemini desteklemektir, ya devlet tahvillerinde değerlendirecektir ki, bu da faizden başka bir anlama gelmez veya değerli maden alım satımında kullanacaktır ki bunda da sarf akdi açısından problemler vardır.

O halde böyle bir sisteme yatırılan paraların tamamına yakını İslam"ın caiz görmeyeceği alanlarda kullanılacağından, bu yolla emekli olmanın ve sisteme katılmanın caiz olmadığı kanaatimizi ifade etmek zorundayız. Kaldı ki bu bir emeklilik sistemi değil, bir tasarruf tedbiridir.

Yeni Şafak