Korku insanlara her türlü akıl dışılığı kabul ettirecek ve yaptıracak bir duygudur. Korku aynı zamanda insanları satın almaya iten güçlerden biridir.  Bugün anti bakteriyel jellerin satışının patlaması, domuz gribinin vermiş olduğu korkuyla başlamış, koronayla zirve yapmıştır.  Korku öyle bir duygudur ki; orta ve uzun vadede acil aksiyon planları almaya yönlendirir ve bu planları hayata geçirmede de oldukça başarılıdır.

Çin'in Wuhan şehrinde korona virüsüne yakalanan vatandaşların sokak ortasında bir anda yere yığılmasını içeren görüntüler bütün dünyaya viral etkisi yaptı. Bütün dünya haber ajansları bu görüntüleri servis yaparak adeta bir korku imparatorluğu kurdular. Günlerce televizyon ana haber kanallarında koronadan ölenlerin sayılarını verdiler. Koca koca profesörler bu hastalıktan korunmanın yollarını anlattılar. Küçükken çocuklarımızı “öcü var, seni yer” deyip korkuttuğumuz gibi; bugün ise bu şekilde bizleri korkutuyorlar. Herhangi biri içimizden çıkıp halkı korkutmaya çalışsa bunda başarılı olamaz ama kamunun içinden biri çıkıp, halkı ilgilendiren konularda korku salarsa; bu toplumda büyük bir karşılık bulur. Çünkü “can korkusu” olduğu bir yerde etkilenmemek mümkün müdür? Böyle algılara maruz kalan insan, şimdiye kadar pür dikkat dinlemediği salaları daha fazla duyar ve algılamaya başlar. Korku artık zirveye çıkmıştır.

 Korku bütün dünyaya yayılmış ve dünyayı karabulutlar kaplamaya başlamıştır. Her yerde gündem artık korana virüs olmuştur.

 Böyle bir ortamda dünya toplumları gerilmiş ve görünmeyen bir bilinmezle mücadele eder durumda kendini bulmuştur.

 “Bundan nasıl korunabilirim, çocuklarımı nasıl koruyabilirim? “Düşünceleri beyinleri kemirmeye başlamıştır. Korkuyla yatıyor, korkuyla kalkıyoruz. Birbirimizden korkar olduk.

Hızlı sonuç almanın nedenidir korku. Toplumu şekillendirmenin ve yönlendirmenin en iyi yoludur korku. 2001 krizinin ardından medyanın korkuları yönlendirmesi ve akabinde bir kurtarıcı olarak bir kahraman çıkarılması ve medya yoluyla servis edilerek algıların yönetilmesi, bu anlamda yapılan en iyi korku pazarlama mühendisliğidir.

Bize korkuyu 4 aşamada ilaç verir gibi veriyorlar.

Kişiye korkacağı, korkması gereken şeyi göster. Onun ne ölçüde zararlı olduğunu anlat. Wuhan ’da aniden yere yıkılan insanlarla bunu başlattılar.

Kişiye onun kendisinin başına gelme olasılığı olduğunu göster, hissettir. Maske şartıyla ve her akşam ölenlerin sayılarını ve toplu mezarları göstererek bunu yaptılar.

Zararın boyutunu göster. Dükkanları kapatarak ve hane halklarına para ödeyerek gösterdiler.

Kişiye korku unsurunu nasıl alt ettiğini göster. Kahramanlık hikayeni anlat. Bunu aşı yarışıyla yapıyorlar. Aşı olursak hastalanmayacağımızı ve bundan dolayı aşının yan tesirlerini sorgulamamamız istenmektedir.

Pandemi dönemimde de korkunun gücünden faydalanıp bize aşıyı dayatmaktadırlar. Bu korkunun toplumda bir karşılığı vardır. Birde koronadan dolayı psikolojisi bozulmuş ve panikatak yaşayanları düşünürsek toplum aşı olmaya hazır hale getirilmiştir.  

Bu korku dünyada da aynı bu şekilde karşılık bulmuştur.

Bugün gelinen noktada aşı için Pazar kapma yarışı başlamıştır. Uzun seneler araştırma yapılması gerektiren aşılar en kısa sürede pazarda yerini almıştır.  Millet baş kaldırmasın diye, “aşı olmayanlar kamu hizmetlerinden muaf olsun”, “aşı olmayanları işten çıkartılabilir” diyen akademisyenler ve buna benzer haberler televizyonda yayınlanarak korkuyu hep taze tutmaya çalışıyorlar.

Önümüze sadece aşı değil, yeni dünya düzenini de dayatacaklardır. Şirketokrasi yeni dünya düzenine uzun yıllardan beri hazırlanmaktadır.  Şeytan şeytanlığını yaparken biz ise, adaletten ve adil olmaktan bahseder ama asla kendimiz bunları hayata geçirmeyiz. Emekten bahseder, emek verenin hakkını vermeyiz.  İşi ehline vermekten bahseder ama “ehil nedir ve ne anlama gelir?” bilmeyiz.  Sonra rabbime dua eder yardım isteriz.

 Gelmez o yardım!

Toplum aşıya hazır hale getirilmiş durumda.  Yeni yılda artık koranayı değil, kıtlığı dayatacaklar ve açlıkla korkutacaklar.

Allah sonumuzu hayretsin