✏  Kim ne derse desin gerçek olan AKP büyük bir yenilgi aldı. CHP'nin kazandığı 20 il Türkiye'nin bütününe denk kentlerdir. Devletin tüm olanaklarını kullanan, medyanın gücünü yanına alan Erdoğan bu seçimi kaybetti. Büyük bir yara aldığının kendisi de farkında. Erdoğan bu yenilgide başkasından ziyade kendini suçlamalı. Çünkü seçim kampanyasını ne Özhaseki ne de Binali Yıldırım yönetti.Tamamen kendisi yürüttü. Kaybedilen oylar da kendi eylem ve söylemlerinin neticesidir.

Onu bunu görevden almak yerine, kendine, özellikle de uslubuna çeki düzen vermelidir. AKP'nin bu seçimi kaybetmesinde en belirgin faktör Erdoğan'dır. Erdoğan çevresinde doğru söylemeyen, yapmacık ve rant elde etme duyguları ile yanıp tutuşan, kişilikksiz, sokak kabadayılarından daha seviyesiz kişileri uzaklaştırıp, gerçek dostlarını iyi seçip, söz dinlemelidir.

Her şeyi bilmek zamanla her şeyi kaybettirir. Ülke ekonomisinin uzun vadede sağlıklı gitmesi için, Ali Babacan'ın üretime yatırım yapma teklifine ve inşaat ekonomisinin sonunun uçurum olduğunu söylemesine rağmen, Erdoğan'ın ve rant için koşuşturan yardımcılarının, kulakardı refleksleri bugünleri doğurmuştur. Türkiye ekonomisinin gelişmesi için atılması gereken adımların ters yönde gitmemize neden olan, inşaat sektörü ve ekonomisidir.

Hiç bir ekonomist bunun aksini söylemezken, her şeyin en doğrusunu bilen Erdoğan maalesef kimseyi dinlemedi. Yandaş iş adamlarıyla inşaat ekonomisine dört elle sarıldı. Makina Mühendisleri Odası danışmanı iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez tarafından hazırlanan 'Sanayide Enflasyon' konulu araştırma, son 6 yılda ekonominin sanayiden uzaklaşıp inşaata yöneldiğini ortaya koydu. Sadece sanayiden mi uzaklaşıldı? Aynı hızda tarımdan ve hayvancılıktan da koptuk. Bugün akla hayale gelmeyecek tarım ürünlerini ithal eder duruma geldik.

Patates, soğan, bakliyat hatta saman bile ithal eder olduk. Suçlu kim? Kimseyi dinlemeyen Erdoğan. İdeolojik köken ve saplantılarından kurtulamayan Erdoğan, çevresel uyaranlarını tersleyerek, sürekli bir kesimle kavga yaşıyor. Tam bir kavga adamı görüntüsü veriyor.Toplumda ki cahil dinsel kitle, Erdoğan'ın kin kokan söylemlerinden etkilenerek, aynaya çok çirkin bir görüntü veriyor.

Toplumun bilinçli her kesimi, hatta sağduyulu Akp' liler bile bu görüntüden ürperiyor. Seçim sonrası yaptığı balkon konuşmalarındaki kucaklayıcı sözler, balkondan aşağı indikten sonra balon olup uçuyor. İfadeleriyle sürekli çelişen Erdoğan, içten hesaplı saplantılarından kurtulmakta zorlanıyor. Millet aklı istikrar için sabreder, idare eder ama bir yerden sonrada siyasi olarak kulak çeker.

Şimdi bu siyasi kulak çekmenin suçlusu kim? Kimseyi dinlemeyen Erdoğan. Tarihsel ve siyasal anlam ve önemi olan İstanbul ve Ankara kaybedildi. Erdoğan ilkel ve ötekileştirici söylemlerden vazgeçmeli. Artık sürekli ötekileştirme ve ayrıştırma tutumunu bir kenara bırakıp, iç barış ve yumuşamaya yönelmeli. İnsanları rahat bırakıp, baskı kurmaktan vazgeçmeli.

Gazeteci ve yazarlar, siyasetçiler, akademisyenler kısaca aydın insanlar bir an önce hapishanelerden çıkartılmalıdır. Bilinmeli ki uluslararası arenalarda Çavuşoğlu'nun bu negatif tabloyu savunduğu bahaneler Nasrettin Hoca hikayelerinden daha komik ve inandırıcılıktan oldukça uzak. Zaten söylediği içi bomboş ifadelere kendisinin de inandığını düşünmüyorum.

Ama Çavuşoğlu'nun Erdoğan korkusu, bu gülünç durumu yaşamasına neden oluyor. Erdoğan aynı hatalara devam ederse, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun ve ekibinin ve diğer muhalefetin ekmeğine ballı tereyağ sürmeye devam eder.Ülkeyi içte ve dışta sorgulanır bir duruma sokarak, güçsüz kalmasını sağlar.

Aynı zamanda kendini tartışılmaya açık hale getirir. Erdoğan kini, nefreti, hasedi, ötekileştirmeyi, yandaşa kıyakçılığı, israfı bırakmadıkça gönüllere giremez. SAYIN ERDOĞAN; dönülmez ufkun sabahında, açık ve dingin sahillerde kin, nefret, ötekileştirme devam ederse, suçu kimsede arama. Suç kimseyi dinlemeyende.

Umarım geç kalınmamıştır...